havadurum

'Basın ve Yayıncılık'ta Umut konuşuldu

631

 Dünyadan ve Türkiye’den birçok yazar, sanatçı, bilim adamı ve akademisyenin katıldığı 2’inci Uluslararası Umut Kongresi dün ikinci gününde de ‘Umut’ arayışına devam etti. 2’nci günün ilk umut arayışı konusu ‘Basın ve Yayıncılık’ta Umut’ oldu. Cumhuriyet Yayınları ve Cumhuriyet Kitap eski Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ın Moderatörlüğünü yaptığı sunumda, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Yayıncılar Birliği 2’inci Başkanı Fahri Aral ve PEN Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Özcan konuşmacı olarak yer aldılar.  Türkiye’de ve dünyada basın ve yayıncılığa getirilen yasaklar ve baskıların konuşulduğu oturumda, Türkiye’de günümüze kadar basın yayıncılık için verilen özgürlük mücadelesi ele alındı. 

 
“Açılan her dava gazeteci için altın bir madalya”
İlk olarak konuşmasında yayıncılık üzerindeki baskıların sürdüğünü ifade eden Moderatör Günay; “Eski bir gazeteci abimiz bana ‘her dava gazeteci için altın bir madalyadır’ derdi. Şu an kadar 87 altın madalyam var koynumda. Böyle söyleyeyim. Umudu asla kaybetmedim. Hala umutluyumdur. Duruşmalarda umutluyumdur. Davalarda sürekli güldüğümü söylerler. Neden bu kadar neşeli olduğumu sorarlar. Biz hiç bir zaman umudumuzu kaybetmedik. Umudun olduğu yerde her zaman aydınlık vardır diye düşünüyorum. Yayıncılığın sorunları yayıncılığın üzerindeki baskılar hala şiddetle sürüyor. Kitaplar toplatılıyor, yasaklanıyor. Genel uyarılar alıyorsunuz. Eskiden askerler tehdit edip uyarırlardı, şimdi başkaları tehdit ederek uyarıyıorlar” dedi.
 
“Özgür yayıncılık yılların getirdiği mücadele ile sağlandı”
Yayıncılığın bugün kazandığı özgürlüğün geçmişteki yazarların mücadelesi ile elde edildiğini belirten Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kocatürk; “Yazdığınızı çoğaltmanın yolu yayıncılıktan geçiyor. Bu yönde bir özgürlük yoksa yayınlayamıyorsunuz, çoğaltamıyorsunuz, ulaştıramıyorsunuz. Yayıncılık çok büyük bir sektör. Amerika’da 25-26 milyar dolarlık bir sektörden bahsediyoruz. Almanya’da 10 milyar dolar civarında. Bütün bunların dertleri yayınlanma özgürlüğü ve kültürel çeşitlilik.   Birileri düşünecek, yazacak ve çoğaltacak. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ‘şiddeti açık açık savunmuyorsa her dilde, her kültürde yapılar yayınlanabilir’ der. İhlaller var. Dünyanın birçok ülkesinde bu ihlaller var.  Dünyanın en büyük sektörlerinden biri olan yayıncılığın birinci meselesi yayınlamaktır. Bütün baskılara rağmen yayıncılık ve üretim ısrarla sürüyor. Ancak bu iş gökten zembille inmedi. Yılların getirdiği mücadele ile sağlandı. ‘Nazımlar, Yaşar Kemaller, Orhan Kemaller’, bu yazarların bedelleri ve mücadelesi ile sağlandı. 61 Anayasası bize öylesine getirilmedi. Bu mücadelenin öncüleri var. Eski yazarlar, ‘bir cümleyi kılı kırk yararak yazardık’, yargılanmayalım diye düşünürdük ancak meramımızı da anlatalım isterdik’ derlerdi. Bu kadar önemli bir şey Biz yazı yazıp, yargılanmayacak ancak meramını da anlatacak” dedi.
 
“Klasiklerin yayınlanması büyük bir umut” 
Üniversitelerin şu andaki konumu hakkında konuşan Yayıncılar Birliği 2’inci Başkanı Aral; “Ben üniversite yayıncılığından ve üniversitelerin şu anda konumundan bahsetmek istiyorum. Mili Eğitim tarafından klasiklerin yayınlanmaya başlaması Türkiye açısından çok önemli bir umut. Hala düşlerimizde o beyaz kaplı kitaplar var. Onların yerine getirdiği işler de çok önemli. Geçenlerde Bir üniversitenin açılışında açılış konuşmasını yapan kişi İbni Haldun Türkiye’de dünyada tanınmıyor diyor. Oysa 1940’larda o klasiklerden İbni Haldun üç cilt olarak basılmış. Bilmediği konularda var. 1860’larda en çok araştırma yapan düşünürlerden biri çok önemli bir kişi. Bunu için Milli Eğitim klasikleri önemli bir umut ışığı” dedi.       (Eren Aşnaz)
Paylaş