havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

“Gırtlaklamak istiyorum”

1222
Yazının başlığını okuyunca, birilerinin gırtlağını sıkmak istediğimi düşünebilirsiniz. Hayır, ben kimsenin gırtlağını sıkmak istemiyorum.
Ayrıca çevremizde gırtlak kesmeye ve sıkmaya meraklı onca cellat varken!...
Yazımın başlığına aldığım söz, AKP’nin ünlü Anayasa Hukuku Profesörü Burhan Kuzu’ya ait. Kuzu;”başkanlık sistemi diktatörlük getirir…”diyenlere öylesine öfkelenmiş ki,”gırtlaklamak istiyorum” diye celallenmiş. Eğer kırk yıllık bir hoca kendisinden farklı düşünenleri gırtlaklamak istiyorsa, başkanlık sistemine karşı görüş belirtenlerin diktatörlük endişelerinin ne denli haklı olduğunun bir kanıtı olarak, bu sözü değerlendirebiliriz.
Bir hatırlatma yapalım;12 Eylül Anayasası’nı hazırlayan Prof. Orhan Aldıkaçtı, bu anayasanın ne denli demokratik, evrensel hukuk normlarına uygun, insan haklarına dayalı bir düzen getireceğini anlatıp durmuştu. Burhan Kuzu’da, Orhan Aldıkaçtı’nın izinden giderek başkanlık sisteminin nimetlerini öve öve bitiremiyor.
Biz kısa bir değerlendirme yapalım; eğer başkanlık tartışmalarını diğer bütün bağlamlarından, verili durumdan, politik gelişmelerden ve bir bütün olarak Cumhurbaşkanı’nın tavırlarından, hükümet uygulamalarından bağımsız olarak ele alırsak endişe etmeye gerek yok denilebilir. Ama daha şimdiden Cumhurbaşkanı’nın AKP Genel Başkanı gibi davranıyor olması ve yine bir parti genel başkanı gibi muhalefet parti genel başkanlarına açıktan hakaretler etmesi ve diğer alanlara müdahalesi bile durumun vahametini göstermeye yeter de artar. Daha iki gün evvel, Bursa’da adını vermeden ama herkesin anlayacağı şekilde AKP için oy istediğini unutmamalıyız.
Şimdi yeniden “gırtlaklama” konusuna dönebiliriz. Besbelli ki Burhan Kuzu, gırtlaklamanın keyfini almış bir kere. Yıllardır işçilerin gırtlağını sıktılar. Emeklinin, işsiz bırakılan gençlerin, Alevilerin, Kürtlerin, kadınların, sokağa çıkan çocukların yalnızca gırtlaklarını sıkmakla yetinmeyip canlarını da aldılar. Yetmedi; şimdi hukukun, yargının, savunma hakkının gırtlaklarını sıkmakla meşguller. En sonunda greve çıkan Birleşik Metal İş Sendikasına üye işçilerin grevlerini yasaklayarak gırtlaklarını sıkıyorlar.
Özetle, bir avuç yandaşın ve patronun dışında eğer güçleri yeterse herkesin gırtlağını sıkmaya müsait bir yasal düzenlemeyi; iç güvenlik yasasını büyük bir iştahla demokrasi ambalajı içinde başkanlık sistemi adına uygulamaya sokmak istiyorlar.
Gırtlağımızı riske etmeden, onurumuzu koruyamayacağımızı hatırlatarak diyoruz ki; bugün Türkiye’nin ihtiyaçları ile AKP’nin ihtiyaçları uzlaşmaz ölçüde çelişmektedir. Burhan Kuzu ve benzerlerinin tüm iddialarına karşın başkanlık sistemi üzerinden söyledikleri ve yazdıkları görüşlerin neredeyse tamamı AKP’nin ve özellikle Erdoğan’ın ihtiyaçlarına denk düşen söylemlerdir.
Yazıyı, yasaklanan Birleşik Metal İş Sendikası işçilerinin grevine ilişkin kısa bir notla tamamlamak istiyorum. Grev işçi sınıfının okullarından birisidir. Kendi gücünü, birlikte ve örgütlü olarak neler başarabileceğini işçiler grevlerde öğrenir. Yalnızca bu kadar da değil; sınıfın dostlarını ve düşmanlarını, devlet aygıtının burjuva egemenlik sistemi altında hangi sınıfın çıkarlarını koruduğunu, burjuva ve siyasi gerici hükümetlerin hangi sınıfın çıkarlarına çalıştığını, işçi sınıfı grevlerde öğrenir. Mücadeleci sendikalarla uzlaşmacı sendikalar arasındaki farkı, bu bağlamda; sınıfın gerçek sendikacıları ile sarı sendikacılar arasındaki farkı işçiler bizzat kendi deneyimleri ile grevlerde kavrarlar. Birleşik Metal İş üyesi işçiler bakanlar kurulunun grevlerini yasaklama kararını ve bu kararın sonuçlarını bu genel çerçeve içersinde özümseyecek ve değerlendireceklerdir.