havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

"Dünya Kız Çocukları Günü" olduğunu biliyor muydunuz?

Birçoğumuzun böyle bir günün olduğundan haberi olduğunu zannetmiyorum. 2012 yılında Birleşmiş Miletler Genel Kurulu'nda, 1 Ekim'in "Dünya Kız Çocukları Günü" olarak kutlanmasının kabul edilmesinden bugüne gündemimize yeni bir gün daha girmiş oldu. Ancak işin özü itibarıyla ilk elden aklımıza gelen; "geçinmeye niyeti yok neden adını sorsun' mealinde bir şey olmaktadır. Ülkemizde kız çocuklarının yaşadığı sorunlar dağ gibi iken, "Dünya Kız Çocukları Günü'nün" zaten ne anlamı olabilir ki! Ayrıca böylesi günlerin göstermelik ve bizzat o güne ait gerçeklerin gizlenmesinin aracı olarak kullanıldığını düşünürsek; "Dünya Kız Çocukları Günü" de neymiş demek çok da yanlış olmayacaktır.

1677

 Çocuk tacizlerin meşrulaştırılmaya çalışıldığı, kız çocuklarının eğitime ulaşma noktasında yaşanan sorunlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği,  kadını ötekileştiren, karma eğitimin engellendiği, muhafazakâr politikaların etkisiyle kız çocuklarını eve kapatıp kendilerine sadece anne ve eş rolünü uygun gören bir anlayış var oldukça; Dünya Kız Çocukları Günü’nün”  ne anlamı olabilir ki?

Eğitim- Sen tarafından yayınlanan bir rapordaki kız çocuklarının sorunlarına ilişkin rakamlar; ülkemizdeki bu sorunun ne denli can alıcı olduğunu ortaya koymaktadır!

Kız çocuklarının eğitimleri çocuk yaşta evlilikler nedeniyle yarıda kesilirken, Türkiye’de kadınların yüzde 8.06’sı yani 2 milyon 617 bin 566 kadın okuma yazma bilmemektedir.

2014-2015 eğitim-öğretim yılında, ilkokulda okullaşma oranı bir önceki yıl yüzde 99,6 iken, 2015’te yüzde 96,3 oldu. Kız çocuklarının ilkokulda okullaşma oranı 2015’de yüzde 96,6 oranını yakalarken, erkek çocukları yüzde 96’da kaldı.

Kız çocukları için ortaokulda bu oran, yüzde 94,5 iken bu yıl yüzde 94,4 oldu.

 2014 yılından itibaren Türkiye’deki 18-24 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 35’i, kadınların yüzde 41’i ortaöğretimi tamamlamadan eğitimden ayrıldı.

Çocuk yaşta evlilikler sorunu ülkemizin önemli bir sorunu olarak kadının statüsünü düşüren ve çocukların temel haklarını ellerinden alan bir uygulama olarak dikkat çekmektedir.

Türkiye çocuk yaşta evlikler sıralamasında Avrupa’da ön sıralarda yer alan bir ülkedir.

Türkiye’deki her üç evlilikten biri çocuk yaşta evliliktir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 16-17 yaş gurubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı yüzde 5,2 dir.

Kız çocuklarının diğer bir sorunu da çocuk işçilik sorunudur.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi(İSİG) 2016 Raporu’na göre, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocukların % 16’sı kız çocuğudur.

Bu oran genel olarak iş cinayetlerinde tespit edilen kadın işçi ölümünün iki katıdır.

Hane halkı işgücü istatistiklerine göre; 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücü durumu bir önceki yıla göre değişmeyerek, 2015 yılında işgücüne katılım oranı yüzde 21, istihdam oranı yüzde 18,1 ve işsizlik oranı yüzde 13,9 olarak gerçekleşti.

Kız çocuklarında bu oran yüzde 12,1′den yüzde 13′e yükseldi.

Tablo böyle iken, ”Dünya Kız Çocukları Günü” olsa ne olur, olmasa ne olur!

Bu arada “Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddete Karşı” kampanya kapsamında Kent Konseyi, Kent Müzesi, Çanakkale Belediyesi, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü, BARO, UNICEF, İnsan Hakları Derneği, Türk Kadınlar Birliği Çanakkale Şubesi, Boreas Kadın ve Sanat Derneği ortaklığında oluşturulan “Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddete Karşı Çalışma Grubu”nun hazırladığı,  sergiyi mahalle meclisleri çalışma ofislerinde, Yeni Kordon ve Mega Beach’te, izlemenizi öneririm.

Bu konuda yaratılacak her farkındalık son derece değerlidir.