havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

``Millilik`` ve ``Terörle Mücadele`` Söylemleri Neyi Perdeliyor?

Hükümetin ve Cumhurbaşkanı`nın söylemlerinde özellikle de son dönemlerde öne çıkan, giderek ağırlaşan iki temel argüman var ;teröre ve terörizme karşı mücadele, milli birlik... Bu iki argüman belirgin bir biçimde iç ve dış politikanın merkezine oturmuş-belirleyeni olmuş durumdadır. Zaman zaman bu iki argümana ve kavrama ``darbeye karşı mücadele`` de eklenmektedir.

608

 

Elbette ve özellikle kavramsal düzeyde baktığımızda; teröre ve terörizme neredeyse ülkede yaşayan herkesin karşı olduğunu söylemek abartı olmaz. Ancak burada bir sorun var. Hükümetin terör diye, terörizm diye kavramsallaştırdığı olgu ile bir çok çevrenin olduğu gibi bizlerin de farklı düşündüğümüz giderek daha çok ortaya çıkmaktadır. Özellikle de hükümetin uygulamaları, bu makası ve doğal olarak giderek daha çok açmaktadır.

                Örneğin biraz geriden başlayalım... Gezi eylemleri. Arşivlere bakarsanız bir terör eylemidir, bu eylemleri illegal örgütler yönetmiştir, hükümeti yıpratarak darbeyi hedeflemektedir. Peki, Gezi eylemlerinin bütün karakteristliğine ve ortaya çıkış koşullarına bakarak bir tanımlama yaptığımızda, bu eylemlere terör eylemleri-darbecilik denilebilir mi? Elbette hayır!...  Bu eylemlerin bütünüyle bir demokratik tepki, anayasal yurttaşlık haklarının, toplantı ve gösteri ifade özgürlüğü olduğunu söyleyebiliriz.

                Devam edelim... HES`lere karşı mücadele, maden kazılarına karşı mücadele bizler için demokratik bir tepki olarak değerlendirilirken; hükümet bu tepkileri terör, darbecilik,  ``iç`` ve  ``dış`` düşman konsepti üzerinde değerlendirdi!...

                Yakın bir örnek verelim. Cerattepe. Artvin halkı ile dayanışma içerisinde olanlar, Başbakanın ifadesiyle; istismarcılar, illegal örgüt mensupları!...Peki, Artvin`in merkezinde ayağa kalkan binlerce Artvinli nedir?!...Valinin koca bir şehre giriş ve çıkışları yasaklamasının anlamı nedir?...

                Kuşkusuz ki, hükümetin her toplumsal muhalefete karşı `` teröre ve terörizme karşı mücadele ediyoruz`` söylemleriyle karşılamasının son derece karmaşık nedenleri var!... Ancak şimdi bu nedenleri uzun uzun tartışmayacağız...

                Hükümet ve AKP iktidarı; uygulamaları ile neredeyse beğenmediği hoşuna gitmeyen her söylenen sözü, yazılıp çizilen yazıyı, atılan sloganı bir yerinden bir ucundan teröre ve terörizme bağlamanın; olmazsa terör propagandası, yardım ve yataklık olarak değerlendirmesi ve hatta bağımsız kimi mahkemeler (!) ve yargıçlar eliyle cezalandırmanın bir yolunu bulmaktadır!...

                Kürt illerine bakalım... Aylarca uygulanan sokağa çıkma yasakları, insanların bodrumlara hapsedilmeleri; kundaktaki bebeklerin, küçücük çocukların, yaşlı, genç, kadın sivillerin öldürülmeleri hangi hukuk devletinde teröre karşı mücadele olarak değerlendirilebilir?!...

                Hani geçenlerde, tomadan açılan ateşle bir kadın öldürülmüş, küçük kızı yaralanmıştı. Vali`nin açıklamasına bakın; ``Teknik bir arıza sonucu ateşleme sistemi kendiliğinden harekete geçmiş ve bu ölümler gerçekleşmiş. `` Yani bu açıklamaya insan nasıl bir cevap vereceğini şaşırıyor!... Ama biz yine de üslubumuzu bozmadan aklımıza ve ağzımıza gelen cevapları vermeyelim!...

                Evet... Sivil hedeflere, silahsız insanlara ,çatışma dışı alanlara yapılan eylemler-saldırılar - katliamlar terör eylemleridir!... Hükümetin bakışının ve söylemlerinin dışında ve ondan bağımsız olarak bizler; bu tür eylemlere dün de karşıydık, bugün de karşıyız, yarın da karşı olacağız!...

                Aynı ölçüde ve hatta daha fazlasıyla devletlerin anayasa ve hukuk dışı yarattığı  ölümlere, öldürmelere, olaylara ve uygulamalara da karşı olacağız!... Yani daha açık söylemek gerekirse; bireysel, örgütsel terörizmin yanısıra, birde literatürde ``devlet terörü`` diye bir kavramın olduğunu unutmayacağız!...

                Peki, bu güne değin Kürt illerinde sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı il ve ilçelerde yaşanan bunca sivil ölümlere karşı, hükümetin herhangi bir söylemi-yaptırımı var mı?!... Ahlaktan bahsedenlerin, teşhir edilen çıplak kadın bedenlerine yönelik söyleyecek hiç bir sözleri yok mu?!...

                Sonuç olarak millilik kavramını yalnızca içeride ve dışarıda iflas eden politikalarına yeni güçleri eklemlemek, hayatın bütün alanlarında ortaya çıkan sorunları perdelemenin bir aracı olarak kullanmak; şimdi daha çok görünür olan bir söylem olarak kullanılmaktadır!...

                Elbette bu politikaya eklemlenmeyenler yok değildir!... Sanırım Deniz Baykal`ı bir örnek olarak sayabiliriz!... Eğer millilik; ``milletin .... koyacağız `` diye küfreden ihale şampiyonu, Cerattepe katliamcısı Mehmet Cengiz`in çıkarlarını korumaksa, biz bu ``millilik`` masalına itibar etmeyeceğiz ve karşı çıkmaya devam edeceğiz!...

                Grevleri yasaklayarak, gazetecileri susturarak, toplantı ve gösterileri gaza boğarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak vb. anlatılan ``millilik`` hikayelerini yutmayacağız!...

                Millilik çığlıklarıyla sürdürülen içeride ve dışarıda savaş politikalarına, savaş konseptine eklemlenmeyi reddedeceğiz ve karşı çıkacağız!...

                Bugün kullanılan ``millilik`` ve ``teröre karşı olmak`` ekseni üzerinden uygulanan savaş politikalarına , hak ihlallerine, doğanın ve çevrenin yağmalanıp talan edilmesine hayır demeye; barış, kardeşlik, demokrasi ve insanca yaşama taleplerini savunmaya devam edeceğiz!...