havadurum

"Tüm kamu emekçileri için kazanacağız..."

811

 OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lar ile ihraç edilen binlerce kamu emekçilerinden olan Eğitim-Sen üyesi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın işlerine geri iade edilebilmek için yürüttükleri mücadele, bugün 68’inci gününde. KHK ile ihraç edilen Gülen ve Özakça, Ankara  Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları anıtı önünde 68 gün önce başlattıkları açlık grevi mücadelelerini sürdürürken, Gülmen ve Özakça’ya destekler de her geçen gün büyüyor. Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çanakkale Şubesi öncülüğünde açlık grevinin 65’inci gününde Troia Atının önünde bir araya gelen Çanakkaleliler, Gülmen ve Özakça’nın görevlerine iade edilmeleri talebinin yanı sıra, KHK’lar ile mağdur edilen tüm kamu emekçilerinin mağduriyetlerinin sonlandırılması için seslerini yükselttiler.  Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da, Gülmen ve Özakça’ya destek olmak için Troia Atı önündeki buluşmaya katıldı. Burada açıklamada bulunan Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Filiz Savaş; “Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan 9’u kentimizde yaşayan, bin 542’si üyemiz, toplam 105 bin kamu emekçisi bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir. Ülkenin üzerine karabasan gibi çöken bu hukuksuz uygulamalar nedeniyle ihraç edilen kamu emekçileri aileleriyle birlikte zor koşullara mahkûm edilmiş, çocukları ağır travmalarla karşı karşıya bırakılmış ve bugüne kadar 37 kişi intihara sürüklenmiştir. Sendikamız bu sürecin başından itibaren üyeleriyle dayanışma içerisinde olmuş, örgütlediği çeşitli eylem ve etkinliklerle yaşanan hukuksuzluklara karşı gerek ulusal gerekse uluslararası alanda emekçilerin taleplerini gür sesle dile getirmiştir. KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ise Ankara’nın göbeğinde ‘işimi geri istiyorum’ talebiyle süresiz açlık grevine başlamış ve eylemlerinde kritik bir döneme, 65. güne girmişlerdir. Bilindiği üzere Türkiye siyasi tarihinin en karanlık sayfalarının hızla doldurulduğu dönemlerde dahi temel yaklaşımımız ‘yaşamak ve yaşatmak istiyoruz’ olmuştur. Bu nedenledir ki örgütlü gücümüz tüm sinir uçlarına kadar üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarından ve yaşamlarından endişe etmiş ve etmeye de devam etmektedir” dedi.

 
“ Emek ve onur mücadelemizde yanımızda olun!”
Tüm kamu emekçilerinin mağduriyetleri son bulana kadar mücadelelerine devam edeceklerini ifade eden Savaş; “Eğitim Sen olarak talebimiz açık ve nettir! Hükümet, üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için acilen harekete geçmeli, üyelerimizin taleplerini karşılamalı, haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm emekçileri görevlerine iade etmelidir. Aksi halde gelişebilecek tüm olumsuzluklardan hukuk dışılığı ve keyfiyeti OHAL/KHK’lar yoluyla bir yönetim biçimi olarak hayata geçiren, ‘yaşamı ve yaşatmayı’ değil kendi siyasal amaçlarını önceleyen AKP iktidarı sorumlu olacaktır. Belirtmeliyiz ki, Eğitim Sen,  kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan, hakları gasp edilen, ihraç edilen, açığa alınan, sürgünlere ve soruşturmalara maruz kalan tüm eğitim emekçilerinin yanında olacaktır. Nuriye ve Semih in sözlerini burada da tekrar ediyoruz; ‘Emek ve onur mücadelemizde yanımızda olun! Bu mücadele sonuçlandığında, zaferimiz emeğin ve onurun düşmanlarına karşı tüm emekçilerin zaferi olacak. Sesimize ses olun. Gelin, zaferi ilmek ilmek, hep beraber örelim’. Tüm eğitim ve bilim emekçilerini halkımızı, işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz ve geleceğimiz için dayanışmaya ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Eğitim Sen olarak, yaşamları kritik bir aşamada olan üyelerimiz Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve tüm kamu emekçileri işlerine iade edilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
 
“Dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyorlar”
Savaş’ın konuşmasının ardından Pir Sultan Abdal Derneği Çanakkale Şube Başkanı Filiz Tekin açıklamada bulundu. Filiz açıklamasında; “Saray ve AKP hükümetinin ‘kendileri için bir nimet’ olduğunu itiraf ettiği 15 Temmuz Darbe Girişiminden bu yana ilan edilen ve nedensizce sürekli uzatılan Olağan Üstü Hal (OHAL) kapsamında ülkemiz fiili olarak Kanun Hükmünde Kararname (KHK)lerle yönetilmektedir. Durum öyle bir hal almıştır ki Parlamento tümüyle işlevini yitirmiş onun yerine karar alıcı dar bir siyasi kadro ülkeyi KHK rejimiyle yönetmeye başlamıştır. Saray ve AKP hükümeti FETÖ ile mücadele adı altında çıkardığı Kararnameler ile adalet, eşitlik ve özgürlükten yana olan onlarca TV, Radyo, Dergiyi kapatmıştır. Yine onlarca Dernek, Vakıf vb. sivil toplum örgütlerinin kapısına kilit vurulmuştur. İçlerinde Alevi toplumuzun sesi soluğu niteliğinde olan pek çok yayın kuruluşunun da bulunduğu kuruluşların kapatılmasındaki amacın bizleri takatten düşürüp güçsüz kılmak ve diledikleri rejim değişikliği için dikensiz gül bahçesi yaratmak olduğu açıktır” dedi. 
 
“Onur mücadeleleri bizim de mücadelemizdir”
Tüm duyarlı kesimleri Gülmen ve Özakça’ya sahip çıkmaya davet eden Tekin; “Parlamento üyelerini, Siyasi Partileri, Demokratik Kitle Örgütlerini ve tüm duyarlı kamuoyunu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın haklı direnişine sahip çıkmaya, hocalarımızın ölümlerine izin vermemeye çağırıyoruz. OHAL vasıtasıyla yaratılmış tüm mağduriyetler ivedilikle giderilmeli, haksız gerekçelerle açığa alınan, ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir. Bunun için mücadeleyi örgütlü bulunduğumuz tüm sahalarda tüm gücümüzle vermeye devam edeceğiz. Buradan açıklıkla beyan ediyoruz ki haksız ve hukuksuzca, hiçbir meşru nedene dayanmadan işinden edilen hocalarımızın talepleri tereddütsüz olarak bizimde talebimizdir. Onur mücadeleleri bizim de mücadelemizdir” dedi.
 
“Sevgiyle, dirençle ve umutla kucaklıyoruz”
Konuşmaların ardından oturma eylemine geçildi. Oturma eylemi sırasında ise Ankara’da işine dönmek için günlerdir açlık mücadelesi veren Nuriye Gülmen telefon ile bağlandı.  Gülmen, kendilerine destek olan tüm Çanakkalelilere selam göndererek başladığı konuşmasında; “Yüksel Caddesi’nden, İnsan Hakları Anıtının önünden, kamu emekçilerinin ekmek ve onur mücadelesinden, Çanakkale’deki dostlarımızı selamlıyoruz. En dirençli, en umutlu yanımızla selamlıyoruz. Bugün açlık grevimizin 65’inci günü ve taleplerimiz karşılana kadar da açlık grevimizi sürdüreceğiz. Açlığımızı bir çığlık olarak tarif etmiştik. Bu çığlığa ses veren ve bu çığlığın sesine ses katan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz. Sloganlarınızı duydum, dayanışmamız ile hep beraber kazanacağız. Semih ve Nuriye için değil sadece, tüm kamu emekçileri için, bu süreçte adaletsizliğe uğrayan, işinden atılan, onursuzluğa mahkum edilen, açlıkla terbiye edilmeye çalışılan tüm kamu emekçileri için kazanacağız. Yarın yapacağımız açlık grevini, yani açlık grevimizin 66’ıncı gününü KHK’lar ile işlerinden atılan tüm kamu emekçilerine adadık. Tüm Türkiye ve dünya halklarına bir çağrı yaptık, yarın açlığımızı paylaşın, tüm kamu emekçileri için paylaşın dedik. Sizlere de bulunduğunuz şehrin, Çanakkale’nin meydanlarında, iş yerlerinde, parklarında, nerede isterseniz, orada açılığımızı paylaşmaya davet ediyoruz. Hepinizi sevgiyle, dirençle ve umutla kucaklıyoruz” dedi. 
 
Başkan Gökhan; “Umuyorum bir şey olmadan açlık grevi sona erer”
KHK ile ihraç edildikten sonra öğrencilerine kavuşabilmek için günlerdir mücadele veren Gülmen ve Özakça’ya destek olmak için eyleme katılan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, destek mesajı verdi. Troia Atı önünde gerçekleştirilen destek eylemi sırasında basına açıklamada bulunan Başkan Gökhan; “Nuriye Gülmen ve Semiz Özakça’nın haksız yere, KHK ile gerekçe bildirilmeden görevlerine, işlerine son verilmesi, memuriyetten atılmaları tüm Türkiye’nin gündeminde. Günlerdir takip ediyoruz. Bu bağlamda hem Pir Sultan Abdal, hem de Eğitim-Sen burada bir eylem düzenledi ve biz de buna katılmak için buradayız. Büyük haksızlıklar oluyor. Biliyorsunuz KHK’lar OHAL dönemlerinde yargı denetiminin dışında tutuluyor. Bu bir insan hakkı ihlalidir. Bu faşizan ortamlarda olur. Yani insanların sebepsiz olarak işinden atılması, ekmeği ile oynanması, demokratik sistemlerde olmaz. Gerekçesini bilirsek, kabul ederiz. Sen FETÖ’cüleri ayıklayacağım diyerek OHAL ilan ediyorsun, bu vesile ile de FETÖ ile alakası olmayan insanları da bu işin içine katıyorsun. Dolayısı ile tabi ki de OHAL’in bitmesi gerekir ki, bu insanlar da haklarını hukuk yolu ile arayabilsinler. En azından bir an önce suçlarını söylesinler, biz de bilelim. Niye atıldılar, gerekçelerine … Başbakan Binali Yıldırım, haberim yok gibi şeyler söylüyor. Bunlar ayıp şeyler. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yakışmayacak söylemler bunlar. Burada iki insanın hayatı söz konusu. Onun için ben, tüm kamu yetkililerini, Başbakanından, Cumhurbaşkanından, bakanına kadar ne kadar yetkili varsa hepsinden duyarlılık bekliyorum. Umuyorum çocuklara bir şey olmadan açlık grevi sona erer” dedi.  
(Seçkin Sağlam)
Paylaş