havadurum

"2 bin 860 erken ölüm"

909

 Aralarında Çan 18 Mart Termik Santrali’nin de bulunduğu Kömürlü Termik Santrallerin uyması gereken zorunlu yaptırımlar AKP ve MHP oylarıyla 2,5 yıl daha ertelenmişti. TBB, Santrallerin Filtresiz  2 buçuk yıl daha çalışmasının halk sağlığına etkilerini açıklarken, Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF tarafından yine ertelemenin zararlarına dair açıklama yapıldı. Filtresiz çalışmaların halk sağlığına etkilerini değerlendiren TTB Halk Sağlığı Kolu Üyesi Gamze Varol, “2 bin 860 erken ölüm, 1 milyon 50 kayıp iş günü, 7 milyon 390 hastalık izni, 3 bin 690 hastaneye yatış, 17 bin 400 çocuklarda bronşit, 2 bin 20 yetişkinlerde bronşit, 156 bin çocuklarda astım ve bronşit semptomu görülebilir. Kirli hava bir halk sağlığı sorunudur. Hiçbir ekonomik kaygı insan sağlığının önünde değildir” ifadesinde bulundu. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun raporlaştırılmış verilerine göre Türkiye’de 51 bin 574 kişi hava kirliliği dolayısıyla erken öldüğü belirtilirken, Varol, Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerleri göz önüne alındığında ülke nüfusunun yüzde 96’sının kirli hava soluduğunu belirtti. Varol, filtresiz santrallerin 15 olduğu göz önüne alındığında bu verilerin çok daha artacağını iade etti.

 
51 bin 574 kişi hava kirliliğinden erken öldü
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun raporlaştırılmış verilerine göre, 2017 yılında Türkiye’de 51 bin 574 kişi hava kirliliği dolayısıyla erken öldüğü, hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilmiş olsaydı Türkiye’de yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde 13’ü önlenebileceği belirtildi. 2,5 yıl daha filtresiz çalışacak olan termik santrallerin halk sağlığına etkilerini değerlendiren TTB Halk Sağlığı Kolu Üyesi Gamze Varol, Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerleri göz önüne alındığında ülke nüfusunun yüzde 96’sının kirli hava soluduğunu belirtti. 3 yılda termik santral barındıran 16 ildeki hava kalitesinde hiçbir iyileşme olmadığını vurgulayan Gamze Varol, Greenpeace Akdeniz Ofisi tarafından yapılan çalışmayı örnek gösterdi. Filtresiz çalışan termik santrallerin erken ölüm, kayıp iş günü, hastalık izni, hastaneye yatış, çocuklarda ve yetişkinlerde bronşit vakası olarak geri döneceğine vurgu yapan Varol, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy, Afşin A, Seyitömer, Tunçbilek, Kangal, Çatalağzı B. ve Soma A, santralleri dikkate alınarak öngörülen verileri, “2 bin 860 erken ölüm, 1 milyon 50 kayıp iş günü, 7 milyon 390 hastalık izni, 3 bin 690 hastaneye yatış, 17 bin 400 çocuklarda bronşit, 2 bin 20 yetişkinlerde bronşit, 156 bin çocuklarda astım ve bronşit semptomu görülebilir. Kirli hava bir halk sağlığı sorunudur. Hiçbir ekonomik kaygı insan sağlığının önünde değildir. Bir enerji tercihi yerine daha temiz, sağlıklı ve ucuz olanı varken, kirli olanı, kanser yapanı, acı ve ıstırap vereni, hastane ve sağlık hizmeti kullanımını arttıranı, sağlık ve çevreye geri dönüşsüz zarar vereni tercih etmek, hiçbir yaklaşım ve anlayış ile açıklanamaz. Bu araştırma 10 tane kömürlü termik santral üzerinden yapıldı. Filtresiz santrallerin 15 olduğunu göz önüne alırsak bu veriler çok daha artacaktır” şeklinde raporladı. 
 
“Filtre takmak için durdurulmalarının elektrik sıkıntısı yaratması mümkün değil”
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), kömürle çalışan termik santrallerin filtre takmak için durdurulmasının Türkiye’de elektrik sıkıntısı yaratmayacağını, bu tesislerin yılda ortalama 65-70 gün çalıştığını belirtti. WWF’in açıklamasında, üçü hariç özel şirketler tarafından çalıştırılan ve toplam sayısı 15 olan termik santrallerde, 2013`ten bu yana gerekli düzenlemelerin yapılmadığı, santrallerin bacalarına filtre takılması ve çevreyle ilgili diğer düzenlemelerin yapılması zorunluluğunun dört kez ertelendiği söylendi. Açıklamada; "Filtresiz olarak çalışan bu tesisler hem teknolojik kısıtlamalar hem de karlılık oranlarının zayıf olması nedeniyle her gün işletilmemekte, bazıları ise yılda sadece 65-70 gün civarında çalışmaktadır. Filtre takmak için durdurulmalarının Türkiye’de bir elektrik sıkıntısı yaratması mümkün değildir; kaldı ki bu tesislerin hepsinin aynı anda durdurulması gerekmemektedir” denildi. Filtre takılmamasından kaynaklı insan ve çevre sağlığının olumsuz etkilendiğine işaret edilen açıklamada, başta Maraş ve Manisa olmak üzere tesislerin faaliyet gösterdiği illerde kanser nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısında artış olduğuna da yer verildi.  “Hava kirliliği nedeni ile ülke olarak ağır bedel ödüyoruz” başlıklı açıklamada; 2009’dan beri kurulu güç ve üretim arasındaki makas giderek açılmaktadır. TEİAŞ’ın verilerine göre, 2017 yılında en yüksek talep olan dönemde bile 80.343,3 MW değerindeki kurulu gücün yalnızca 47.660 MW’ı yani yüzde 59,3’ü kullanılmıştır. İhtiyaçtan fazla santral kurulduğu için talepten çok daha yüksek bir arz bulunuyor. Dolayısıyla zaten sürekli çalışmayan santrallerin gerekli düzenlemelerin yapılması için geçici süreliğine sırayla durdurulması sorun teşkil etmemektedir. Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hava kirliliği ölçümleri ve ölüm istatistikleri kullanılarak yapılan analize göre, Türkiye’de 2017 yılında hava kirliliği trafik kazalarından yedi kat fazla can almıştır. 2018 yılında hava kalitesi, ulusal sınır değerlerine göre değerlendirildiğinde; 81 ilin yarısından fazlası (yüzde 56) kirli hava solumuştur. 2018 yılında hava kalitesi en kötü il, Afşin-Elbistan ilçesinde iki kömürlü termik santrali ve yeni santral planları ile gündeme gelen Kahramanmaraş olmuştur. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hazırladığı ‘Kara Rapor’a göre, 2017 yılında Türkiye’deki hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilmiş olsaydı ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde 13’ü önlenebilirdi. Aynı rapora göre; kirli havanın düşük yapmak, çocuklarda doğum ağırlığı, otizm, diyabet (Tip 1), ani bebek ölümü sendromu, astım, KOAH, bronşiolit ve bronşit gibi solunum hastalıkları, zatürre ve zekâ geriliği gibi sağlık sorunları ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır. Söz konusu tesislerde çevre ve hava kirliliğini engellemeye yönelik yatırımların ertelenmeden, derhal yapılması çevre ve halk sağlığı açısından mutlak bir zorunluluktur” denildi.   (Eren Aşnaz)
Paylaş