havadurum

"Artık cinayet istemiyoruz, geleceğimize sahip çıkıyoruz"

996

 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısı ile Çanakkaleli kadınlar da çeşitli eylemler ve etkinlikler gerçekleştirdiler. Kurum, STK ve kadın örgütlerinin farklı farklı düzenledikleri eylemler gün boyunca devam etti. İlk olarak ELDER Kadın Danışma Merkezi Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.  Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü kadınları Golf Aile Çay Bahçesi’nden başlayıp Truva Atı’na kadar düzenlenen yürüyüşü gerçekleştirdi, Çanakkale Kadın Dayanışma Platformu ise İskele Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi. Yine Golf Aile Çay Bahçesi’nde buluşan demokratik kitle örgütleri, kadına baskıya ve şiddete karşı İskele Meydanı’na yürüdüler. Aynı zamanda yine birçok kadın örgütü gün boyunca süren farklı kermes ve etkinlikler düzenlediler. Yapılan açıklamalarda son yıllarda kadın cinayetlerinde yaşanan artış ve kadınlara yönelik baskılara dikkat çekilirken, şiddete karşı mücadele çağrısı yapıldı.  

“Ekim ayında 40 kadın öldürüldü, 32 çocuk istismara uğradı” 

Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelen ELDER Kadın Danışma Merkezi üyesi kadınlar, Belediye Başkan Ülgür Gökhan’ın da katılımıyla yapılan açıklamada son yılarda yaşanan çocuk istismarı ve kadın cinayetlerine değindiler. KDM Başkanı Fatma Erdoğan; “Bırakınız son yılların istatistiklerini henüz geçtiğimiz Ekim ayında 40 kadın öldürüldü, 32 çocuk istismara uğradı, 25 kadına cinsel şiddet uygulandı. Evde, işte, okulda, sokakta, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan küçük yaşta evlendirilmeye zorlanan kadınların namus veya töre adı altında yaşam hakları elden alınıyor. Kadınlarımız daha çocuk yaştan itibaren en büyük şiddeti en yakınlarından babalarından, eşlerinden, kardeşlerinden ve hatta oğullarından görüyor. Demokrasi ve kadına özgürlük adı altında uygulanan bu uygulamaların kadına özgürlük getirmeyeceği gibi ülkeye de ferah getirmeyeceği gerçektir. Dünya üzerinde kadını eve kapatan gelişmiş çağdaş toplum yoktur. Şiddeti yenememiş toplumlarda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Şiddete uğrayanların değil şiddeti uygulayanların utanç duymasını sağlamak zorundayız. Tecavüze uğrayan kız ve erkek çocuklarının ruhsal bütünlüğünün zedelenip zedelenmediğini soruşturan kadın katillerine, ‘hakız tahrik, iyi hal’ adı altında ceza indirimi sağlayan erkek egemen adaleti değil gerçek egemen adaleti hâkim kılmalıyız. Oysa biz kadınlar biliyoruz ki doğanın bize verdiği annelik içgüdüsüyle, toplumun yapılanmasında, barış içinde aşamasında, doğal görevi olan toplum yapı taşlarıyız. İnsan hakları mücadelesinde kadına yönelik her türlü ayrımcılığı emeğine, bedenine ve kimliğine yönelik her türlü şiddeti reddediyor, demokrasiye ve eşit yurttaşlığa bağlı olan kadın-erkek iletiminde barış dili kullanan herkesi omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
 
“Her gün onlarca şiddet olayına tanık olmaktayız”
Çanakkale Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu yürüyüş, Golf Aile Çay Bahçesi önünden başlayarak Kordon boyunda bulunan Truva Atı’na kadar sürdü. Truva Atı’nın önünde yapılan açıklamada Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Ersin Fırat; “Çanakkale Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü olarak bizler de bugün burada kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacı ile toplanmış bulunmaktayız. Kadına yönel şiddet ülkemizde de son günlerde en fazla öne çıkan gündem maddelerinden birini oluşturmaktadır. Gerek görsel, gerekse yazılı basın aracılığı ile her gün onlarca şiddet olayına tanık olmaktayız. Toplumsal yaşamın her aşamasında rastlanan kadına yönelik şiddet olgusu; kadının fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne ağır zarar vermesi nedeni ile ciddi bir halk sağlığı sorunu olmasının yanı sıra, kadını başta özel alan olmak üzere, toplumsal yaşama daha aktif üretken katılımını önüne geçerek sosyal ve ekonomik kalkınma önüne bir engel oluşturmakta, kadın erkek eşitsizliğinin devamına neden olmaktadır. Tüm sosyal tarafların bu zorlu süreç ve çabayı iş birliği ve katkılarıyla sahiplenmesi ile kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması sürecinin kısalacağı açıktır. Ayrıca, bu konuya ilişkin olarak toplumda var olagelen katı yargıların ve tutumların ortadan kaldırılması, davranış biçimlerinin değiştirilmesi, şiddetin kadınların kaderi olmadığı konusunda ilginç artışının sağlan-ması gerekmektedir. Bu konuda her birimizin sorumluluğu bulunmaktadır, özellikle de erkekleri mücadele sürecine katılımı büyük arz ermektedir” dedi. 
 
“Ahlaksızlık gerekçesi ile LGBTİ etkinlikleri engelleniyor”
Kadın Dayanışma Platformu üyesi kadınlar ise İskele Meydanı’nda ellerinde döviz ve pankartları ile bir araya geldiler. Kadınlar burada yaptıkları açıklamada; “Öfkeyi direnişe, direnişi özgürlüğü götürecek bir yol bulmak için buluşuyoruz. AKP’nin kadınların hayatını ve kararlarını gasp eden politikalarına, Milliyetçiliğe ve erkekliği kışkırtan siyasetine dur demek için sokaklardayız. Cinsiyet, kimliği, cinsel yönelimi, tacizi, ötekileştirmeyi meşrulaştırmaz. Ahlaksızlık gerekçesi ile LGBTİ etkinlikleri engelleniyor ancak din kurumlarında ki çocuk tecavüzleri, sokaklarda yaşanan tacizler, kadın bedenini yaşamını diline alet etmek suç sayılmıyor. Korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” dediler. 
 
“Kadının adı, bakanlık başta olmak üzere pek çok yerden çıkarıldı” 
Golf Aile Çay Bahçesinde bir araya gelen demokratik kitle örgütleri ise İskele Meydanı’na yürüdüler. ‘Baskıya, Şiddete, Hukuksuzluğa, Sömürüye, Kadın Cinayetlerine Hayır’ sloganı ile kordon boyunca yürüyen kadınlar, İskele Meydanı’nda yaptıkları açıklamada;  “Emperyalizmin, dünyada ve ülkemizde savaş çığırtkanlığı en fazla kadın ve çocukları vurmaktadır. Kadınlar dünyanın dört bir yanında; toplumsal eşitsizliğe, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, gericiliğe, savaşa, militarizme, ırkçılığa ve faşizme karşı, kadın dayanışmasını örüyor ve seslerini yükseltiyorlar. Her güne en az iki kadın cinayeti düşüyorken iyi hal, haksız tahrik gibi cezai işlemler uygulanmaya devam ediyor. İçeride ve dışarıda yürütülen savaş politikası, kutuplaştırılan ayrımcılığı körükleyen söylem ve uygulamalar, kadın bedeni üzerinde yürütülmekte. Barıştan yana tavır koyan kadınlar, meşru mücadelesi, keyfi gözaltı ve tutuklamaların bahanesi haline getirilmektedir. Kanun Hükmünde Kararnameler, kadın kazanımlarını hedef alıyor. O halde haklarımıza sahip çıkıyoruz. AKP’nin 15 yıl boyunca kadını değil aileyi korumayı önceleyen politikaları, kadının adını bakanlık başta olmak üzere pek çok yerden çıkarılmasıyla sonuçlandı” dediler. 
 
“21 bin 409 kadın kamudan ihraç edildi”
OHAL kararları nedeni ile birçok kadının işinden edildiği ifade edilen açıklamada; “Kadını birey olarak görmeyen, fıtratında eşitsizlik olarak niteleyen, tek tek yaşam biçimini dayatan, söylem ve pratikler ilan edilen OHAL ve kanun hükmünde kararnameler eliyle meşru kılınmak isteniyor. Bu güne kadar çıkartılan 28 kanun hükmünde kararname ile 21 bin 409 kadın kamudan ihraç edildi. On binlerce kadın emekçi adli idare soruşturmalarla, cezalara maruz kaldı. 91 belediyeye kayyum atandı. Kayyumların ilk icrası, kadın birimlerini kapatmak oldu. Belediye eş başkanları, kadın Milletvekilleri, kadın insan hakları aktivistleri, kadın gazeteciler ve sendikacılar tutuklandı. Kanun hükmünde kararnameler ile 11 kadın derneği ve bir çocuk derneği kapatıldı. Eğitim sen üyesi Nuriye Gülmen’in, ‘İşimi ve ekmeğimi geri istiyorum’ diyerek başlattığı açlık grevi, hayati açıdan oldukça kritik bir aşamaya gelmiştir. Buna rağmen bulunduğu Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi mahkûm koğuşunda sağlıksız koşullarda ve zorla tutulmaya devam etmektedir. Buradan bir kez daha Nuriye ve Semih başta olmak üzere ihraç edilen tüm emekçilerin, görevlerine iade edilmesini talep ediyorum. Kadın düşmanı yasalar, fetvalar hayatımızı kuşatıyor. O halde geleceğimize sahip çıkıyoruz. Biz kadınlar, 15 yıllık iktidar karnesi kadın düşmanı örnekler ile dolup taşan AKP’nin, OHAL ve Kanun Hükmünde kararnameleri ile oluşturulmaya çalışılan cinsiyetçi, faşist izlenimine izin vermeyeceğiz. Düşlerimizin peşindeyiz. Kadın cinayetlerin, durdurmak için tacize ve tecavüze haksız tahrik indirimine son vermek için, AKP’nin kadın düşmanı politikalarına dur demek için, OHAL’in son bulması için, savaşa karşı onurlu bir barış inşa etmek için, emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için, haklarımızı ve hayatlarımızı elimizden almak isteyenlere hesap sormaya devam edeceğiz” denildi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş