havadurum

"Bu kentin asli unsuru Romanlardır"

1983

 Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, eşi Hale Gökhan ile kadın Başkan Yardımcıları ve Hizmet Müdürleri’nin katılım gösterdiği sabah kahvaltısında Kent Gönüllüsü kadınlarla bir araya geldi. Lodos’ta, kadın gönüllülerin gösterdiği kahvaltıda öncelikle Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, Kent gönüllüsü kadınlar ile birlikte 2014 yılından beri çok büyük bir yol aldıklarını belirti. Kadınların görünür kılınması konusunda çok değerli gönüllülerin olduğunu ifade eden Ünüvar, başta Başkan Gökhan’ın eşi Hale Gökhan olmak üzere gönüllülük hareketini başlatan kadınlara tek tek teşekkür etti. Ünüvar’ın ardından Başkan Gökhan, kent kadınlarına yaptıklarından dolayı minnetlerini sunan ve kentte yaşanan gündemleri değerlendiren konuşma yaptı. Konuşmasının başında kadınların ülke ve kent için önemine değinen Başkan Gökhan;   “Kadın üreticidir, doğurgandır, kadınlar hep ön planda tutulmuştur. Daha sonra iktidarlar, kültürümüzü Türklükten Araplığa doğru getirirken daha sonra kadınlar ikinci planda tutulur hale gelmiştir. Mustafa Kemal’de Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken hep kadını ön planda tutmuştur. Biz, Çanakkale’de bu bağlamda kadının önemini bilen bir anlayışa sahibiz. Bu anlayışın doğru olduğunu da siz ispat ediyorsunuz. Çanakkale’nin kadınları hiçbir karşılık olmadan kentin gelişimine gönülden destek veriyor” dedi. 


“Çanakkale’de yer yerinden oynadı”
29 Ekim fener alayında Çanakkale halkı ve kent gönüllülerinin haksızlıklara karşı zincir oluşturduğunu belirten Gökhan; “Geçen gün 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 94’üncü yılı büyük bir coşku ile kutlandı. Çanakkale’de yer yerinden oynadı. Kent gönüllüleri zincir oluşturmuş gidiyorlar. Sahiplenme duygusu, haksızlıklara karşı sahiplenme duygusu. Bana karşı yapılan her türlü haksızlığa karşı bir zincir halkası oluşturuldu. Sizlere teşekkür ediyorum. Son günlerde bir şey oluyor. Yeniden Cumhuriyet’i sahiplenme bilinci ortaya çıktı. Yıllardır söylüyorduk. TC’leri kaldıranlar onları geri vermek zorunda kalacaklar. Bunları unutmuyoruz. Çünkü biz ‘kandırılmadık, kandırılamayız’. Biz, yıllar boyu Cumhuriyetimize sahip çıkmak için mücadelemizi yaptık. Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal Atatürk’e, bu ülkenin kurucu unsurlarına gönülden sahip çıktı. Şimdi arkadaşlar yavaş yavaş icap ediyorlar. Dolayısı ile burada ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Çanakkale’de de sizler Cumhuriyetin kadınları olarak Cumhuriyetimize sahip çıktığınız gibi kentimize de sahip çıkıyorsunuz” dedi.  
 
 “Sizin sayenizde bu kent, özgürlükçü bir ket oldu”
Kadınların kent için yaptıkları fedakarlıklara değinen Gökhan; “Sabahın köründe kalkıp bu kentin gençlerine bir anne gibi çorba dağıtıyorsunuz, acılı gönülden ailelerin yanında oluyorsunuz. Sosyal yaşam merkezlerinde etkinliklere katılıyorsunuz, bu noktada çabalarınız gerçekten çok kutsal. Bunu zamanınızda, ailelerinizden, torunlarınızdan ayırdığınız zamanla yapıyorsunuz. Hepinizin işi var. Çalışanlarınız, yaşlılarınız var. Bu kentte zannetmeyin ki biz bilinmiyoruz. Siz hissediliyorsunuz! Sizin sayenizde bu kent, özgürlükçü bir ket oldu. Onun için burada bana ne yaparlarsa yapsınlar. Sonuçta bende bir faniyim. Ama bu kentte bu anlayışı hep beraber aşıladık. Bu ağacı kurutmayacağız. Bu ağaç sayesinde bu kent kadın düşmanlarına, Cumhuriyet düşmanlarına teslim etmeyeceğiz” dedi.     
 
“Bu kenti Roman vatandaşlarımız kurdu”
Son günlerde Çanakkale’de gündem olan Çanakkale Şehit Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülşen Uz`un Fevzipaşa Mahallesi halkına yönelik ayrımcı söylemlerini sert bir şekilde eleştiren Gökhan; “Ülgür Gökhan’ın kadınlar hakkındaki, toplum hakkında ki düşüncesi nedir? Kimseyi dışlamaz, herkesin köklerine, dinine inancına saygı duyar. Onları savunur. Bakın dün bir mahalle meclisi seçiminde Fevzipaşa Mahalle Meclisi Başkanı’nın eşine aynı zamanda bizimde sosyal merkezimizin çalışanına maalesef yine bir hanımefendi, kimliği ile ilgili bir söylemde bulunarak; ‘Ucube, çingene’ laflarını ediyor. ‘O mahalleye girmekten korkuyorum, o kadından korktum’ diyor. O kadın dediği de Roman Mahallesi’nde yaşayan bir Roman vatandaşımız. Bugüne kadar o mahallenin üzerinde çok spekülasyonlar yapıldı. Ama her seferinde ben korudum. Dedim ki; ‘Sonuçta onlar birer insan ve onlar bu kentin asli unsuru, bu kenti onlar kurdu’ dedim.  Fatih Sultan Mehmet’le, kalenin yapımı ile geldiler. Bu kentte, Yahudiler de, Ermeniler de, Rumlar da vardı. Sonra bizler geldik. Şimdi çeşitli insan gruplarımız var hiç birini dışlayamayız. Hepsi Çanakkale’nin insanı ve hepsi birer insan. Onlarında bir kültürleri, onlarında bir yaşam tarzları var. Onların yaşam tarzını iyileştirmek için çaba göstermezsek biz suçlu oluruz. Onlar da bu memleketin insanı onlarda oy ve vergi veriyor. Böyle bir yaklaşımı nefret ve şiddetle kınıyorum” dedi.  
 
“Velev ki Tunceliliyim, velev ki Kürdüm. Ben insan değil miyim?”
Daha önce kendisi ile ilgilide etnik köken ayrımcılığı yapıldığı ve kendisinin kökenini açıklamak zorunda kaldığını belirten Gökhan; “Bu bağlamda bende en son geçmişimi anlatmak zorunda kaldım.  Yine çok aşağılık bir biçimde benim kökenimi sorgulayarak; ‘Bu Kürt, Tuncelili’ diye nitelemelere bulundurlar. Bende aslımı, Cezayir’den geldiğimizi açıkladım. Ama velev ki Tunceliliyim, velev ki Kürdüm ne olacak ben insan değil miyim? Ben bu yurdun insanı değil miyim? Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil miyim? Şu anda Misak-ı Milli sınırlarında içinde yaşayan herkes benim yurttaşımdır. Nerden geldiği, kim olduğu, dili, dini, ırkının ne olduğu önemli değil. Benim için önemli olan onu kucaklamaktır. Kimseyi dışlamıyoruz. Ben 15 yıldır Belediye Başkanlığı yapıyorum. Bir tek gün yakamda parti rozeti görmemişsinizdir. Çünkü ben Belediye Başkanıyım. Herkesin Başkanıyım. Kimseyi ayırt etmeye hakkım yoktur. Onun için insanlar beni Allaha şükür seviyorlar. Çanakkale’de insanlar beni seviyorlar. Bunlar bunu anlamıyor. Ben bu kentte siyasi bir kimlik değilim. Ben insani bir objeyim. Bunu anlamıyorlar ve saldırıyorlar. Sende benim gibi yap, sende kazan” dedi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş