havadurum

"Doğamızı, yaşamımızı teslim etmeyeceğiz...!"

886

 Kanadalı Şirket Alamos Gold’un yerli ortağı Doğu Biga Madencilik’in Çanakkale’nin tek içme sulama kaynağı Atikhisar’da siyanürlü altın madeni için bir yüzbinlerce ağacı katletmesine ve Çanakkale’nin tek içme ve sulama kaynağı Atikhisar kirletilmesine karşı binlerce Çanakkaleli bir araya geldi.  Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi ve Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği öncülüğünde Cuma günü düzenlenen eylemde, Çanakkaleliler altıncı şirketin doğa talanına; ‘havamız, suyumuz, toprağımız ve suyumuz sahipsiz’ değildir cevabını verdiler. Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği öncülüğünde önce Atikhisar’a giden heyet burada incelemede bulundu. İncelemeye,  CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP Genel Sekreteri, Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Avukat Muharrem Erkek, CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal ile CHP’nin Çanakkale ve Balıkesir Milletvekilleri, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile belediye başkanları, belediye başkan yardımcıları, çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Bölgede yapılan incelemenin ardından Çanakkale İskele Meydanı’nda düzenlenen tepki eylemine binlerce Çanakkaleli katıldı. EMARCEB Başkanı ve Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca yaptıkları konuşmalarda altıncı şirketin talanına lanet okuyarak, Atikhisar’ın sahipsiz kalmayacağını belirttiler. EMARCEB Başkanı ve Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan yaptığı konuşmada; hukuki sürecin devam ettiğine dikkat çekerek; “Vatandaşları yaşam alanlarını, çevreyi ve su kaynaklarını koruma konusunda dikkatli olmaya davet etti. Arslan; “Bu durum ve Çanakkale ve civarında yaşayan başta insanlar olmak üzere tüm canlılar için büyük tehlike arz etmektedir. Su, yaşamın olmazsa olmaz en önemli kaynağıdır. Ne acıdır ki ülkemizin her yerinde su kaynakları kirletildiği için milletimiz su fakiri konumuna düşmüştür. Önümüzdeki 15 yılsonunda iklim değişikliği nedeniyle küresel ısınma tüm şiddetini artıracak, sıcaklık ve kuraklık sonucu birçok canlı türünün yaşamı tehlikeye girecektir. Yakın gelecekte böylesine büyük bir felaketi göğüslemek için Çanakkale’nin Atikhisar Barajındaki tatlı suya mutlak ihtiyacı vardır. Çocuklarımızın geleceği için baraj havzasında üretime geçecek altın madenine izin veremeyiz. Çünkü bu faaliyet Çanakkale’de yaşayan tüm canlıların su hakkına tecavüzdür. Devlet yetkilileri, dile getirdiğimiz bu gerçekleri göz önüne alarak söz konusu projeyi derhal iptal etmeleri gerekmektedir. Bizler de daha öncesinde olduğu gibi bundan sonra da sorunun takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız” dedi.  Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise yaptığı konuşmada; "Sevgili dostlar, değerli mücadele yoldaşlarım yıllardır, el ele verdiğimiz bir mücadele var; mücadelemiz; Yaşam kaynaklarımıza sahip çıkmak, çocuklarımızın, torunlarımızın gözlerinin içine bakabilmek, Atalarımızdan bize kalan mirası yedirmemek, bizden sonraki kuşaklar da binlerce yıl doğanın nimetleriyle barış içinde yaşasın diyedir. Artık herkesin bildiği bir gerçek var; Biga Yarımadası ve Kaz Dağları son yıllarda yoğun maden arama faaliyetlerine açılmış, daha doğru bir tanımla kurban edilmiş bulunmaktadır.  Bu yapılanlara faaliyet demek doğru değildir, bu yapılanlar düpedüz tacizdir, tecavüzdür. Yıllardır verdiğimiz eylemsel ve hukuki mücadeleye karşı karar vericiler, iktidar sahipleri; kör, sağır, dilsiz. Sanki bu topraklar başka bir galakside, onları hiç ilgilendirmiyor" dedi. 

“Gerekirse bu uğurda ölüp kaz dağlarına gömüleceğiz”
“Türkiye Cumhuriyet Anayasasında ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” ifadelerini kullanan Başkan Gökhan; “Vatandaş ödevini yerine getirmiş burada, direniyor. Devleti de bir an önce görevini yapmaya davet ediyoruz. İş geldi, geldi; içtiğimiz, topraklarımızı suladığımız, ana ve tek içme su kaynağımız Atikhisar’a kadar dayandı. Ağacıyla, suyuyla, toprağıyla, börtü, böceği, kurdu, kuşuyla bir ekosisteme tecavüz ediliyor. Ne için? Üç kuruşluk altın için. İnsan ve diğer tüm canlıların yaşamı için olmazsa olmaz kıymetlerden daha mı değerli bu altın? "Dünyada da ki bütün büyük balıklar, küçük balıkları yutarak beslenir, kolay lokma olmamak için sonuna kadar direneceğiz, gerekirse bu uğurda ölüp kaz dağlarına gömüleceğiz. Sevgili dostlar, değerli yaşam savunucuları; deniyor ki; Kaz Dağlarının yerüstü zenginliklerinin dışında bir de yer altı zenginliği varmış. Tonlarca altının üzerinde yaşıyormuşuz meğer üstündeki ağaçtan, topraktan, sudan, floradan, faunadan daha da önemliymiş üstelik bu altın. Altın, para, milli servet bunlar elbette güzel şeyler, kim istemez böyle bir zenginliği? Ancak bu altın, o yemyeşil, bereketli topraklardan nasıl çıkarılıyor, çıkarıldıktan sonra geride neler bırakıyor ona bir bakmak lazım. Başta bölgeden tüm ağaçlar temizleniyor, daha acı bir dille tarif etmek gerekirse katlediliyor; bugün Kirazlı ‘da olduğu gibi. Madenin çıkarıldığı toprak, ayrıştırma işlemi için siyanürle tanışıyor, toprak ve su zehre bulanıyor; tıpkı gelecekte Kirazlı ’da olacağı gibi.  Siyanürle altın cevheri işlemenin ne demek olduğunu ve ne gibi sonuçlar doğuracağını bu mücadele için iyi bilmek gerekiyor" dedi.
“Kaz dağları ‘Enkaz dağları’, Atikhisar ‘Atıkhisar’ olarak tarihe geçecek”
Bölgede gerçekleşen katliamlardan ‘insan, sınıf, ırk’ ayrımı gözetmeksizin herkesin eşit derecede zarar göreceğine dikkat çeken Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; "Ağaçları kesmek için kimler, nasıl izin vermiştir? İzin verdikleri 45 bin ağacın yerine 195 bin ağacın kesilmesine nasıl göz yummuşlardır? Geceleri nasıl rahat uyuyorlar, çocuklarının gözlerinin içine nasıl bakıyorlar? Telafisi mümkün olmayan bu duruma seyirci kalanların, bu madencilik faaliyetinin zararları olmadığını iddia eden aklı evvellerin hiç mi vicdanı yoktur? Yıllardır farkına vardırmaya çalıştığımız tehlike, kapıya dayandığında bundan hepimiz eşit zarar göreceğiz. Aynı gemideyiz unutmayın, bu işten kimse karlı çıkmayacak, karlı çıkacaklar sadece, çok uzaklardaki yabancı şirketler olacak. Biz insanlar evrenin en zeki yaratıkları olarak çevremize ve dünyaya en büyük zararı yine biz veriyoruz. Yaşanan bu sürece dur denmezse bize emanet olan bu tarih ve doğa ellerimizin arasından kayıp gidecek. Yaşamak için en ideal kentler sıralamasında göğsümüzü kabartan Çanakkale, yaşanmaz bir kent olacak. O zaman da turizmden, tarımdan, gelişmeden, üniversiteden bahsetmek çok yersiz ve gereksiz olacak. Çünkü yuvamız bozulacak. Kaz dağları Enkaz dağları, Atikhisar Atıkhisar olarak tarihe geçecek, sorumluları da bu dönemde bu ülkeyi yönetenler, söz sahibi karar vericiler ve sessiz kalanlar olacaktır" dedi.
“Ağaçlarımızın sesine kulak vereceğiz, susmayacağız”
Başlan Gökhan’ın ardından konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise, Atikhisar’ın katledilmesine asla izin vermeyeceklerini dile getirerek; ““Ülkemizin üzerinde, Anadolu’nun bağrına her gün rant uğruna hançerler saplanıyor. Kazdağları 10 yılı aşkın süredir, her köşesi kara deliklerle talan edilen bir dağ olarak anılmaya başlandı. Sadece Kazdağları değil Anadolu’nun dört bir yanında vatandaşlarımız farkındalık ve duyarlılık yaratmak için mücadele ediyorlar. Çanakkale, barışın ve özgürlüklerin kenti olmayı ve bunu onurla taşımayı şiar edinmiş bir kent. Tarihsel değerlerimizi, geçmişimizi bize bir bayrak gibi tutan bir kent. Çanakkale aynı zamanda bir tarım kenti. Ancak ne var ki, bu diyarlara hançer saplamak üzere bir şirket burada. Eğer bugün burada sesimizi duymak istemeyenlere sesimizi duyuramazsak, Kirazlı’daki katliama dur diyecek dayanışmayı sergileyemezsek, hesap verecek yarınlarımız olacak. Dünya görüşü, siyasi görüşü ne olursa olsun, yaşam hakkımız adına, ben de varım diyenler adına, herkesi Kirazlı için dayanışmaya ve mücadeleye davet ediyorum. Birlikte yan yana omuz omuza olursak, Atikhisar barajının suyunu, Kirazlı’nın ormanlarını, Kazdağlarını birlikte kurtarabiliriz. Hep birlikte dayanışma içinde olursak, Anadolu’nun bağrına saplanan hançerleri teker teker sökebiliriz. Yeter ki bir arada olalım. Ağaçlarımızın sesine kulak vereceğiz, susmayacağız. Bedeli ne olursa olsun, Kirazlı’daki o tepeyi teslim etmeyeceğiz” dedi.        (Eren Aşnaz)
Paylaş