havadurum

"Hedef; Türkiye'de iktidar"

790

 CHP, 36’ıncı Olağan Genel Kurulu’nun ardından geçtiğimiz hafta sonu ‘19’uncu Olağanüstü Tüzük Kurultayı’nı tamamladı. Yeni tüzükte alınan kararlar CHP İl Örgütü’nde yapılan bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuruldu. Açıklamaya, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Serdar Soydan,  Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, İl ve Merkez İlçe Yönetim Kurulları ile İlçe Başkanları tam kadro katıldı. İl Başkanı Güneşhan yaptığı açıklamada, yeni tüzüğün 86 maddeden oluştuğunu belirtti. Önlerinde duran seçim sürecine yeni tüzükle beraber hazır hale geldiklerini ifade den Güneşhan tüzükte, Genel Başkanlık imza oranının yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmesi, herhangi seçim çevresinde hangi yöntem ile seçim yapılacağına dair örgütlerin görüşünün alınması ve parti içerisindeki gençlik oranının yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkartılması gibi önemli değişiklikler kaydettiklerini belirtti. Güneşhan, aynı zamanda özelleştirilmesi planlanan Şeker Fabrikaları ile ilgili de açıklamada bulundu.  Alınan kararlarla daha sade ve demokratik bir tüzük oluşturulduğunu ifade eden Güneşhan; “Cumhuriyet Halk Partisi olarak öncelikle il ve ilçe kongrelerimizi tamamladık. Daha sonra 36’ıncı büyük Adalet Ve Cesaret Kurultayımızı gerçekleştirdik. Geçtiğimiz hafta sonu da 19’uncu Olağanüstü Tüzük Kurultayımızı yaptık. Yapmış olduğumuz bu tüzük kurultayı ile birlikte partimiz artık 2019 yılında yapılacak olan yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine tüm örgütümüz ile birlikte hazır duruma gelmiştir. Yeni tüzüğümüz de, mevcut tüzüğün tamamı yeniden ele alınarak önemli değişiklikler yapıldı. Yeni tüzük 86 maddeden oluşmaktadır. Daha sade daha anlaşılır ve daha demokratik bir tüzük olmuştur. Tüzük şeffaf ve katılımcı bir anlayış ile gerçekleştirilmiştir” dedi.

  
“Yoğun çalışmalar sonunda yeni tüzük oluşturuldu”     
Taslak Tüzüğün büyük çalışmalar sonunda ortaya çıkartıldığını belirten Güneşhan; “Çanakkale il örgütü olarak, düzenlenen danışma kurulu toplantılarında, Belediye başkanlarımız, İl genel meclis üyelerimiz, örgütlerimizin görüş ve önerileri alınarak hazırladığımız taslak tüzük önerisi Genel Merkezimize iletilmiştir. Genel Merkezimiz tüm illerden gelen bu değerlendirme ve önerileri dikkate alarak bir taslak tüzük hazırladı ve bu taslak tüzüğü tüm örgütlerimize ve kurultay delegelerimize gönderdi.  Tüzük hazırlama Komisyonu bu taslak tüzüğü, Milletvekillerimiz, Parti Meclisi Üyelerimiz ve Yüksek Disiplin Kurulu Üyeleri değerlendirmiştir. Ardından il başkanları ile yaklaşık 8 saat süren bir toplantı sonucu taslak tüzük yeniden revize edildi ve örgütlere gönderildi. Çanakkale il örgütü olarak yeniden il danışma kurulunda taslak tüzüğü görüştük. Ankara’da tüzük hazırlama Komisyonu ile birlikte yeniden bir araya gelip yaklaşık 11 saat süren bir çalışmanın sonucunda tüzük taslağına yeniden oluşturduk. İki gün süren tüzük kurultayı neticesinde tüzüğe son şeklini verdik” dedi.  
 
“Tek adam rejimine son vereceğiz”          
 Yaratılmak istenen algının aksine, tüzük çalışmalarının kapalı kapılar arkasında değil, şeffaf ve tüm üyelerin katılım ve önerilerinin dikkate alınarak gerçekleştirildiğini dile getiren Güneşhan;  “Genel başkan adayı olabilmek için gerekli imza oranı yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmüştür. Bu oran daha önce yüzde 20 idi. Yine örgütlerimizden gelen talep doğrultusunda Parti Meclisi adaylığı için en az on kurultay delegesinin imzası şartı yeni tüzükte yer almaktadır. Yeni tüzük ile birlikte örgütlerimiz daha da güçlenmiştir. İl ve ilçe Başkanlıklarımızın bulundukları il ve ilçe de örgütü yönetici hükmü tüzükte özel olarak vurgulanmıştır biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak güçlü örgütlerle Türkiye’de iktidara gelmeyi hedefliyoruz. Yeni tüzükte Milletvekili adaylarının belirlenmesine ilişkin yüzde 85 ön seçim şartı korunmuştur. Hatta ilk taslak Metin’de bir milletvekili çıkarılan illerin ön seçim dışında tutulması önerilmiş olmasına rağmen örgütlerden gelen itiraz sonucunda kurultaya sunulan metinden çıkartılmıştır. Yine hangi seçim çevresinde hangi yöntem ile seçim yapılacağı örgütlerimizin görüşü alınarak parti meclisinden karar alınması gerekliliği açık bir şekilde belirtilmiştir. Örgütümüzün görüşü alınmadan nasıl bir yöntemle seçim yapılacağını parti meclisi belirlemeyecektir. Cumhurbaşkanı adayının belirlenme yöntemi de ilk kez parti tüzüğüne girmiştir. Cumhurbaşkanı adaylığının seçmen yoklaması, ön seçim, aday yoklaması ve merkez yoklaması yöntemlerinden hangileri veya hangisi ile yapılabileceğine parti meclisinin karar vereceği kaydedildi. Gençlere önem veren bir parti olarak biz Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kotasının yüzde 10’ dan yüzde 20’ye çıkarılarak gençlerin önü açılmıştır. Yine yeni tüzükte MYK üyeleri genel başkan tarafından parti meclisi üyeleri arasından atanacaktır. Ancak parti meclisi üyeleri çalışmalarından memnun kalmadığı MYK üyelerini üçte iki çoğunlukla  görevden alabilecektir. Yeni tüzükte ilk defa eski genel başkanlar, eski meclis başkanlığı ve genel başkanın belirleyeceği isimlerden oluşan bir etik kurulu oluşturulacaktır kurulan bu etik kurulu partinin ilkelerini belirleyecektir. Cumhuriyet Halk Partisi’nde artık tüzük kurultayı ile birlikte parti çalışmaları tamamlanmıştır. Bundan sonra 2019’da yapılacak olan seçimlere odaklanıp,  tüm enerjimizi seçim çalışmalarına vererek, demokratik çağdaş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin yeniden yapılandırılmasını sağlayarak tek adam rejimine son vereceğiz” dedi.  
 
“Şeker fabrikaları halkımızındır ve asla satılamaz”            
Açıklamasında özelleştirilmesi planlanan Şeker Fabrikalarına da değinen Güneşhan; “Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkemizin gıda güvenliğini tehdit eden şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı pancar üreticilerinin ve fabrika işçilerinin yanında mücadele ediyoruz. Şeker fabrikaları halkımızındır ve asla satılamaz. Genç cumhuriyetin kıt kaynakları ile kurduğu bu değerli işletmeler iktidarın anlık rant hesaplarına kurban edilmek isteniyor. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi değil, kooperatiflerimizin bu fabrikaların yönetimi ve mülkiyetinde pay alması bu kritik sektörün başarılı seyrine devam etmesi için atılması gereken birinci adımdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında kooperatifçilik Türkiye içinde kalkınmanın itici gücü oldu. Bugün özelleştirilmek istenen 14 adet şeker fabrikası 2 milyon 500 bin insana iş ve aş sağlamakta ve bin 575 köyden pancar alımı yapmaktadır. Bu fabrikalar için 47 bin 758 çiftçi toplam 1,25 milyon dekar alanda pancar ekimi gerçekleştirmekte ve 400 binin üzerinde çalışanla 7 milyon ton şeker pancarı işlenmektedir” dedi. 
 
“Sarayın 13 günlük harcaması ile fabrikaların tüm zararı karşılanmaktadır”
Fabrikaların özelleştirilmesi sonucu oluşacak zararlarla ilgili sayısal verileri paylaşan Güneşhan; “AKP Genel başkanı MYK toplantısında, ‘şeker fabrikaları devletin sırtında yük ve zarar ediyor o nedenle özelleştiriyoruz’ demişti. Devletin resmi rakamlarına göre şeker fabrikalarının 2016 yılı zararı 76 milyon liradır. Oysa aynı yıl kaçak saray 650 milyon TL ve 1 milyar 650 milyon TL örtülü ödenek harcaması yapmıştır. Sarayın 13 günlük harcaması ile şeker fabrikalarının tüm zararı karşılanmaktadır. 2017 de pancar üretimi bir önceki yıla göre yüzde 22 artışla 19 milyon 500 bin tona ulaştı ve şeker kanunu uygulanmaya girdiği 2002 yılından bu yana en yüksek üretim gerçekleşti. AB ülkeleri şeker pancarı ve beyaz şekere verdiği destek Türkiye’nin 14 katıdır. Şekerpancarı tarımı çiftçiyi köyde tutan en önemli araçlardan biridir ve özelleştirme karar neticesi 10 milyon insanımız eliyle yaratılan 3 milyar dolarlık katma değer ve istihdam gücünden vazgeçilmiş olacaktır. Pancar tarımı yok olacak, pancardan geçimini sağlayan 2 milyon 500 bin insan işsiz kalacak, özelleştirmenin sonucunda sağlığa aykırı olduğu bildirilen nişasta bazlı şekerin iç üretimde pancar şekerinin yerini alacaktır. Bu nedenle şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin iktisadi yönden ve halk sağlığı yönünden elle tutulur bir yanı yoktur. Aynı politikalar sonucunda, TEKEL kapandı, 300 bin çiftçi olumsuz etkilendi, fabrikalar yok oldu. SÜMERBANK kapandı, tekstilde dışa bağımlılık arttı. SEKA kapandı, Türkiye de kağıt üretilmez oldu. Köyler boşaldı ve tarımsal üretim çok azaldı” dedi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş