havadurum

"Kadın sömürüsü her yerde"

970

 Rana Plaza katliamından sonra başlatılan Dünya Kadın Yürüyüşüne Çanakkale’den de ses geldi. Eğitim Sen Kadın Komisyonu Sözcüsü Sevim Kırnıç, Bangladeş Rana Plaza’da insanların küçük ücretler karşılığı gayrı-insani koşullarda çalıştırıldığı ve bu binaların yıkılması sonucu binden fazla kadının ölmesiyle ilgili basın açıklaması yaptı. Kırnıç, yaptığı basın açıklamasında bu yürüyüşün sadece Bangladeş’te değil, ulus-ötesi şirketlerin cezasızlığına son vermek için grupların acil çağrısına katıldıklarını söyledi. Konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında Kırnıç; “Bangladeş’te işçilerin küçük ücretler karşılığında gayrı-insani koşullarda çalıştırıldığı Rana Plaza binalarının yıkılması sonucu binden fazla kadının ölümü ve pek çok işçinin yaralanmasının üzerinden beş yıl geçti. Biz Dünya Kadın Yürüyüşü, sadece Bangladeş’te değil küresel olarak ulus-ötesi şirketlerin cezasızlığına son vermek için dünyanın her yerinden toplumsal hareketlerin ve grupların acil çağrısına katılıyoruz. 2015 yılında 4’üncü Uluslararası Eylemimiz bağlamında, bu sıradan şehitleri anmak ve kadın emeğinin uluslararası ekonomik dinamikler içindeki yeri üzerine düşünmek için 24 Nisan’ı ‘Küresel Dayanışma ve Eylem Günü’ ilan ettik” şeklinde konuştu.

 
“Rana Plaza felaketi gibi olaylar her yerde yaşanıyor”
Rana Plaza olaylarının her yerde yaşandığını söyleyen Kırnıç basın açıklamasında; “Kampanyamızı çeşitli yerlerde harekete geçirip inşa ederken olgunlaşan fikirlerimiz ve analizlerimiz bizi, Rana Plaza felaketi gibi olayların her yerde yaşandığı ve çok çeşitli biçimlerde tezahür ettiği sonucuna ulaştırdı. Bir kez daha, bu yıl 8 Mart eylemleri de, dünya çapında kadın hareketlerinin kadın emeği ve küresel ekonomiye katkısıyla ilgili eylem çağrılarının sonucudur. Kadın emeğinin önemini göstermek ve kadınların yaşadığı çeşitli sömürü ve eşitsizlik biçimlerini teşhir etmek için yapılan genel grev çağrısı, sendikal ittifakların yanı sıra çok sayıda kadın grupları ve hareketlerinden destek aldı” ifadelerini kullandı. 
 
“Ataerkil kapitalist sistemi kınıyor, buna karşı mücadelemizi sürdürüyoruz” 
Ekonomik krizdeki gerilemenin sorumlusunun kapitalist sistem olduğunu dile getiren Kırnıç; “Yine 24 Nisan da  biz Dünya Kadın Yürüyüşü, cinsiyete dayalı işbölümüyle eşitsizlikleri koruyan ve kalıcılaştıran, bir yandan geniş bir ekonomik alan içerisinde kadınları yeniden üretim işine tabi kılıp öte yandan bu emeği görünmez ve değersiz kılan ataerkil kapitalist sistemi kınıyor ve buna karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Bütün toplumsal ve beşeri dinamiklerin devamını sağlayan hayatı yaratan, yeniden üreten ve sürdüren yeniden üretim ve bakım emeğidir. Ekonomik kriz ve gerilemenin sorumlusu kapitalist sistemdir. Bu bağlamda Devletin kamu politikalarının koruyucusu ve başta kadınlar olmak üzere yurttaşların sağlık, eğitim, ulaşım, temizlik ve sosyal güvenlik hizmetlerine erişiminin garantörü rolünün zayıfladığını görüyoruz. Bunun yerine, özelleştirmeler yardımıyla kurumları ve hizmetleri ele geçiren şirketlerin gücünün arttığına tanık oluyoruz. Bu şirketler, hizmetleri azamiye düşürüp, bunları bir servet karşılığında sunmaktadır” dedi.
 
“İnsanlarla doğanın bir arada ve dayanışma içinde yaşamasını savunuyoruz”
İnsanlarla doğanın bir arada, dayanışma içinde yaşamalarını savunduklarını söyleyen Kırnıç; “Halkın çoğunluğu, özellikle kadınlar, temel haklarını kullanma kabiliyetinden yoksundur. Çoğunlukla kadınlar dolandırıcılığın kurbanı olmakta ve hiç bir kaçış yolu olmadan kendilerini cinsel sömürü, zorla çalıştırma veya köle emeği olarak pazarlayan suç şebekelerinin ağına düşmektedir. Asya, Afrika ve Latin Amerika’da düşük üretim maliyeti olarak görülen şey, kadınların hayatının, çevrenin ve insanlığın yıkımı bakımından yüksek maliyetin ürünüdür. Bu nedenle biz Dünya Kadın Yürüyüşü 24 Nisan 2018 de yani bu gün, yaşamı destekleyen sistemleri savunma kavgamızı sürdürmek için ve emeğimizin ekonomide ve yaşamın sürdürülebilirliğini güvenceye alan bütün sistemlerde oynadığı merkezi rolün kıymetinin bilinmesi için harekete geçiyoruz. Kadınların kendi içinde, kadınlarla erkeklerin ve insanlarla doğanın bir arada ve dayanışma içinde yaşamasını savunuyoruz” dedi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş