havadurum

"Tarım arazilerine 'kamulaştırma' tehdidi..."

1101

İda Dayanışma Derneği, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi, Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi, ADD Çevre Komisyonu, TMMOB İKK Sekreterliği ortak imzası ile Atikhisar Su Havzası içerisinde Koza Maden A.Ş. tarafından yapılmak istenen maden çalışmalarına dair açıklama yapıldı. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)`da yapılan açıklamaya dernek ve oda temsilcileri katıldı. Koza Maden A.Ş. Çanakkale`nin içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajını tehdit ettiği belirtilen açıklamada projenin İçme- Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğe göre, Atikhisar barajının uzun mesafeli koruma alanı içinde planlandığı ifade edildi. ÇED raporunda belirtilen `tarım arazilerinin korunacağı` şeklindeki beyanın köylünün arazilerinin kamulaştırılacağı tehdidi ile kolayca bertaraf etme politikasına dönüştüğü ifade edilen açıklamada tapuda yoğun işlemler görüldüğü belirtilerek; "Bu topraklarda artık tarım yapılamayacak, tamamen madencilik faaliyetlerine bırakılacaktır" denildi.

"Koza Maden A.Ş. Atikhisar Barajını tehdit ediyor" 
Koza Maden tarafından yapılmak istene projenin Atikhisar Barajı`nı tehdit ettiği belirtilen açıklamada; "Çanakkale ili merkez ilçesi, Serçiler ve Terziler merkez köyleri civarında çalışmalarına devam etmekte olan Koza Maden A.Ş. Çanakkale`nin biricik içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajını tehdit ediyor. Atikhisar Barajı yüzde 38,7 sulama, yüzde 50,7 taşkın ve yüzde 10,6 içme suyu amaçlı olup, ÇED alanı Atikhisar Barajı`nın güneydoğusundadır ve baraj gölüne en yakın noktadan kuş uçuşu mesafesi yaklaşık 3 km`dir. Bu kapsamda İçme- Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğe göre, Atikhisar barajının uzun mesafeli koruma alanı içinde planlanmaktadır. Projenin gerçekleşmesiyle etkilenecek alan, başta İçme Kullanma Suyu Havzalarının Korunması ve Sulak Alanların Korunması Hakkında yönetmelikler kapsamında hukuka aykırılıklar içermektedir" denildi. 
 
"Atikhisar Barajı Havzası pek çok tehdit ile karşı karşıya"
Atikhisar Barajı Havzası pek çok tehdit ile karşı karşıya olduğu ifade edilen açıklamada; "Sadece 15 km yarıçaplı dairesel alanda başka işletmelerinde olduğu düşünüldüğünde kümülatif etki bazında Atikhisar Barajı Havzası pek çok tehdit ile karşı karşıyadır. ÇED raporunda gösterilen hidrografya haritasına göre, Atikhisar Barajı koruma alanı içinde kalan, projeden kaynaklanacak olan her türlü kirlilik dereler ve dereciklerle Atikhisar Barajı`na taşınacaktır. Bu nedenle kümülatif etki önemlidir. Bu noktada ekosistemi besleyerek akan derelerden şu an da tek bir damla su Atikhisar Barajı`na ulaşmamaktadır. Kurdun, kuşun börtü böceğin içeceği sulara da sondaj çalışmalarında kullanılmak üzere şirket tarafından şimdiden el konulmuştur. Bu anlamda şirket henüz çalışmaya başlamadan "su hakkımıza" tecavüz etmektedir" denildi. 
"Tarım yapılamayacak, tamamen madencilik faaliyetlerine bırakılacak"
Köylünün tarım arazilerinin kamulaştırılacağı tehdidi ile karşı karşıya olduğu belirtilen açıklamada; "Ayrıca ÇED raporunda belirtilen tarım arazilerinin korunacağı şeklindeki beyanı köylünün arazilerinin kamulaştırılacağı tehdidi ile kolayca bertaraf etme politikasına dönmüş ve bu anlamda tapuda yoğun işlemler görülmektedir. Bu arazi satışları sadece şirket ile çiftçiler arasında ki alışveriş işleminden ibaret değildir. Çünkü bu topraklarda artık tarım yapılamayacak, tamamen madencilik faaliyetlerine bırakılacaktır. Uzun yıllardır uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu adeta iflas eden üreticiler şimdide şirketin insafına terk edilmektedir, bu alışveriş sağlıklı değildir bu alışverişte kaybeden sadece çiftçiler değil bu yöreden beslenen, su içen, hava soluyan herkestir" denildi. 

"Bu proje başlı başına ekolojik bir yıkımdır"
"Bu proje başlı başına ekolojik bir yıkımdır" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada; "Doğal ve tarımsal ekosistemi parçalamakta ortak yaşam habitatını yok etmekte, bölgeyi yaşanmaz kılmaktadır. Ne yazık ki başta bilim adına konuşması gereken Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, su kaynaklarının önemli bir bölümünü kullanıyor olmasına rağmen tüm bu yaşananlara karşı sessiz ve tepkisiz kalmanın yanı sıra daha önce kurulmuş olan Kazdağları Araştırma Birimini de kapatmıştır. Üniversite sürekli suskun kalarak bu suça ortak olmaktadır" denildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş