3 Mart Cumartesi günü Çanakkale’den ‘kadın, çocuk, hayvan ve doğaya’ yapılan taciz, tecavüz, istismar ve cinayetlere karşı Ankara TBMM’ye yürüyen kadınlar, yürüyüşlerini 3 Nisan’da TBMM’de sonlandırdılar. Ankara’ya yürüyen kadınlar ‘Dilek Taş, Hülya Kurt, Nursel Karagöz’ bir ay süren yürüyüşleri ile ilgili açıklamada bulundular. Yürüyüşü, egemen güçlerin sansürüne rağmen dünyanın 162 ülkesinin yakından takip ettiğini ve destek verdiğini belirten kadınlar, yürüyüş boyunca kendilerine destek olan herkese teşekkür ettiler. Doğaçlama olarak başlayan yürüyüşlerinin ‘halkın haykırışına’ döndüğünü dile getiren kadınlar, yürüyüşlerinin fiziki olarak bitmiş olsa dahi ‘yaşanabilir çağdaş bir dünya’ kurana kadar devam edeceğini ifade ettiler. Açıklamalarında ülkedeki en uzun protesto yürüyüşünü gerçekleştirdiklerini belirten kadınlar; “3 Mart Cumartesi günü Çanakkale`den başlattığımız çocuk, kadın, hayvan, doğa... taciz, tecavüz, istismar ve cinayetleri için farkındalık yaratmak ve çıkarılacak yasada halkın taleplerinin dikkate alınması amacı ile ‘3 Kadın, 3 Anne, 3 İnsan’ yürüyüşünü 3 Nisan Salı günü TBMM`de sonlandırdık. Toplamda 630 km yol yürüdük. 3 Nisan`da ‘Çocuk İstismarı Yasası’ TBMM gündeminde görüşüleceği için son 1 hafta da zaman, zaman araç kullanmak zorunda kaldık. Ülkemizdeki en uzun protesto yürüyüşünü gerçekleştirdik” dediler.
“Yol boyunca toplanan imzalar TBMM`ye teslim edildi”
En uzun yürüyüş olarak tarihe geçen eylemin egemen güçlerce uygulanan tüm sansürlere rağmen, dünyanın 162 ülkesinde yakından izlendiğini ve destek gördüğünü ifade eden kadınlar; “Başta kadın mücadele örgütleri olmak üzere, halkın üzerinde heyecan uyandırmıştır. Yol boyunca toplam 5 bin TL harcanmıştır. Bu para gönüllüler, sivil toplum kuruluşları ve yürüyüşçüler tarafından karşılanmıştır. Yol boyunca toplanan imzalar TBMM`ne teslim edilmiştir” dediler.
“Doğaçlama olarak gelişen eylem ‘halkın haykırışına’ dönüşmüştür”
Yürüyüşlerinin OHAL sürecinde insanlara umut olduğunu vurgulayan kadınlar; “‘3 Kadın, 3 Anne, 3 İnsan’ oluşumu toplum tarafından kabul görmüş benimsenmiştir. Tamamen doğaçlama olarak gelişen eylem halkın haykırışına dönüşmüştür. Bu da göstermiştir ki, ülke insanı siyasi mücadelenin ötesinde sivil oluşumlara ve somut eylemlere özlem duymaktadır. Aynı zamanda bu eylem OHAL`in ülkenin üstüne karabasan gibi çökerttiği korkuyu bir ölçüde kaldırmıştır. İnsanlarımızda körelen umudu yeniden yeşertmiştir. Salı günü meclise gelecek yasa o gün görüşülmemiştir. Ancak bizler yasanın ve imzalarımızın takipçisiyiz. Ayrıca toplumsal olaylarda iyiliğin kazanması için mücadelemiz sürecektir. Hareketimizin ilk basından bu yana bizden desteğini esirgemeyen tüm kamuoyuna teşekkür ediyoruz. Yürüyüş şimdilik fiziki olarak bitmiş olsa da ‘İnsanlığa çağrı’ süreci yaşanabilir çağdaş bir dünya yaratana kadar sürecektir” dediler.
(Eren Aşnaz)
