havadurum
Nevin Yüksel

nevin@canakkaleolay.com

ANOREKSİYA

2184
Vücut ağırlığında anormal derecede düşüklük olan kilo alma korkusu yaşayan kişilerde bir tür yeme bozukluğudur. Anoreksiya olan kişiler kilolarını kontrol etmek için yaşam tarzlarında değişiklik yapma eğilimi gösterirler. Aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlık olan anoreksiya, tedavi edilmediği takdirde hayatı tehdit edecek boyuta ulaşabilir. Aşırı kilo kaybının görüldüğü hastalık yaş ve cinsiyet fark etmeksizin her bireyde ortaya çıkabilir. Kişinin kilo ve görüntüsünden hiçbir şekilde memnun olmaması ve ne kadar zayıf olursa olsun kendini sürekli fazla kilolu hissetmesi tüm vakalarda ortak görülen özellikler arasında yer alır. Kişinin kilosundan memnun olmaması nedeniyle, kendini aşırı zorlu ve devam ettirmesi neredeyse imkansız beslenme alışkanlıklarına zorlaması kişinin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını olumsuz yönde etkiler ve intihara kadar ilerleyebilen ciddi psikolojik sorunlar görülebilir. 
 
Yeme bozuklukları, dünya nüfusunun yaklaşık olarak %10`unu etkileyen ve ihmal edilmemesi gereken rahatsızlıklardır. Tüm dünyada, her yıl yaklaşık 10 bin insan yeme bozuklukları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. 
 
Anoreksinin kesin nedeni henüz bilinmemektedir. Ancak tıp uzmanları bu durumun da pek çok hastalıkta olduğu gibi, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörler olduğunu düşünmektedir. Kontrolsüz ve bilimsel olmayan diyet türleri, yeme bozukluğu geliştirmek için risk faktörüdür. Araştırmacılar anoreksiya semptomlarının çoğunun aslında açlık semptomları olduğuna dair güçlü kanıtlar bulmuşlardır. Uzun süreli açlık beyni biyolojik olarak etkileyebilir ve ruh hali değişikliklerine yol açarak, kaygıyı artırıp ve iştah azalmasını azaltabilir. Eş zamanlı gelişen açlık ve kilo kaybı, bazı bireylerde beynin çalışma şeklini değiştirebilir, bu da kısıtlayıcı yeme davranışlarını devam ettirebilir ve normal yeme alışkanlıklarına dönmeyi zorlaştırabilir.Yeni bir okul, ev, iş, bir ilişki ayrılığı veya sevilen birinin ölümü veya hastalığı gibi değişimler duygusal stres getirebilir ve iştahsızlık riskini artırabilir.
 
Anoreksiya önlemenin garantili bir yolu yoktur. Aile hekimleri, çocuk doktorları, ve dahiliyeciler gibi birinci basamak hekimleri anoreksiyanın erken semptomlarını belirlemek ve hastalığın tam gelişimine engel olmak için doğru konumdadırlar. Bu sayede rutin tıbbi randevular sırasında bireye yeme alışkanlıkları ve dış görünüşlerinden duydukları memnuniyet hakkında sorular sorabilirler.
 
Anoreksiyaya karşı kullanılan onaylı bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Depresyon tedavisinde kullanılan bazı antidepresanlar zaman zaman anoreksiya tedavisinde kullanılabilir. İlaç tedavisinde, hastada görülen depresyon ve anksiyete belirtilerinin hafifletilmesi veya tamamen ortadan kaldırılması amaçlanır.
 
Hem tedavi öncesi hem de tedavi sürecinde, hasta pek çok farklı zorlukla karşılaşabilir. Tamamen iyileşme sürecinin uzun zaman alması, hastalarda tedavinin işe yaramadığı düşüncesine neden olabilir. Kişinin o an içerisinde bulunduğu psikolojik durumdan çıkması kısa vadede mümkün olmadığı için hasta, tedaviyi uzun süre boyunca reddedebilir. Aynı zamanda, hastanın kilo alma korkusu tedavi sürecinde de devam edebilir.