havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

BİR MÜDÜR BİR PENSE!...

Çanakkale?de bir okul? Bir lise? Okullar açılıyor, bir veya iki öğretmen; ?Atatürkçü Düşünce Kulübü? kurmak istiyorlar?

8468

 Bu önerilerini Öğretmenler Kurulu Toplantısı esnasında diğer eğitsel kol ve kulüpler tartışılırken müdüre iletiyorlar. Müdür, okulda Atatürkçü Düşünce Kulübü kurulmasını kabul etmiyor ve öneriyi oylayacağını, ancak lehte oy kullanan öğretmenlerin adını not edeceğini belirterek kesin bir tavır takınıyor ve sonuç olarak Çanakkale’de bir lisede; Çanakkale Merkez Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesinde müdür, Atatürkçü Düşünce Kulübü kurulmasını tehditle engelliyor. Buradaki oylama, işin teferruatıdır, çünkü diğer kulüp önerilerinin hiçbirisi oylamaya tabi tutulmamıştır.

 

Şimdi ben merak ediyorum, sanıyorum benim gibi merak edenler de vardır; Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün kurulmasını bay müdür hangi açılardan sakıncalı görmüş olabilir? Eğitsel açıdan mı, ideolojik açıdan mı, ahlaki açıdan mı, yurtseverlik açısından mı, bilimsellik açısından mı, laiklik açısından mı, laik, demokratik bilimsel eğitim açısından mı, yoksa tümüyle ilgili bir sorun mu görmüş!?

 

Müdürün oylama teklifinde, sırf müdürün tehditlerine boyun eğerek bu kulübün, daha doğrusu Atatürkçü Düşünce Kulübünün kurulmasını kabul etmeyerek ret oyu kullanan, öğretmenlere de ne demeliyim bilemiyorum… Eğer gerçekten, sakıncalı görerek ‘hayır’ oyu kullandılar ise bu bir sorun, yok müdürün tehditlerine boyun eğerek ‘hayır’ oyu kullandılarsa bu daha başka ve daha büyük bir sorun!

 

Ben buradan bir şey söyleyeyim, 12 Mart, 12 Eylül dönemlerini öğretmenlik yaparak yaşamış birisi olarak, bu okulun müdürü siyasi koşullar değiştiğinde en yılmaz Atatürk savunucusu olarak karşımıza çıkarsa şaşırmayın ve Çanakkale’nin demokratik toplumsal hafızası da bu isimleri not etsin, tıpkı müdürün Atatürkçü Düşünce Kulübüne evet oyu kullanan öğretmenleri not ettiği gibi…

 

Son bir cümle, düşünebiliyor musunuz, Atatürkçü Düşünce adıyla kurulacak bir topluluğun, bir faaliyetin okullarda yasaklanabildiği bir dönemi yaşıyoruz. Burada öğrenci velilerine ve Çanakkale’nin demokratik kamuoyuna bir görev düştüğünü hatırlatmış olalım.

 

Gelelim pense konusuna… “Pense de nereden çıktı” diyorsanız, kesinlikle penseyi ben icat etmedim, gündeme de ben taşımadım. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş bey, dahiyane bir şekilde herhalde eğitime çakılmak istenen eski paslı çivileri sökmede işe yarayabilir diye penseyi gündeme getirmiş olabilir diye düşünüyorum.

 

Talim Terbiye Kurulu, önemli bir kuruldur. Eğitim müfredatının planlayıcı kurumlarından bir tanesi… Bugünlerde tartışılıyor ya, “Evrim Teorisi müfredattan neden çıkarıldı?” diye. Alparslan bey, kitapların içeriği, müfredatın genel çerçevesi ile ilgili bilgilendirme yapıyor, tabi evrim sorusu gelince sinirleniyor; “Bana evrime inanıyor musun diye sormayın” ve dönüyor karşısındakine soruyor, “Sen penseye inanıyor musun?” Evet evet, penseye inanıyor musun diye soruyor!... Karşısındaki cevap vermeden devam ediyor; “Ben penseye inanmıyorum ama onu kullanıyorum” cevap müthiş… Alparslan beyin soyadı Durmuş, sanıyorum karşısındaki herkes gibi benim de kafa durmuş(!)

 

Alparslan bey, tıpkı pense gibi Evrim Teorisine inanmadığı halde onu kullandığını söylüyor. Yani pense ile evrim arasında, böylesine bir ilişki kuran akıl, aslında bakan olmalı, geleceği parlak… Hangi evrimci pense üzerinden  evrimi anlatabilmiştir ya da inkar edebilmiştir!?

İzleyebildiğimiz kadar, kitaplarda böylesine şeyler yazılmış ki, çocuklar adına, ülke adına, kaygı duymamak elde değil. Bilimselliğin, uygarlığın ve çağdaşlığın ve bu eksendeki eğitimin içerisine hurafelerle dolu, öyle bir paslı çivi çakılmak isteniyor ki, bu çiviyi hangi pense sökebilir şimdiden kestirmek zor…

 

Ama şunu söyleyebiliriz, buradan, bu kafayla “dindar nesiller” bile yetiştirilemez, olsa olsa-yetişse yetişse kafası hurafelerle doldurulmuş, kadını ikincilleyen-metalaştıran, dincilik çıkabilir. Dincilik ise, en başta dindarlığa bir ihanettir, Irak’ta, Suriye’de yaşanan IŞİD terörü bunun bir kanıtıdır. Dün, öve öve bitiremedikleri  FETÖ’cülük ise cabası….

 

Cumhuriyetin iyi kötü-eksik fazla kazanımlarına bir saldırı;  Laik, demokratik, cumhuriyet düşmanlığı, laik demokratik bilimsel, çağdaş eğitimin köküne kibrit suyu sıkma projelerine saldırıdır bugün tanıklık ettiğimiz birçok olay…