havadurum

BİTMEYEN CEHALET

Bilinçli, vatansever, duyarlı, hümanist vs özelliklere sahip yurttaşlarımızdan duymaya alıştığımız hatta günden güne artan serzenişlerin başında toplumun cehaletinden bıktıkları ve durumdan duydukları rahatsızlıktır. Toplum içinde yaşamaktan bıkıp eğer imkan olsa doğayla baş başa yaşayabilecekleri bir yaşam kurma isteği hangimizde yok.

1195

 

 

Cehaleti, yozluğu görebilmek için çok uzağa gitmeye gerek yok. Çıkın sokağa önce insanların bir tavırlarını inceleyin. Tahammülsüzlüğü, saygısızlığı, duyarsızlığı, küstahlığı ve cehaleti görebilmek çok zor değil. Yere çöp atan birini görüp “Niye sokağa atıyorsun” diye sorduğunuzda “sanane” cevabını alma olasılığının çok fazla olduğunu test edebilirsiniz. Yaklaşık 40 bin öğrenciyi barındıran üniversitenin öğrencilerinin kentimizin temizliğine gösterdiği duyarlılığı görmek için yeni kordonda dolaşmak yeterli sanırım. Yeri gelmişken yeni kordonda motorlu taşıtla dolaşma yasağına uymayıp, orada bisikletle gezen ailelere, dolaşan çocuklara yaptığı saygısızlığın farkında olmayan insan müsvettelerine ne demeli?

“Bir kereden bir şey olmaz mantığı” bize o kadar güzel öğretildi ki herkes birbirine kazık atmayı özel bir yetenek olarak algılamaya başladı. Menfaatçilik, düzenbazlık, sahtekarlık sanki okullarda öğretiliyormuş gibi gençlerimizin de bu düzene ayak uydurmaları da çok çabuk ve kolay olmakta.

Okumayan, sorgulamayan, düşünmeyen ve güdülmeye her zaman hazır bir kıvamda olduğumuzu görmek bir eğitimci olarak beni çok rahatsız etmekte. Sanki düşünmemeye programlanmış gdolu varlıklar haline getirildik.

Cehaletin, duyarsızlığın toplumdaki etkilerinin en net gözlenebileceği yerlerden biri aile ortamıdır. Her aile bireyinin elindeki mobil iletişim cihazları sayesinde birbirini dinlememeyi evde öğrenmekte. Tahammülsüz olmayı, dinleyememeyi çocukların anne ve babalarından öğrenmeleri ne kadar rahatsız edici değil mi?

Kitle iletişim araçlarındaki yayınların pespayeliği, sıfatlamaya zorlandığımız sığlıktaki yayın politikaları saman kafalı toplum yaratma konusunda Nobel odülü alacak kalitede. Bilinçli toplum olmama konusunda birbirimizle yarıştırdığımız bireyler haline getirilmekten duyduğum rahatsızlığı ifade etmekte güçlük çekiyorum.

Kitap okumak sanki ayıplanacak bir duruma geldi. Her şeyi sanal ortamdan öğrenmek ve allı pullu sözleri sanki kendileri söylemiş gibi sosyal paylaşım platformlarında paylaşan ego arsızlarıyla aynı oksijeni solumak bile çok rahatsız edici.

Konuşulacak çok şey var..Görünen o ki İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel ve diğer eğitimci idealistlerin kemiklerini sızlatmaya uzun yıllar devam edeceğiz. Bilimsel bilgiye inanmayıp arapça şarkı duyduğunda bile ellerini açıp dua eden yurdum insanlarını gördükçe işimizin çok zor olduğunu görmekteyim. Sonumuz hayır ola.

İyiliklerle kalın.