havadurum
Cüneyt Özkurnaz

cuneyt66@gmail.com

BİZE YALAN SÖYLEDİLER...

2872
prensi, prensesi,
avcısı, cücesi biz
sessiz, derin
bir masaldı dinlediğimiz...
vakit mi geç oldu,
zehirli elmayı mı yedik,
büyüdük mü yoksa
bilemedik...
büyülü ormanında devlerin
kör uykulara yenildik... 

Bize hep yalan söylediler. Çocuktuk yalan söylediler, büyüdük yalan söylediler. Yalan söylemeye de devam ediyorlar. Çoğumuz doktor olamadık, mühendis olamadık, pilot olamadık. Hatta bir kısmımız adam bile olamadık.

Oysa ne umut doluydu yarınlar; daha güzel günler görecektik. Motorlarımızı maviliklere sürecektik. Biz mi yanlış bir yoldan yürüdük, zamanı mı yanlış belledik, bilemedik. Ne o mavilikler göründü ufukta, ne de o güzel günler. Umutlarımızdan eksildik vaat edilen günler gelmedikçe. Sevinçlerden sıyrıldı yüreğimiz, örselendikçe gençliğimiz.

Ne o masallarda anlatılan sevdalar düştü payımıza, ne de kalbimizin prensine, prensesine denk geldik. Hiçbir masaldakine benzemiyordu savaşmak zorunda olduğumuz devler. Büyüsüne kurban gittiğimiz cadılar, okuduğumuz kitaplarda yazılanlardan bambaşkaydı; kanlı canlıydı.

Belki büyük adam olamadık ama yine gururlandırdık ana babamızı. Hemşire, öğretmen olmadı belki bazı kızlarımız ama sardı yine yarasını evladının; öğretti ayakta durmasını. Yani devler, cadılar başka başka olsa da bizler de prensler, prensesler idik birilerinin hayatında. Yani aslında yaşamak devler, cadılar olmadan da savaşmaktı. Hayatta savaşmak zorunda kaldığımız şeyler daha gerçekti, daha korkunç. İyi kalpli avcılar pek çıkmadı karşımıza. Hain vezirler kaynıyordu ortalık aslında.

Bizler hoş gelmiştik dünyaya da yolumuzu gözleyen savaşlardı, açlıklardı, işsizlik, enflasyon, yer depremi, yangınlar, kuraklık, hastalık falan.

Yaşama sırası bizde idi. Ya tüm bu dertlere çare bizdik, ya da çaresizdik. Çaresizliği seçtik farkında olmadan. Farkında olmadan yaşamı tükettik. Oysa ne güzel çocuklardık. Ne utangaç, ne acemi; bin güler bir ağlardık.

Ömür dediğin bir uzun yol; birlikte düşsek de yola bizi bırakıp dönenler oldu, mum misali sönenler oldu. Elimizi tutanlar da oldu, sırtımızdan vuranlar da. Yolcuyduk, elbette yorulduk kimi zaman. Tükendik desek de kimi zaman, yüreğimizdeki menzil idi bizi yeniden ayağa kaldıran.

Bitti mi? Bitmez... "Çıkmayan candan umut kesilmez" demiş atalar. Öyleyse yeni baştan umutla sarılmalı yarına, coşkuyla...