havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

BURADAN DEMOKRATİK ANAYASA ÇIKMAZ!

Toz duman içerisinde, şiddet ikliminin her gün yeniden üretilerek yoğunlaştığı bir ortamda, anayasa tartışmaları yapılıyor. 12 Eylül darbe anayasasının yerine daha demokratik bir anayasa yapacakmışız!... Siyasal koşullara, iktidarın mantığına ve uygulamalarına baktığımızda; gerçekten Türkiye'nin ihtiyacı olan bir anayasanın ortaya çıkarılacağından umutlu olmamız için bir neden göremiyoruz. Hak isteyen işçilere, doğasını korumak isteyen yöre halkına, eşitlik isteyen Kürt halkına, hükümetin yaklaşımına bakılarak bir sonuç çıkarmamız gerekiyorsa; 12 Eylül anayasasına rahmet okutacak bir anayasanın gerçekleştirilmek istendiğini söylemek kötümserlik sayılmamalıdır.

585

      Baksanıza, anayasa mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül kararı, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar sözcüleri tarafından ihanet, darbecilik, yetki aşımı gibi sayısız sıfatlarla hedefe kondu. ‘Cumhurbaşkanı karara uymam’ dedi. ‘Yerel mahkeme kararı tanımayabilir. Savcılar, AYM kararına itiraz eder, mahkeme yeni bir süreç başlatabilir’ diyerek açık bir yönlendirme ve telkinde bulundu.

     Tüm bunları alt alta koyduğumuzda, Cumhurbaşkanı ve hükümetin politik paradigmasının demokratik bir anayasayı ortaya çıkaracak veriler sunmadığını, aksine siyasi gericiliği yoğunlaştıran, özgürlükleri kısıtlayan bir anayasayı hedeflediğini söylemek için sayısız verilerin olduğunu söyleyebiliriz!...   

     Bu koşullarda Davutoğlu; yerle bir edilen, taş üstünde taş bırakılmayan bölge ilçelerine ziyaretlerde bulunuyor. Zafer kazanmış komutan havalarında… Oysa gittiği il ve ilçelerde hala sokaklarda cesetler toplanıyor, yanmış bebek ve çocuk bedenlerinin kokusu burunları ve yürekleri sızlatıyor. O, zafer kazandığını sanıyor. En fazla kazandığını sandığı zafer ‘PİRUS ZAFERİDİR’!...

     Televizyon kanalları, internet siteleri kapatılıyor. Gazetelere kayyumlar atanıyor, şirketlere operasyonlar düzenleniyor!... Ve Türkiye yeni anayasa tartışmaları yapıyor. Hukuk tanımayanların, anayasa mahkeme kararlarına bile tahammül edemeyenlerin, her sorunu baskı ve şiddet yöntemiyle çözmek isteyenlerin, demokratik bütün toplantı ve gösterileri, kitlesel hareketleri; ‘terör ve darbe’ konseptiyle değerlendirip şiddetle bastırmak isteyenlerin, Türkiye’nin ihtiyacı olan demokratik bir anayasa yapacaklarını söylemeleri inandırıcı değildir!...

     Bu konuyu şimdilik bu kadarıyla noktalayalım. Salı günü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günüdür. Savaşların, ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların yükünü ve sonuçlarını en ağır biçimde yaşayan kadınlar, kendi talepleriyle alanlara çıkıyor. Ve çıktılar. Erkeklerle eşit sayılmayan, ikinci cins olarak tanımlanan, tacize ve şiddete uğrayan, çatışmalarda çocuklarını kaybeden, ölü bedenleri sokaklarda teşhir edilen, analıkları kamu görevi denilerek bayağılaştırılmak istenen kadınlar için 8 Mart, tüm bu politikalara ve uygulamalara karşı; daha ileri noktalardan birleşmenin ve cevap vermenin bir günü olarak değerlendirilmelidir. Kadınların, gerçek ve nihai kurtuluşunun sosyalizmle gerçekleşeceğini unutmadan, ancak güncel ve demokratik taleplerini de göz ardı etmeden bir politik-örgütsel hat üzerinden yürümelerinin tarihsel bir öneme sahip olduğunu bir kez daha yinelemeliyiz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyoruz.

     Son olarak AKP Çanakkale milletvekili Bülent Turan, Deniz Gezmişlerin idamı üzerinden CHP’yi eleştirmiş. Yine CHP Çanakkale milletvekili Muharrem Erkek, Bülent Turan’a bir cevap vermiş. Haberin ayrıntıları olay gazetesinin 03.03.2016 tarihli sayısında genişçe yer aldı. Ben kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum; Bak Bülent bey, Deniz, halkın yüreğine ve aklına kök salmış, sağlam granitten kayalar gibidir. O kayayı yerinden söküp birilerine atmaya sizin gücünüz yetmez. Üzerinize düşürür altında kalırsınız. Deniz ve arkadaşları devrimcidir, Sosyalisttir… Hatırlatayım; ağzınıza aldığınız Deniz Gezmiş, son sözlerinde “Yaşasın Marksizm-Leninizm`in yüce ideolojisi” diyen, bir devrimcidir!... Deniz Gezmiş’i ‘millilik’ adına yedeklediğiniz AKP politikalarının kolaylaştırıcılığına soyunmuş, öbür Baykal Deniz’le karıştırmayın!...

     Buradan, AYM kararıyla ilgili söylediklerinizden çark ettiğiniz gibi çark edemezsiniz. Kaldırmak istediğiniz taşın altında kalırsınız. Size tavsiyem, kendi argümanlarınızla muhaliflerinize cevap veriniz. Deniz’in değil kendisi, değil adı, parkası bile 5 numara size büyük gelir!...