havadurum

Barışın Adsız Neferi…

Ragıp İncesağır

1679

 Musallanın üzerinde bir yazı : “ERCAN ADSIZ, 42” 11 harf, iki rakam…

 

 

Cenaze namazını beklerken bunu düşündüm. Bu mu yani hepsi? o iki rakamın arasındaki boşluk kadar mı ömrümüz? Mesela Ercan, gülüşünü neresine sığdıracağız bu boşluğun? Resimlerine bakıyorum. gülümsemediği bir fotoğrafı yok. Gülümseyerek bakardı hepimize. Gülümseyerek ama asla kararsız değil. Ne yaptığını hep bildi. Hep net cümleler kurdu. Ama büyük bir saygıyla yaptı bunu. Kalbimize zerafetle dokundu ve hiç zorlanmadan giriverdi…

 

En son birlikte bira içmiştik onunla. Yine mahçup gülümseyip, “abi benim bir birayla başım döner” demişti. Kızı yeni üniversite kazanmıştı. Başka şehirde okumasını istemiyordu. İnci başka şehirde okumanın olgunlaştırıcı etkisinden bahsettiğinde kızına aşık her baba gibi acı acı gülümsedi.

 

 

Birlikte barışı tartıştık en çok. Biraz hayretle, biraz hayal kırıklığıyla “nasıl bu kadar duyarsız olurlar” diye hayıflanıyordu. Ben de bu duyarsızlığın halkta değil, siyasette olduğunu söylüyordum. Gerçekten İskele Meydanında (ki artık orası bizim için Ercan Adsız Meydanı) birlikte imza standı açtığımızda insanlar koştura koştura imza vermeye gelmiş, ikimiz de çok keyiflenmiştik.

 

 

Hal hatır sormayı bilirdi. “Kimse yoksa, Ercan var” güveni verirdi onun sarıp sarmalayan ilgisi. Kafanız karışınca danışacağınız bir akıldı. Güçsüz düşünce koluna gireceğiniz birisi. Hayal ettiği dünyayı yaşamına karıp güzellikler büyütebilmiş bir insandı. İnsandı…

 

Çanakkale’deki barış mücadelesinin en önündeki emekçisiydi Ercan. Destekçisi değil asla; sahibiydi, öznesiydi. Hiç korunaklı bir mevziye girip oradan siyaset yapmadı. Hiç güvenli bir limana çekmedi teknesini. Ötekine dokunmadan siyaset yapmanın o aldatıcı konforuna kanmadı; ötekine dokunmaya mani olan kibre hiç kapılmadı. Kendini, kalbini, emeğini olduğu gibi; çekincesizce koydu ortaya. Örnek bir sosyalistti.

 

İkimiz de bu kentin biraz acemisiydik. Ama sanırım birbirimizi sevdik. Kalbi gözlerinde olan birisinden bunu anlamak zor değildi. Bir eksildik Çanakkale’de. Ama çoook eksildik. Nur içinde yat Ercan… Halkların vefalı evladı. Attığımız her adım senin için artık.