havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Başkan Gökhan'dan Balaban'a ziyaret, direnişe destek!...

Gazetemiz OLAY'ın da haberleştirdiği gibi Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Kazdağları'nda yıkık bir kulübeyi düzenleyerek barınan, soğuktan korunmaya çalışan, suyuna, toprağına ve havasına sahip çıkarak direnen ve Alamos Gold'un bölgeyi terk etmesini isteyenlerle ilgili, Anayasa ve hukuka uygun olarak eylemin bir "suç olmadığı", "işgal olmadığı" ve "kovuşturma yapılmasına yer olmadığı" kararına rağmen, Orman İşletme Müdürlüğü görevlilerinin, çadırda kalanlara yönelik "kimlik tespiti yapacağız" gerekçesi üzerinden, baskı yapmaya çalışmaları sonuç vermemiş, aksine Çanakkale'de tepkilere neden olmuş ve direnişçilerin yaptıkları basın açıklamasına kentten geniş destek sağlanmıştı.

5368

 

 

22 Ocak, saat 14’te Balaban’da yapılan basın açıklamasına, kentten otobüslerle ve özel araçlarla geniş bir destek ziyareti yapıldı. Çadırda kalarak direnişi sürdürenlere destekler ifade edildi.

 

Bir gün sonra ise Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Belediye Başkan Yardımcıları, CHP Merkez İlçe Başkanı ve il yöneticileri Balaban’a giderek direnişçilere destek ziyaretinde bulundular, Alamos Gold’un bölgeyi terk etmesi bir kez daha yinelendi.

 

Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve ekibinin Balaban ziyaretleri, direnişçilere bir moral olduğu gibi, kentte de olumlu tepkilere neden oldu. Bizlere ulaşan vatandaşlar, Başkanın bu ziyaretini son derece anlamlı bulduklarını ve Çanakkale’nin iradesine, Alamos Gold’a duydukları tepkiye ve şehrin havasına, suyuna, toprağına sahip çıkma açısından bu davranışı olumlu bulduklarını ve alkışladıklarını ifade ettiler.

 

Biz de bu ziyareti, bir kentin suyuna, toprağına, havasına ve geleceğine sahip çıkma adına son derece değerli bulduğumuzu ifade edelim.

 

Elbette, bütün bunlar olumlu, ancak henüz somut sonuç alıcı noktalara ulaşmış değil… Biz, bizler, dağlarımızı işgal eden siyanürcü Alamos Gold, ki bir emperyalist kuruluştur, topraklarımızı ve ülkemizi terk edinceye kadar, buralardan sökülüp atılıncaya kadar, kent halkıyla, yerel yönetimiyle ve aslında bütün ülke halkıyla mücadele etmemizin ve bu mücadeleyi inatla, sabırla ve cesaretle sürdürmemizin bir zorunluluk olduğunun da farkında ve bilincindeyiz. Bu şehir pes etmeyecek, teslim olmayacak ve sonuna kadar doğasına ve geleceğine sahip çıkacaktır…

 

Bu çabanın içerisinde olacağımızı, bir kez daha yineliyor ve ilan ediyoruz… Demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızın bilinmesini istiyoruz…

 

EVRENSEL NİÇİN SUSTURULMAK İSTENİYOR?

 

Evrensel Gazetesi, yayın hayatına başladığı günden beri, çeşitli baskılarla, engel ve engellemelerle bugünlere değin mücadelesini sürdürdü. Bu engellemelerin, çıkarılan zorlukların çok basit bir nedeni var; Gazetenin işçi sınıfından, geniş emekçi yığınlardan, barıştan, kardeşlikten ve gerçeklerden yana bir yayın politikası izlemiş olmasıdır.

 

Son olarak, gazete çalışanlarının basın kartları iptal edildi!…

Bunun anlamı nedir?  “Evrensel bir gazete değil(!)…”  “Onun çalışanları da gazeteci değil(!)...”

 

Ben bu politikayı, daha doğrusu Evrensel Gazetesi çalışanlarının basın kartlarının iptal edilmesini, Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat’ın ismi üzerinden anlatmaya çalışacağım…

Fatih Polat’ın basın kartı iptal edildi, gazeteci değilmiş… Eskilerin ifadesi ile Fatih Polat, gazeteciliğin mektebini okumuş… Kaç yıldır gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini yapıyor, ama gazeteci sayılmamış… Neden mi? Çok basit… Telefonu açıp Fatih Polat’a; “Alo Fatih” diyemezsiniz!... “Manşete şunu çek, şu haberi yayınlama, muhabirler şu soruyu sorsun” diyemezsiniz!... Yalnızca Fatih Polat’a mı? Evrensel Gazetesi’nin çalışanlarına da “Alo Fatih” muamelesi yapamazsınız!... Onları, iktidar yağı ile yağlayıp, havuzlarda çırpındıramazsınız!... Eğip bükemezsiniz!... Haberden, gerçeklerden saptıramazsınız!... Onurlarını ve gazeteciliklerini satın alamazsınız!…

 

Velhasılı, işçilerin, emekçilerin, çalışanların, gerçeklerini, sorunlarını ve onlara dair haberleri yazmaktan vazgeçiremezsiniz… Onları, bu genel gazetecilik çizgisinden, bu gazetecilik politikalarından vazgeçiremezsiniz… Basın kartlarını iptal edebilirsiniz...  Evrensel’e her türlü engelleri çıkarabilirsiniz… Bu, ne Evrensel’i susturabilir, ne onun çalışanlarını gazetecilikten çıkarabilir…

 

Bizler, yalnızca Evrensel Gazetesi’ne uygulanan bu politikaları değil, BirGün Gazetesi’ne, onun çalışanlarına reva görülen demokrasi dışı, hukuk dışı, tüm baskı ve engellemeleri, yok saymaları şiddetle kınıyor ve BirGün Gazetesi’ne, Evrensel Gazetesi’ne sonuna kadar sahip çıkacağımızı ilan ediyoruz…

 

Evrensel Gazetesi ve çalışanları için yazdığımız ve söylediğimiz her şeyi, BirGün Gazetesi ve çalışanları için de ifade ediyor ve yineliyoruz…

 

Baskı ve zulümle hiçbir düzen son sonsuza kadar ayakta kalamamıştır… Ne halkı susturabilirsiniz, ne halkın haber alma hakkını engelleyebilirsiniz!...

 

Evrensel’i ve BirGün’ü de engelleyemeyeceksiniz!...

 

Biz de okurlarımızı, Evrensel ve BirGün ile dayanışmaya ve onlara karşı yapılan, aslında gazeteciliğe karşı yapılmış olan bu uygulamalara, demokratik yol ve kanalları kullanarak karşı çıkmaya davet ediyoruz…

 

Evrensel ve BirGün susturulamaz!...