havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bir haberin ardından

Kültür ve Turizm Bakanı Çanakkale ziyaretinde bir gazetecinin, "Çanakkale Belediyesini neden ziyaret etmediniz' şeklindeki sorusu üzerine söyledikleri üzerinden ilk anda internet siteleri "Belediye Başkanı Ülgür Gökhan azledilmelidir" şeklindeki başlıklarla bir son dakika bombalaması yaptılar.

1610

 Bakanın söyledikleri Başkan Ülgür Gökhan için değildi

Ancak son günlerde yaşadıklarımız, özellikle Başkan Gökhan hakkında AKP tarafından sürdürülen karalama kampanyasının yaratmış olduğu algı nedeniyle;  ya bilinçli olarak ya da bir gazetecilik kazasıyla böyle bir çarpıtma haberi okuduk.

Kendisinin bütün partilere eşit mesafede olduğunu söyleyen bir bakanın, bir dezenformasyon politikasına alet olması sıradan bir durum değildir.

AKP, Çanakkale’de Ülgür Gökhan nezdinde bir karalama kampanyası stratejisini kendisine rehber edinmiş, şimdi de bakanlardan, şehit cenazesinde olduğu gibi cenaze arabasını değiştirerek yaratacağı algı içi hükümetten ve kendini bilmez bazılarının yapacağı provokasyonlardan medet ummaktadır, ancak buradan AKP’ye ekmek çıkmaz.

 

Seçim sonrasında dağıtılan pilav ile ilgili koparılan gürültü, tamamıyla yalan üzerine oturtulmuş bir çarpıtma operasyonudur.

Başkanın o gün yaptığı konuşma çok nettir; partisinin Çanakkale’de birinci parti,  aynı zamanda 12 Eylül faşist darbe ürünü, demokrasinin engeli barajın yıkılması nedeniyle AKP tek başına iktidar olamadığı için, bu etkinliği gerçekleştirdiği hiçbir çarpıtmaya malzeme yapılamayacak şekilde ortadadır.

Ancak 7 Temmuz’da halkların kırmızı kartını gören AKP’nin bu başarısızlığını bertaraf etmek için hangi yöntemlere başvurduğu, ülkeyi savaşın eşiğine getirerek acılara ve gözyaşlarına boğduğu bu politikalardan medet uman tavrı Çanakkale’ye de bu planın bir parçası olarak Ülgür Gökhan nezdinde sürdürülen bir karalama kampanyası olarak yansımıştır.

 Gökhan’ın  bu operasyonu bir bir açığa çıkarıp, mahkum etmesi neticesinde yeni güçler devreye sokulmuş, Çanakkale’ye gelen Kültür ve Turizm Bakanı Çanakkale’nin kültür ve turizmine ilişkin konular yerine Ülgür Gökhan’a saldırmayı kendisine görev edinmiştir.

Çanakkale’den elinizi çekin.

Çanakkale’nin barış vizyonuna vermiş olduğunuz zararlı eylemlerden vazgeçin.

Önce AKP’nin ithal milletvekili bir tertip içersine girdi, AKP Çanakkale örgütü bugüne kadar böylesine tertiplerin içinde olmamış, siyaseten böylesi yöntemlerden uzak durmuş olmasına rağmen, içinde bulunduğumuz şartlar yani AKP’nin halk nezdinde kaybettiği imajı kazanmak adına, parti politikalarının temelini teşkil eden şiddet ve çatışma stratejisinin ister istemez onlarda parçası oldular ve Bülent Turan’ın gerginlikten medet uman tavrının takipçiliğine soyundular.

Bu politikalar şehit cenazesinde kendini bilmez küçük bir grubun çirkin saldırısıyla sürdürüldü, ancak Çanakkale halkı sağduyusu ile buna alet olmadı.

Provokasyon mantığı ile gözleri kararmış olanlar hukuki olarak geçerliği olmayan bir bakan ile yeniden saldırıya geçtiler.

“Ben neticede bu devletin bakanıyım. Bütün partilere eşit mesafedeyim” deyip Çanakkale Belediye Başkanı hakkında estirilen yalan rüzgarlarını körüklemek bütün partilere eşit mesafede olmak değil, saray iradesine diyet ödemektir.

Kimdi bu bakan?

Eskiden genel başkanlığını yaptığı partisi tarafından “fırıl fırıl döndüğü” şeklinde eleştirilen bu bakana hukuki olmayan savaş hükümetinde neden görev verildiği şimdi çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Halkı yok sayan, kendi halkını düşman kabul ederek bombalayan, öldüren bir anlayışın böylesi itibarsızlaştırma ve yalan kampanyalarına başvurması da gayet doğal bir durumdur.

Bütün amaç barışın sesini susturmaktır.

Ancak bunun böyle olamayacağını dün direnen Cizre halkı göstermiştir.

Her türlü şiddete, baskıya, bombalamalara, kurşunlamalara, ölümlere, açlığa, susuzluğa rağmen insanlar onurlarına, yaşam haklarına sahip çıkmışlardır.

Bu uygulamaları Cizre halkına reva gören düşmanca yaklaşımlar artık fütursuzca herkese aynı şiddet ve saldırı politikalarını hayata geçirmek adına organize olmuşlarsa; demokrasi ve barış güçlerinin de mücadelelerini güçlendirmeleri, dayanışmalarını büyütmeleri, bu saldırıları boşa çıkarmak için daha çok sorumluluk almaları gerekmektedir.

Savaş politikalarını rehber alanlar her yerde halka saldırmayı sürdürüyorlar.

Dün Cizre, bugün Sur derken, son olarak Galatasaray’da barış bloku taraftarlarının demokratik haklarını kullanmalarına izin verilmemiş demokratik protesto şiddet ile dağıtılmıştır.

Ancak ırkçı provokatörler HDP binalarına saldırıp yıkıp yakarken, kimse bu saldırıları engellemek için herhangi bir girişimde bulunmamış bizzat korunmuş ve teşvik edilmişlerdi.

Tarafsız olduğunu iddia eden bakanın da Çanakkale’ye gelip Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’a karşı sürdürülen dezenformasyon politikalarının parçası olması da tükenmişliğin bir başka göstergesidir.

Çanakkale’de oynanmak istenen kirli oyunun yeni aktörü şimdi bakan olmuştur. Ancak hangi oyuna, taktiğe başvurursanız vurun, Çanakkale halkının barıştan yana olan kültürüne tabiî ki temsilcisi olan başkanına da zarar veremeyeceksiniz.

Hesap sorma günü 1 Kasımdır.

Çanakkale halkı savaş politikalarına başvurarak ülkemizi yangın yerine çeviren kandan beslenen bu zihniyete gerekli cevabı sandıkta verecektir.

Çanakkale halkı Başkan Ülgür Gökhan’ın yanındadır.

Bu ucuz politikalara pabuç bırakmayacak kadar da onurludur.

İnadına barış diyoruz.

Çanakkale’den elinizi çekin, savaş politikalarınızın getirdiği yöntemlerle Çanakkale’nin barış iklimine zarar vermekten vazgeçin.