havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Bir katliam, iki dangalak, bir kuzu!...

Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen alçakça katliamı, insan olan herkes gibi biz de lanetliyor ve kınıyoruz…

784

 Şöyleydi böyleydi demiyoruz.. Önlenebilirdi, önlemezdi, istihbarat-güvenlik zafiyeti vardı-yoktu da demiyoruz… Bu tartışmalara hiç girmiyoruz... Hatta katliamın sorumlusu IŞİD’i perdelemek isteyen zevatlara karşı da tek laf etmiyoruz… Malum medyanın manşetlerine, yazılarına da tek laf söylemiyoruz…

 

                Herkesi kendi vicdanı ve ahlakı ile baş başa bırakıyoruz. 

 

                Ama katliam sonrası atılan birkaç tweetle ilgili birkaç cümle kurmadan da geçmemek gerektiğini düşünüyoruz.

 

                Hani şu geçmiş politik çizgisi kırık Metiner’e ne demeli… Neredeyse Kılıçdaroğlu’nu suçlayıcı yazdıklarını, akıl sahibi hiçbir kafa izah edecek durumda olamaz herhalde!... Bir olayı, bir katliamı böylesine istismara yöneltmek, buradan siyaset yaptığını zannetmek en hafif ifade ile dangalaklık olarak yorumlanabilir. Bu çürümüş politik mantık en çok da sanırım Metiner’e yakışır!...

 

                Bir geçmiş çizgisi kırık şahsiyet de Şamil Tayyar!... Katliam sonrası getirilen yayın yasağını eleştirenlere beddua ediyor. Onların da bombalarla bedenlerinin parçalanması için avuç açıyor.

 

                Aynı zevatın Brüksel katliamı sonrası getirilen yayın yasağı ile ilgili söylediklerini internetten bulabilirsiniz. Bu beddua sahibine biz de şunu söyleyelim; aklı bed, vicdanı bed, kültürü bed, politik mantığı bed … bir ağızdan çıkan beddua eğer kabul görseydi, gökyüzünden beddua sahibine neler yağardı biz bilemeyiz!…  Ama şunu söyleyelim, en eski çağların, tanrı diye tapınılan en ilkel putları bile bu serzeniş karşısında ikiye çatlardı. Enteresan bir dangalaklık örneği!...

 

                Gelelim Burhan Kuzu hocaya!... Soruyor, “O silahlar oraya nasıl sokuldu?” Ey be hoca, hani senin pozisyonunda bir adamın sorabileceği en son sorudur bu. Sana söyleyecek söz bulmakta zorlanıyorum. Seni, bildiğinle, soru sorma yeteneğinle, perspektifinle baş başa bırakıyorum!...

 

                Evet, bir katliam sonrası insanın dili tutuluyor, pek söz söylemek istemiyor. Biraz geriden alarak IŞİD gibi örgütleri koruyup kollayanları, onun lojistik ve ikmal yollarını açanları ve hatta kendi politik amaç ve çizgileri için varlığına ihtiyaç duyanları bugün eleştirmenin, üzerine kafa yormanın da bir anlamı yok. Bir bayram öncesi bu alçak eylemi gerçekleştirenleri biz yurttaşlar yalnızca lanetleyebiliriz. Elbette ülkeyi kan gölüne çevirenleri, bir başka zeminde değerlendirmek gerekecek. Biz bugün terörden arınmış, zulümden arınmış, değerleri tahrip edilmiş bu ortamdan çıkmak kurtulmak için akılla, cesaretle, özveriyle birleşerek mücadele etmenin gereğini bir kez daha yineliyoruz…