havadurum

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Yahudileri

2391

 Çanakkale’de bulunan Mekor Hayim Musevi Sinagogu`nda, Çanakkale Deniz Zaferi`nin 103`üncü yıl dönümü kutlamaları ve Şehitleri Anma Günü nedeniyle, `Çanakkale Savaşları-1. Dünya Savaşı ve Osmanlı Yahudileri’ sergisinin açılışı gerçekleştirildi. Açılışa, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Muharrem Erkek, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Dokuz, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Önentaş Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Önen, Musevi Sinagog Vakfı Başkanı Sami Kumru ve çok sayıda vatandaş katıldı. Sergi, Osmanlı Ordusu’nda yer alan ve birinci dünya savaşında birçok cephede savaşan askerlerin bilgilerinden oluşuyor. 15 Mart-15 Nisan tarihlerinde saat 13.00-17.00 saatleri arası ziyarete açık olacak sergide, eserlerin çoğu görsel materyal olmakla birlikte, görselleri tamamlar nitelikte 10 kadar metin ve öykü panosu da bulunuyor.  Açılışta konuşan Sinagog Vakfı Başkanı Kumru, Çanakkale’de yaşayan Museviler’in tarihi hakkında bilgilendirmede bulunurken, Sergi Küratörü Metin Delevi serginin nasıl hayata geçtiğini anlattı. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise Çanakkale’de yaşayan Yahudilerin kültürel olarak Çanakkale’ye çok büyük katkıları olduğunu dile getirerek tarihi olarak hatırlanmasının önemine değindi.  Mekor Hayim Sinagogu’nun 150 yılık tarihinde ilk kez bir sergiye ev sahipliği yaptığı belirten Sinagog Vakfı Başkanı Sami Kumru; “Dini törenlerde açık olan Sinagogu’muz 10 yıldan beri her gün mesai saatleri dahilin de ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Bir zamanlar Bin 500’lere ulaşan Çanakkale Yahudi nüfusunun ihtiyacını karşılayan 3 adet Sinagog vardı. Bunlardan iki tanesi zaman içerisinde işlevini yitirmiş ve kapanmıştır. Şu anda içerisinde bulunduğumuz Sinegog hala bize hizmet etmeye devam etmektedir” dedi. 


“Göç eden Yahudiler Çanakkale’yi unutmadılar”
Çanakkale’de yaşayan Museviler ve Sinagog hakkında çocukluk yıllarına dair hatıralarını paylaşan Kumru; “Benim çocukluğumda bayram günlerinde mekan ağzına kadar dolar ve biz çocuklara içeride yer kalmazdı. Özellikle 1970’li yıllarda Çanakkale’de Yahudi nüfusu zamanla azalmaya başlamış ve günümüzde sadece 3 aile kalmıştır. Ancak İstanbul’a, İsrail’e ve başka ülkelere göç eden Çanakkaleli Yahudiler bir zamanlar yaşadıkları, ana toprağı olarak benimsedikleri Çanakkale’yi hiçbir zaman unutmamışlar ve özlemleri hiç azalmamış. Bunun bir göstergesi olarak 20 yıldan beri her sene 29 Ekim haftasında eski yaşadığı yerleri görüp, hatıralarını yad etmek, dostları ile kucaklaşmak ve bir Cumartesi duasını Sinagog’da yapmak üzere burada buluşmaktadırlar. Bundan sonraki yaşamında Merko Hayim Sinagog’u sanatsal ve kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapmanın yanında (Çanakkale’de bir zamanlar Yahudiler yaşardı ve Çanakkale’nin unutulmaz unsurlarıydı) bilgisini yeni nesillere atfettirecektir” dedi.  
 
“Yahudi askerler Sarıkamış’tan Galiçya’ya her cephede yer aldı”
Kumru’nun ardından Osmanlı ordusuna katılan Musevi kökenli askeri ve fedakârlıklarını anlatan Sergi Küratörü Metin Delevi; “Mustafa Kemal Atatürk, 2 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi esnasında kendisine Yahudi toplumu hakkında fikri sorulduğunda, ‘Unsur-u hakimi Türk olan bu vatanda Türklerle tevhidi mukadderat etmiş sadık bazı unsurlarımız vardır ki, bilhassa Yahudiler, bu millete ve bu vatana sadakatlerini ispat ettiklerinden, şimdiye kadar müreffehen imrar-i hayat etmişler ve bundan böyle refah ve saadet içinde yaşayacaklardır’ demişti. Benzer sözleri daha önce hem Osmanlı dönemlerinde hem ilerideki Cumhuriyet dönemlerinde görebilsek de, tam tersi ifadeler sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Yahudi Toplumu Başkanının Edirne Sinagogu’nda söylediği gibi, ‘tarih gösteriyor ki her kötü olayın altında bir Yahudi aramak veya yaratmak Yahudiliği vatanımızın düşmanı bizleri de vatan haini olarak gösteren söylemler karşısında her seferinde sadakatimizi anlatmak ve ispat etmek zorunda kalmışız’. Hazırladığımız bu sergi Yahudi toplumunun Çanakkale ağırlıklı olmak üzere en zor günlerinde vatanlarını nasıl hizmet ettiğini gösteren çok sayıda örnekten bir kısmını yansıtıyor. Çanakkale Üniversitesinden Doç. Dr. Mithat Atabay’ın yıllardır devam ettirdiği araştırmalarında çok çarpıcı bulgular var. Çanakkale cephesinde Osmanlı ordusunda Müslüman askerlerin yanında imparatorluğu oluşturan gayrimüslim askerlerinde savaştığını ve hayatını kaybeden Osmanlı askerlerinden 558’inin gayrimüslim olduğunu hocamız tespit etmiş. Bu sayıya göre şehit olan her yüz askerden birinin gayri Müslim olduğu anlamına gelmekte. Bu destek yalnız orduya katılmakla kalmamış. Tüm zorluklara rağmen çeşitli hayır kurumları Anadolu’da her gün 6 bin yoksula sıcak aş ulaştırmış. Birkaç yıl önce bu gerçekleri tekrar hatırlatmak istedik ve bu sergi fikrini ortaya attık. Kayıtlara, kişilere ulaşmak için ilk önce toplumumuza daha sonra yaşamlarını başka ülkelerde devam ettiren vatandaşlarımıza duyuru yaptık. Bu çağrı sonrasında çok sayıda görsel malzeme ve hayat hikayesi aldık. Hümayun ve Bahriye hastanesinde görev yapan Koramiral ilya Kohen, Bahriye Sıhhiye Müfettişi Koramiral İsak Molho, Selanik’te operasyon reisi Korgeneral Jak Nisim, Selanikli Albay İlyas Modyano, Üsküplü Yarbay İshak Levi… gibi birçok askeri bağrından koparan Yahudi toplumunu tekrar hatırlamak ve tüm şehitleri tekrar anmak istedik. Sergi ilk kez tam iki yıl önce 15 Mart 2016’da Ankara Büyük Millet Meclisi Mustafa Necati Kültürevinde açıldı. Peşinden İstanbul Nebeşalon Sinagogu, İETT Tünel Sergi Alanı, Edirne Büyük Sinagogu ve İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi’nde kapılarını açtı. Bugün anlamlı bir yerde Çanakkale içinde bir Sinagogda sizlerle buluşuyor. Sergimiz beş ana bölümden oluşmaktadır İlk bölüm 1893 yılında Musevi toplumunda askere alınması için Sultan 2’inci Abdülhamit’e gönderilen dilekçe ile başlıyor. Aynı bölümde Balkan ve Trablusgarp Savaşları esnasında Yahudi toplumunun savaşlarla ilgili görüşlerini basın ve halk ezgileri aracılığı ile yansıtıyoruz. İkinci bölümü Çanakkale Savaşlarına ayırdık. Bu bölümde savaşa katılanları ve şehit düşenleri ön plana çıkardık. Üçüncü bölümde ise ilginç bir olaydan, Balkan harbi esnasında çok sayıda Alman Yahudi gencin Osmanlı Konsolosluğuna gönüllü olarak Osmanlı saflarında savaşa katılmak için başvuruda bulunmalarından esinlendik. Bu bölümde başka ülkelerdeki Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğuna yaptıkları desteklerden örnekleri sergiledik. Dördüncü bölüm ‘Herkes Kendi Vatanı İçin’. Yahudiler vatandaşı oldukları ordularında görev aldıkları için elbette birçok savaşta karşı karşıya geldiler. Aynı adı, hatta soyadını taşıyanlar birbirleri ile çarpıştı. Birçoğu hayatını kaybetti. Beşinci bölümde ise Osmanlı Yahudi askerlerin Sarıkamış’tan Çanakkale’ye hatta Galiçya’ya kadar her cephede yer aldıklarını, hatta hayatları uğruna yer aldıklarını görüyoruz.   Mustafa Kemal’in bir sözü ile başladık yine onun sözü ile bitirelim ‘Yurta Sulh Cihanda Sulh’ temennimiz budur” dedi.  
 
“Her alanda destek verdiler”
Son olarak konuşan Belediye Başkanı Ügür Gökhan “Sami benim çocukluk arkadaşım. Burada çocukluğumuz birçok Yahudi gençle beraber geçti. Çanakkale’de bin 500’e yakın Yahudi yaşamaktaydı. Bu bağlamda, bu anlamlı günde 18 Mart haftasında Yahudilerin Osmanlı Devletinde 1’inci Dünya Savaşı’nda neler yaptığını anlatan güzel ve anlamlı bir sergi yaptıkları için teşekkür ediyorum. İspanya’dan o zaman dışlanan Yahudiler Osmanlı tarafından Türkiye’ye kabul edildi. O zaman Osmanlı Devleti’nin tebaası olarak yollarına devam ettiler. Daha sonra Cumhuriyet’le beraber onlarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip oldular. Hiçbir zaman kendilerini Türk toplumunun dışında addetmediler. Daha sonra tekrar hatırlarsak 2’inci Dünya Savaşı’nda Hitler’in zulmünden kaçan Yahudi profesörler, bilim adamları ve hukukçular Türkiye’ye geldi. Türkiye’de hukuk sistemimizde, tıp dalında ve diğer birçok alanda konunun üzerinde çalışarak bize yol açtılar. O zamanki birikimler bizden daha ileri olduğu için yol açtılar ve öğrettiler. Ben şahsen siyasalda okurken referanslar hep o hocalara verilirdi. Dolayısı ile Türkiye’de ve Türk toplumunda Yahudi varlığı hep katkı vermiştir. Çanakkale’de de yine Yahudi topluluğu Çanakkale’nin ticaretine yön vermiştir. Sadece ticarete değil kültürüne de destek vermişlerdir. Eğer Çanakkale’de bugün bir barış ortamı varsa, ‘barışın kenti’ diyorsak, burada Yahudilerle birlikte olmanın ve onların kültürel yaşamlarının bu kentteki çağdaş yaşamlarının diğer Müslüman topluluğa çok katkısı olmuştur. Çanakkale’den Yahudilerin gitmesi noktasında elbette memnun değiliz. Ama şartlar öyle icap etti. O günün şartlarını tartışmanın zamanı değil ama biz, onlarla olan dostluğumuzu devam ettiriyoruz. Onlara da söylendi. Dikkat ederseniz 29 Ekim tarihi ifade edildi. 29 Ekim tarihini hedefleyerek buraya hep beraber geliyorlar ve bu Sinegog’da ayin yapıyorlar. Bu Sinegog Çanakkale’nin kültürel mirası. Vazgeçilmez bir mekan. Burayı korumak ve yaşatmak zorundayız. 70’li yıllardan bahsediyoruz. Sene 2018, 48 yıl önce olanları eğer burası olmasaydı hatırlayamayacaktık. Çok daha uzun yıllar Sinagogun yaşaması ve burada hangi kültürlerin yaşaması gerektiğini biliyor olmamız lazım. Dolayısı ile bu bağlamda yani, Musevi Yahudilerin Osmanlı topraklarında yaşarken özellikle 1’inci Dünya Savaşında ne kadar çok katkı verdiklerini gösteren bir sergi. Ben şahsen bu kadar Koramiral olduğunu bilmiyordum. Bu önemli bir şey sadece tek cephede değil, birçok cephede Yahudiler Osmanlı tebaası olarak savaşmışlar. Bu bağlamda onları bilmemiz de önemli. Ve Yahudilerin hep beraber yaşarken katkılarını da bilmemiz lazım. Bugünkü siyasetin dışına, bugünkü olguların dışında bir arada kültürel olarak bir arada birbirimize katkı vererek yaşadık. Bu yaşamı iyi bilmemizde fayda var. Dolayısı ile bu sergi bu açıdan çok anlamlı” dedi.       (Eren Aşnaz)
Paylaş