havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Birkaç kısa not…

Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutluyorum. Ondan daha önemlisi ırkçılığın, şovenizmin, fanatizmin, spora egemen olduğu bu saldırganlığın tampiyonluğunu, tam piyonluğunu üstlenmiş güruhların, sporu spor olmaktan çıkarma gayretlerinin egemen kılınmak istendiği bir dönemde ve bugünkü koşullarda sporun barışla, kardeşlikle, demokrasiyle ilişkisini doğru bir yerden kurarak tüm spor taraftarlarına ve ülkeye örnek olan Beşiktaş taraftarını ve özellikle Çarşı'yı aldığı, yediği her "gaz'la daha da motive olan ve bu anlamıyla da Beşiktaş'ın şampiyonluğunun en temel itici gücü olan bu taraftar grubunu şampiyonluğundan dolayı tebrik ediyorum. Bir Beşiktaşlı olarak onlarla gurur duyuyorum…

574

At değiştirmek

Bilmiyorum, genç kuşaklar ne kadar biliyor, bizim dilimizde, kültürümüzde ‘at değiştirmek’ diye bir deyim vardı. Toplumsal ilerlemeye ve gelişmeye bağlı olarak bazı kavramlar, deyimler ve sözcükler kendiliğinden sönümlenerek hayatımızdan çekip giderler. Süvari, menziline varmak için bindiği atı koşturur. Bazen yavaş, bazen tırıs, bazen rahvan ve bazen de dörtnala… Süvari ve atı bildik, tanıdık olur. Bir süre sonra at yorulur, yıpranır, ama asıl yıpranan süvarinin kendisidir. Süvari, menziline varmak, amacına ulaşmak için yeni bir görüntü, algı yaratmak için atını değiştirmek zorunda kalır. Şimdi sağınıza solunuza bakın, şatafatlı, gösterişli, albenili bir ‘at değiştirme’ seremonisi görebilirsiniz…

 

Zeka-kurnazlık

Anlık ve günlük çıkarlarını herkesi kandırabileceği bir zekaya ve kurnazlığa güvenerek gerçekleştirmek isteyenler, geleceği an’a feda edenler, ‘nasılsa o gün geldiğinde bu zeka ve kurnazlık bende iken işin içinden sıyrılır vaziyeti toparlarım’ diye kendilerine güvenenler, aklı küçümseyip öteleyenler, bir gün en büyük yenilginin insanın kendi zekasına ve kurnazlığına bağlı olduğunu, oradan kaynaklandığını anlayabilirler mi bilemem… Onlar için bir not; Akıl dağı dağdan aşırır/zeka-kurnazlık mahcup eder, başı öne düşürür!… 

 

Meraklısına duyuru…

e-postalarımla uğraşıp, sağından solundan tırtıklayanlara, ele geçirip, çalma teşebbüsünde bulunanlara, içeri sızma gayreti içinde olanlara; Bakın, bizim yazımız, sözümüz açık, oralarda alavere-dalavere bulamazsınız, eğer maddi çıkar amacı gözetiyorsanız, oradan kasalara, hesaplara ulaşmak istiyorsanız, bizim ‘hayırsever iş adamları’ndan söğüşlenmiş kara-paramız yok, besleme medyadan gelen milyonlarımız yok, ne varsa alınteri ile kazanılmış miktarlar, daha doğrusu emekli maaşlarıdır. Onun için siz kendinize gizli kapaklı işler yapan, dışarıda başka, içeride başka konuşan adresler bulun. Haa ürkeceğimizi falan sanıyorsanız, çok yanılırsınız, başka kapıya çocuklar. Ey vallah…

 

Bir akıl örneği

CHP Milletvekili Rıza Türmen, CHP, sol-sosyalist partiler, örgütler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, aydınlar, ülkenin bugünkü koşullarından ve geleceğe yönelik tehlikelerden arınabilmek için bu tehdit ve tehlikeleri engelleyebilmek için, laik, demokratik bir Türkiye ekseninde birlikteliğin, mücadele platformunun örgütlenme ekseninin, akla ve mantığa en uygun, içinden geçtiğimiz süreci doğru tanımlayıp, doğru sonuçlar çıkaran bir anlayışla uygulanabilir, yaşama geçirilebilir önerilerde bulundu. Umuyorum, Rıza Türmen’in bu önermesi bir karar haline gelebilir, demokrasi güçleri, bağımsızlık isteyenler, laik, demokratik, emekten yana bir Türkiye isteyenler bu öneriyi ciddiye alarak üzerinde düşünür ve hayata geçirmek için çaba sarf ederler.

 

Rıza Türmen’in önerisi;

CHP Milletvekili Rıza Türmen ‘Bir demokrasi cephesine gereksinim var’ diyerek bir kurultay önerisini gündeme getirdi: “Bu amaçla, bütün demokratik sol grupların,  sendikaların, meslek kuruluşlarının, STK’lerin, platformların katılacağı  bir kurultayın toplanması  yararlı olacak. Bu kurultay asgari ortak noktaları içeren bir program kabul edip,  tüm kuruluşlar arasında eş güdüm sağlayacak bir organ kurulmasına karar verirse ortak bir mücadele cephesi kurulması yolunda önemli bir adım  atılmış olur.  Amaç, bir strateji çerçevesinde birleşerek, AKP’nin hegemonik düzenine karşı ortak bir mücadele verecek yeni bir güç merkezi yaratmak. Kurultaya katılacak kuruluşlar elbette ayrı kimliklerini, ayrı görüşlerini saklı tutacak. Bu kuruluşlar arasında  bir görüş birliği sağlamak gibi bir amaç olmamalı. Kurultay farklı görüşlere sahip kuruluşları ortak bir amaca yöneltmek için çaba göstermeli. Kurultayda doğacak yeni kamusal alan sadece AKP’nin düzenini ret değil, aynı zamanda yeni bir siyasal kültürün yaratılmasına, tohumları Gezi direnişinde atılan yeni bir demokrasi ve yeni bir Türkiye projesinin ortaya çıkmasına yol açacak. Böyle bir hareket hiçbir siyasal partinin şemsiyesi altına girmemeli. Ama dileyen siyasal partilerin de zincirin eşit bir halkası olarak katılması engellenmemeli. Böylelikle, hegemonyaya karşı ortak mücadelenin hem parlamento içinde, hem dışında sürdürülmesi ve bu ikisi arasında bağlantı kurulması sağlanmış olur. (...) Ama bir toplumsal muhalefetin iktidarın hegemonik yapısında çatlak yaratması ancak halk kitlelerini harekete geçirerek gerçekleşebilir. Bunun için her şeyden önce, AKP hegemonyası altında ezilen, dışlanan azınlık gruplarını, Kürtleri, Alevileri, işçileri, işsizleri, LGBTİ’leri, Romanları, inançlı solcuları ve tüm sol grupları motive edebilmek gerekir.” (T24, 13 Mayıs 2016)