havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Birleşik mücadele için birkaç küçük not

Memleketin hali ortada... Bilinenleri, yazılıp çizilenleri toparlayarak değerlendirdiğimizde; Barış ve demokrasi isteyenlerle, savaş ve demokratik hakların kısıtlanmasını isteyenlerin, güçlerin kendi cephelerine yığınaklar yaptığını, geniş toplum kesimlerini bu yığınaklarda toplama çabaları üzerinden bir politik hat izlediklerini gözlemleyebiliyoruz. Kuşkusuz ki, bu iki ana toparlanma merkezinin etkilendiği ve etkilediği, bazı durumlarda da belirlediği başka çelişki alanları da mevcudiyetini koruyor. Ancak, biz çok kısaca barış ve savaş isteyenlerin ve özellikle de barış isteyenler açısından birkaç küçük noktayı işaretleme gereği üzerinde birkaç söz söylemek niyetindeyiz.

488

 

 

 

Kuşkusuz ki, savaş ve çatışmalardan beslenen ve bunu politikalarının ana merkezine yerleştiren güçlerin, doğal olarak barış isteyenlere ve demokratik mevzilere yönelmeleri, bu mevzileri geriletmeleri, bu güçleri parçalayarak küçültmeleri ve onların ellerindeki demokratik mevzileri işlevsizleştirmeleri işin kaçınılmaz sonuçlarından biridir. Bunların neler olduğu OHAL üzerinden bakıldığında daha somut olarak görülebilir, anlaşılabilir.

 

Şimdi işin bu yönünü bir yana bırakalım… Esas olarak, barış ve demokrasi isteyenler açısından ayrıntı gibi görünen, ‘küçük şeyler’ gibi görünen birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.

 

Barış ve demokrasi ve bu iki ana talebin karşılığı olan, onları somutlayan, çevre sorunlarından emekçi sorunlarına, gençlik sorunlarından kadın ve çocuk sorunlarına, yani tek cümle ile sadeleştirirsek, geniş yığınların hayatını etkileyen tüm sorunlara yönelik talepler üzerinden bir mücadelenin örülmesinde yığınların birleştirilmesinde önemli olan birkaç ‘küçük’ noktadır bizim söylemek istediklerimiz…

 

Somut duruma baktığımızda, sendikalar, meslek ve demokratik kitle örgütleri, kimi yerlerde yerel yönetimler, siyasi partiler, gençlik örgütleri ve diğer örgütlenmeler, belirli bir talep ve sorun etrafında bir araya gelerek çeşitli demokratik eylem biçimleri örgütlemektedirler. Bu eylemler zaman zaman ülke genelinde zaman zaman yerel düzeylerde gerçekleştirilmektedir. Bu eylemlerin, kitleselleşmesi birçok nedene bağlıdır ama biz burada önemsediğimiz bir yönü tartışmak istiyoruz.

 

Burada esas vazgeçilmez ilke; herhangi bir somut talep ve demokratik eylem için bir araya gelen örgütlerin kendi iç çalışmalarını demokratik, hukuk eşitliğine dayalı, tüm katılımcıların kendini eşit ve özgür ifade etmesini gözeten, bunu sağlayan her katılımcı örgütün kendisini ifade hakkını gözeten bir eşitliğinin gelenekselleştirilerek hayata geçirilmesi zorunluluğudur.

 

Şunu söylemek istiyoruz; bir araya gelen örgütler eylemin başından bitimine kadar söz hakkından, kendini ifade etme hakkından ve eylem programının tasarlanmasına kadar yukarıda sıraladığımız demokratik ve hukuk eşitliği anlayışına uygun bir çizgi izlemek zorundadırlar. Bu anlayışla ortaklaşılan, kararlar üretilen bir mücadele hattının daha kolay kitleselleşeceği öngörülebilir. Kendisini merkeze alan, kendisine oynayan, küçük siyasi hesaplarla kendisine veya kendi siyasi çizgisine geniş manevra alanı sağlama çabaları, ortaklık içerisinde, güven duygusunu, birlikte iş yapma geleneğini ve ortak mücadele hukukunun bir gelenek haline gelmesini birlikte mücadelenin değerlerini yaratmasını ve yeniden üretmesini, gelecek mücadelelere izler bırakıp, deneyimler biriktirmesini zaafa uğratan olumsuzluklar olarak değerlendirilmelidir.

 

Bir üst paragrafta söylemeye çalıştığım nokta; birlikte iş yapmanın bilinen en temel, en demokratik ilkesidir ve bütün ilkeler gibi uzun ve çetin mücadeleler sonucu kristalize olup değerler durumuna yükselmiştir. Bu ilkelere uymak, ona uygun davranma çabası içerisine girmek, günümüz açısından barış ve demokrasi isteyen tüm örgütlenmelerin ve çevrelerin, uyumlu ve kolay çalışmalarını sağlayacağı, mücadeleye dair değerleri yeniden ve yeniden üreteceğine ve kitleselleşme gibi sorunların çözümüne olduğu kadar gelecek mücadeleler açısından da küçümsenemeyecek deneyimlerin aktarılmasına olanak sağlayacaktır.

 

Yukarıya sıraladığımız noktalar, çoğu kez küçümsenir ve önemsenmez. Bunun sonucunda, çoğu kez örgütlerin birbirine olan güvenlerinde azalma, kitleselleşmenin zayıflaması, gelecekte iş yapma arzusunun tahrip olması ve benzeri sorunlar giderek büyür ve hak mücadelelerini zayıf noktalarından birisi haline dönüşebilir/dönüşme ihtimali yükselir. Bu konuda barış ve demokrasi isteyen tüm örgütlerin sorumlu davranmaları gerekmektedir.

 

İlimizde önemli sayıda sendika, her alanda kurulu olan demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri, siyasi partilerin toplumsal sorunlar karşısındaki reflekslerinin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu çok az sayıda iller arasında yer aldığı bilinmektedir. Bu nedenlerle, demokratik mevzilerimizin (en küçük kırıntı bile olsa) korunması, yeni mevzilerin kazanılması ve yine uluslararası sözleşmelerden ve evrensel hukuktan kaynaklı hak ve özgürlüklerin kullanılmasında, barışın ve demokrasinin gerçekleştirilmesinde vazgeçilemez olan kitlelerin birleştirilmesinde bu ‘küçük’ noktaların yaşamsal bir öneme sahip olduğunu akıldan çıkarmamamız gerektiğini düşünmekteyiz…