havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Biz bu istikrarı biliyoruz…

Başbakan Davutoğlu`nun ``5000 korucu alınacak`` müjdesi (!) üzerine AKP`li yılların geldiği sonuçları, daha doğrusu Türkiye`yi getirdiği noktayı bir kaç açıdan düşünme gereği duydum. Hani şöyle Ağrı dağı demeyeyim , Erciyes`in zirvesine çıkarak memleketin bir fotografını çekelim diyorum. Ölümler devam ediyor...

943

 Polis,asker,gerilla,sivil ölümler... Bu ülkenin insanları, bizim insanlarımız hayatlarını yitiriyor. Şehirlerimiz,ilçelerimiz abluka altına alınıyor ve kuşatılıyor. Askeri birliklere,karakollara,zırhlı araçlara saldırılar oluyor. Kasabalarda sivillerin yaşadığı evler , mermilerle delik deşik ediliyor. Bu ülkenin dağları bombalanıyor, ormanları yakılıyor.. Hani kurdu, kuşu, florası, faunası tahrip ediliyor yok ediliyor diyeceğim ama insana değer vermeyen bir kafa, bir mantık,bir politika için kurdun, kuşun floranın ,faunanın ,börtü böceğin suyun ne önemi olabilir ki?  Seçim güvenliği tartışılıyor, ``Sandıkları oraya mı koysak buraya mı? Seçmenleri o yana mı taşısak öbür tarafa mı? Döviz nereye kadar yükselir? Altın sağlam bir yatırım mı değil mi? Asgari ücretli nasıl geçinecek? Çocuğun okul masraflarını nasıl karşılayacak? İşsizlik rakamları, cari açık, maaş zamları vs vs.. `` Cumhurbaşkanı ; 550 yerel ve milli vekil diyor, Davutoğlu ;5000 korucu alınmasının hayırlı bir haber olduğunu ,gözümüzün içine baka baka ve sanıyorum seçim müjdesi olarak veriyor!... Ve bütün suçu günahı  ;7 Haziran seçiminin sonuçlarına ,yani millete yüklüyorlar!...1 Kasım seçimlerinde istikrar için yerel, milli bir AKP  çoğunluğu istiyorlar. (Sanki geçmiş yıllar istikrarla dolu altın yıllarmış gibi!...)

     Yani, söylenecek çok söz var... Bütün iddiaları, tutarsızlıkları; bu sözleri söyleyenlerin geçmiş yıllarda kendi sözleri üzerinden yerle bir etmek mümkün. Kendi çelişkilerini yüzlerine vurmak mümkün ama nafile!... Pişkinlik hat safhada!... Hani pişkinlik diyorum ,çünkü verilecek cevapların en hafifi galiba pişkinlik!.. Şimdi buyurun şu yerel ve milli meselesine ne söylenebilir? 5000 korucuya ne söylenebilir!... Bu sözlerin kıymeti harbiyesi var mı?!..

   Neyse, şimdi herkes bayramdan çıktığı için başınızı ağrıtmadan şöyle bir toparlama yapalım. Eğer AKP`nin istikrar diye övündüğü geçmiş yıllar gerçekten demokratik değerler üzerinden gerçekleştirilmiş istikrar yılları olsaydı; bugün tartıştığımız şeyleri tartışmaz, çaresizliğin ve çözümsüzlüğün bir sonucu olarak ortaya atılan 5000 korucuyu ``müjde`` diye dillendirmezdik!... Eğer, o ``istikrarlı`` yıllar dediğimiz yıllarda birbirine kopmaz bağlarla bağlanmış demokrasi sorunları ile Kürt sorununu, işçi,emekçi sorunlarıyla diğer sorunlar arasındaki ilişkileri çözecek adımları atsaydık ;bugün bulunduğumuz noktada bulunmazdık!...  Eğer bir sorunu ilk gördüğümüz noktada ve anda çözmeyip ertelediğimizde sorunlar da giderek büyür ,çözümü zorlaşır ,çözüm için gerekli maliyetler yükselir. Bugün o ``istikrarlı yıllar`` diyen hükümetin kutsadığı yıllarda sorunları çözebilmiş olsaydık ; bugün ki ürkütücü durum ortaya çıkmamış olurdu. Hani yazılarımda sıkça vurguladığım ve aslında bıkkınlık getirecek kadar tekrar ettiğim hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, adalet,insan hakları gibi evrensel kavramların yol göstericiliğinde; Kürt sorunu eşit haklar temelinde çözümlenmiş olsaydı, bugün şu son aylarda ödediğimiz bedeller ödenmezdi!... Eğer istikrar diye tanımlanan şeyi büyük halk kitlelerinin her şeyi kabullenme tavrı olarak , suskunluğu olarak , teslimiyeti olarak, sessizliği ve edilgenliği olarak değil de ; demokratik bir kurumsallaşmaya yol açacak demokratik tüm değerlerin yaşanabileceği bir kültürün, bir kültürel iklimin ülke coğrafyasına egemen kılınmasının yolunu açacak demokratik bir anayasa ortaya çıkarılabilmiş olsaydı ve bu değerler hükümetlerin değişmesiyle ortadan kalkmayacak bir biçimde yaşanır kılınsaydı, o zaman istikrar adına övünülebilirdi!...  Ve bugün yaşadığımız sorunlar, ortaya çıkan sorunlar karşımızda duruyor olmazdı... Yoksa, devletin politikaları ve güvenlik güçlerinin gücüyle görünüşte yaratılmış olan sessizlik ve suskunluk istikrar değil; daha büyük istikrarsızlıkların ve çözümsüzlüklerin biriktirildiği, biriktiği yıllar olarak değerlendirilir. Şimdi bugün, geçmiş yılları geri getirmek için çabalayanlara , çözüm diyen 5000 korucu müjdesi verenlere ;kendi şehirlerini ,kasabalarını  abluka altına alıp bombalayanlara, dağları taşları ateşler içinde bırakanlara söyleyeceğimiz söz ; bu sizin geçmiş 10 yılınızın iflası ve gelecek 10 yılların sorunlara gebe olduğu gerçeğini hatırlatmış olmanın görev ve sorumluluğuyla ifade edilmesidir`` bizim açımızdan... Mesele ; istikrarın demokratik normlar üzerinden mi, yoksa otoriterlik üzerinden mi sağlanmış olması meselesidir!...

 Sorunların çözümünde ve demokraside istikrar!