havadurum
Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

Boyalı merdivenlerle çıkıyoruz...

3213
                                                                                                                      ****
Ve bir akşam kuşlar gibi elimizden uçup giden mutluluk
bir sabah ebemkuşaklarının altından dörtnala gelir
                              yaşayalım çocuklar
                              her şey bizimdir
                                                                                                                      ***
(Hasan Hüseyin)
 
Gezi Parkı direnişiyle birlikte, karşı duruşlar da farklı bir şekilde örgütlenmeye başlandı. Bir sivil itaatsizlik olarak karşımıza çıkan “duran adam” eylemi, aslında bazı taleplerin ve tepkilerin durarak, haraketsiz kalarak da dile getirilebileceğini gösterdi.
 
Öğretti aynı zamanda. Önemli bir kazanımdı duran adam” eylemi.
 
Tıpkı kitap okuma eylemi kadar basit ve yalındı. Mesajı açıktı, netti. “Duran adamlar” durarak anlattılar dertlerini, ancak yine de o atasözünü çok kere hepbirlikte söyledik herhalde; “Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az!”
 
Aynı bu basitlikte ve görsel bir güzellikte başlayan merdivenleri gökkuşağına boyama eylemi/etkinliği. Tıpkı Hasan Hüseyin`in dizeleri ile işaret ettiği gibi gökkuşağının o güzel renklerini, gözlerde yarattığı gülümsemeyi öğretti bizlere. Gezi Parkı olayları sürecinde yitenlerin, gözlerini kaybedenlerin ve günlerce hastanede yaşam savaşı verenlerin yarattığı hüznü bir anda bozdu. Geleceğe dair direnç kattı herbirimize.
 
Ama aynı sadelikte ve hoşgörü ile karşılanmadı. Bu ülkede trafik lambalarını “Terör örgütü renkleri” diyerek değiştiren zihniyetle, merdivenleri tekrar grinin o soğuk yüzüne boyayan zihniyetin arasında aslında bir fark olmadığını, o zihniyetin zaman-mekan gözetmeksizin yaşadığını gösterdi. Ama bu zihniyetin, insanlar nezdindeki herhangi bir karşılığının olmadığı, verilen tepkiyle anlaşıldı. Ya da böyle bir zihniyetin karşılığının inatçı bir direniş olduğu gözlerönüne serildi.
 
Tam da Türkiye`yi anlatıyor gökkuşağı. Kırmızısı, turuncusu, sarısı, yeşili, mavisi, laciverti ve moruyla Türkiye`de bir arada, ayrımsızca, ötekileştirmeden, dışlamadan yaşanılabileceğini ifade ediyor. “Başka bir dünya mümkün”, “Bir arada yaşamak mümkün” diyor gözlerimize...
 
İstanbul`da başladı, İstanbul`un semtlerinde ve ülkenin birçok yerinde birden yayıldı. Kentlerde merdivenler artık “birlikteliğe” çıkıyor. Hangi kentte, hangi merdivenden geçerseniz geçin, artık o merdivenin sadece sizin gittiğiniz herhangi bir yere çıkmadığını, aynı zamanda sizin özgürlüğe ve barışa çıkardığını hissedeceksiniz/hissetmeliyiz!
 
Şimdi Kadıköy Belediyesi halkı ile birlikte bu sivil itaatsizliği, renk çümbüşüne dönüştürüyor, kentin merdivenleri “Fırçanı al gel” kampanyası ile boyanıyor. Neden Çanakkale`de olmasın? “barışın ve özgürlüğün kentiyiz” diye bir gururumuz var, bunu neden güncellemiyoruz? Bence Çanakkale Belediyesi`nin de desteği ile en kısa sürede, Havan Tabya 1. Sokağı Yüzbaşı Kemal Sokağa bağlayan merdivenlerin bir haftasonu organizasyonuyla boyanması ve güzelleştirilmesi etkinliğine hep birlikte imza atabiliriz. Bence bu kente, Çanakkale Belediyesi ve halkın birlikte atacağı bir imza çok yakışır. Herhalde Çanakkale`ye yakışacak en güzel sembol de gökkuşağı olur....
****
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan`ın da aynı bu çağdaş anlayış ve olgunlukla karşıladığı merdiven boyama eylemine destek vermesi, Çanakkale kentini idare eden bakış açısının önemini de gösteriyor. “Barışın kenti” sloganının, sadece dilde değil, pratikte de kentin yöneticisinden yönetilenine kadar nasıl da benimsendiğini buradan daha iyi anlayabiliyoruz. İşte Çanakkale, tam da bu nedenle önemli.
 
Kendine özgü, barış ve hoşgörü kültürünü yaşamın her alanında hataya geçiren Çanakkaleliler, bu kültürün devamı noktasındaki kararlarını da elbette seçim sürecinde verecektir.
 
Başkan Gökhan`ın bıkmadan, usanmadan, yıllardır vurguladığı, deyim yerindeyse dilinde tüy bitiren “Barış kültürü” noktasında AKP iktidarının, özellikle çözüm sürecinde öğreneceği birşeylerin olduğunu görüyoruz.
 
Hazır Başkan Gökhan “ben destek olurum” demişken, yeni bir merdiven başında rengarenk boyalarla buluşulmalı. Yine özgürlük, hoşgörü ve barış, savaş çığırkanlarına inat merdivenlere çizilmeli...
 
Bazen birşeylerin kulağımıza değil de gözlerimize fısıldaması gerekir. Sanıyorum bu da onlardan biri.
 
Ama bu kez fısıldamıyor renkler, çığlık atıyor...