Bu ülke medya patronlarının değil

 Değerli okurlarım;

Bugün oturmuş televizyonda haber kanallarını izlerken yaşadığım şaşkınlığı sizlerle de paylaşmak istedim. Bu televizyon kanalları patronları, haber spikerleri, moderatörler kafalarını yastıklarına rahatça koyabiliyorlar mı? Güzel ülkem bu haldeyken onlar pişkinlikle utanmadan hala şakşakçılıklarına devam ediyorlar. Soruyorum sizlere biz ne ara bunların arasında kaldık? Bu kadar ahlaksızlık ve vicdansızlığın olduğu başka bir dönem hatırlamıyorum.

Hele o çok güvenilir (hukukçular) tartışma programlarında sirke çevirdiler ülkeyi. Adalet bu insanlara emanetse vay halimize. Bunlar hukukçu değil şovmen ama iktidarın şovmenleri, yalakalık puanlamalarına göre kanal kanal dolaşıyorlar. Tek bir inançları var güç, para, iktidar. Hukuksuzluk da ardından geliyor zaten sistem yasaları bir bir değişiyor bu haşereler için.

İşlerini layıkıyla, korkusuzca yerine getiren vatan evlatlarına sözüm yok onlar başımızın tacı her ne kadar nesilleri tükenmek üzere olsa da. Ama bu haşereler yok mu inanın dostlarım ekranda kendilerini göstermek için para bile veriyorlardır üstüne.

Bu arkadaşlar acaba farkındalar mı acaba, yarın bir gün bu iktidar değişirse ne olacak?  Bu defa yeni gelecek iktidarın şakşakçıları çıkacak hesaplaşma başlayacak. Kin ve nefretin son günlerde tavan yaptığı ülkemizde hesaplaşmalar hiç bitmeyecek mi? O kadar kapanmış ki gözleri İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in orman yangınları araştırma komisyonu kurulması için verdikleri önerge MHP ve AKP’lilerce reddedildi. Yazıklar olsun sizlere bu mu sizin vatan sevginiz, milliyetçiliğiniz? İnsan kendi kendine sormadan edemiyor, ya bu iş terör örgütünün işi değilse, ya ucu başka yerlere veya onlara yakın isimlere temas ediyorsa? Bu önergeden bu kadar korku niye?  Çıksın ortaya yakan da yaktıran da. Yedi sülalesinden sorulsun hesapları.

Gaziantep’in ilçe belediye başkanlığına ait bazı arsalar satılıp Okçular Vakfına bağış yapıldı, dikkatinizi çekerim federasyona değil. Bu zamana kadar hesapları soruldu mu, tabiki hayır. O ısmarlama yaptırdıkları dönem dizilerinin etkisinden çıkamadılar sanırım. Dünya teknolojiyle ve geleceğe yatırım yaparken bizde geriye doğru yatırımların önünü alamıyoruz. Dikkat edin evlatlarımız şehit düşerken dizilerin senaryosunda şehit sahneleri oluveriyor. Kokuşmuş hadiselerle algı yönetmeyi bırakın artık. Bir zaman terör örgütü FETÖ’nün kanallarında garip senaryolarla yayınlanmış diziler vardı,  halkı kışkırtıp düşmanlığı canlı tutmak için benzerlerini yaşatmaya çalışıyorsunuz.  

Bir de gurbetçi meseleleri var bu insanları da Avrupa’nın göbeğinde düşman ettiler birbirlerine. Kürtler Türklerin derneklerine gitmiyor Türkler de Kürtlerin. 30 yıl evvel Almanya’da bir süre kalma fırsatım oldu, biz aynı kahvede birlikte içiyorduk çayımız kahvemizi. Şimdi bu TV kanallarının yayınlarıyla bunlar son bulmuş. Ayrışmışlar artık bu hileli dövüşten kar sağlamak için her yolu denemişler başarılı da olmuşlar ülkemizden 3000 km ötede düşmanlık orada da kendini hissettirmiş. Çok şükür düşmana gerek yok.

İnsanlar gelip burada 1000 Euro bozdurup 18.000 Türk Lirası alınca da ekonominin çok iyi olduğunu ve her şeyin çok uygun olduğunu düşünüyor. Ülkemiz freni patlamış otobüs misali hızla duvara çarpmaya gidiyor ve frene basacak birileri çıkmazsa bu otobüsün içinde hepimiz yok olacağız. Yarın enerji krizi bir sonraki gün gıda, ekonomi, hukuk, mülteci sorunları derken içinden çıkılmaz bir halde kalacağız. Bu iş futbol takımı veya belediye yönetmeye benzemez…

85 milyonun insanın vebali, vatanın bölünmez bütünlüğünün sorumluluğunun farkında olmalıyız.

İnsanlarımız bugün sokağa çıkarken nelere maruz kalacağının endişesiyle çıkıyor.

Şunu da iddia ederim ki Aksaray ve Taksim’de iki saat bir başına dolaşıp başına bir iş gelmeden evine dönebilen varsa bir daha ne yazarım ne konuşurum...