havadurum

CHP Milletvekili Bülent Öz; "Kapanan kurum ile pancar üreticisine darbe vuruldu"

930

 Şeker Kurumu`nun kapanması ile pancar üreticisine büyük bir darbe vurulduğunu ifade eden Öz, yaşanan gelişmeler ile ilgili Meclis araştırması talep etti.  Kapanan Şeker Kurumu`na 17 ay kurul üyesinin atanmamasının faturasının pancar üreticisine çıktığını belirten Öz;  “Pancardan elde edilen şeker satışı 4 ayda 450 bin ton düşerken, nişasta bazlı şeker firmalarının ise kotalarının üstünde üretimine göz yumuldu. 4634 sayılı Şeker Kanunu ile Türkiye`de şeker talebinin yurt içi üretimle karşılanmasını sağlamak, doğal kaynakların dengeli kullanımı gözetilerek, yeterli, sürekli ve ekonomik bir şekilde karşılanmasına yönelik şeker piyasasını düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulan Şeker Kurumu 696 sayılı KHK ile kapatılmıştır. Milyonlarca kişiye doğrudan ve dolaylı olarak geçim imkânı veren bir sektörün bu tür karar ve uygulamalarla çeşitli sakıncalar içeren bir sürece itilmesi sektöre zarar verecektir. Kaldı ki şeker sektörü üzerinde büyük kaygı duyduğumuz ve olumsuz etkileri olacağını düşündüğümüz şeker üreticisini, işçisini, taşıyıcısını, besicisini, kozmetik ve ilaç sektörünü, yem sektörünü, biyoetanol sektörünü yok sayan 696 sayılı KHK ile sevinen, bu ülkenin ne şeker pancarı üreticisi ne de işçisidir. Sevinen, ülkemizin milli ve manevi değerlerini yok hükmünde sayan, amacı ülkemizden kazandığı fahiş paraları yurtdışına aktarmak ve Şeker Kurumu`nun kapatılmasını dört gözle beklemek olan, hatta ürettiklerini zemzem diye yutturmaya çalışan NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker) lobisi olmuştur” dedi. 

 
“Kayıt dışılık ve denetimsizlik baş göstermiştir”
Şeker Kurumu`nun 17 aydır görevini yapamaması sebebiyle sektörde en başta büyük bir denetimsizlik hakim olduğunu belirten Öz; “Bu sebeple Eylül-Aralık ayı sonu 2017 dönemini kapsayan 4 aylık süreçte gerçekleşen şeker satışı bir önceki yılın aynı dönemine göre 450 bin ton düşük olarak gerçekleşmiş, sonucunda kayıt dışılık ve denetimsizlik baş göstermiştir. Bu aşamada pancar şekerine karşı başka şekerlerin ikamesi devreye sokulacaktır. Söz konusu durum pancar ekim alanlarının azalmasına neden olurken, C şekerine ihtiyaç olmamasına rağmen 250 bin tonun üzerinde şeker ithaline neden olmuştur. Gerçekte C şekerinin eşsiz coğrafik yapısı ve iklimi ile şeker pancarı için bulunmaz bir coğrafya olan ülkemizde her ne pahasına olursa olsun üretilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Öte yandan NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker) üreten firmaların geçtiğimiz pazarlama yılında kendilerine tanınan kotanın üstünde üretim yapmalarına rağmen, kurul üyelerinin atanamaması sebebiyle bu fabrikalara ceza bile kesilememiştir. Bir yandan NBŞ, bir yandan yüzde 40`ların üzerine çıkan yüksek yoğunluklu tatlandırıcı ithalatı derken ülkemize giren kayıp kaçak şeker miktarı bilinmemektedir” dedi. 
 
“Milli Şeker sektörü çıkar lobilerine pazarlık konusu yapılmamalı”
Böyle bir ortamda sektörü düzenleme ve denetleme görevi bulunan Şeker Kurumu`nun kapatılması talihsiz ve temelsiz bir açmaz iken, milli üretim sektörümüzün yok olması anlamını taşımaktadır. Türk pancar üreticisi ve işçisinin tarihi mirası olan şeker fabrikaları dolayısıyla milli şeker sektörü çıkar lobilerine pazarlık konusu yapılmamalıdır. Almanya ve Fransa`da nişasta bazlı şeker üretimi sıfır iken, her şeyden önemlisi, dünyada nişasta bazlı şeker üretimi gerilerken, Türkiye`de yüzde 4 büyüme kaydedilmesi düşündürücüdür. Sorun, Şeker Kurumu`nun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`na bağlanmasının ardından bu davaların nasıl yürütüleceğidir. 2017 yılında belirlenen kotanın üzerinde NBŞ kotasının 19 bin ton fazla üretilmiş ve buna cezai uygulama yapılmamıştır. NBŞ üretimi yapılmayan ülkelerde obez insan olmamasının sebebi pancar şekeri tüketmelerinden kaynaklanmaktadır. Başta ABD olmak üzere NBŞ üretimi yapılan ve gıda denetimi yapılmayan ülkelere baktığımızda obezite üst seviyededir. Dünya ülkeleri kullanımını azaltırken; ülkemizin kanser, siroz gibi hastalıklara neden olan ve GDO`lu olan mısırdan elde edilen NBŞ kullanımını artırması halkın sağlığıyla oynanmasının göstergesidir. Türkiye`nin de NBŞ kotalarını AB ülkeleri seviyesine indirmediği taktirde ileride obezite, kanser siroz gibi hastalıkların yaygınlaşacağı aşikardır. Bu bağlamda; ülkemizde NBŞ kotasının incelenmesi amacıyla Anayasa`nın 98, TBMM İç Tüzüğü`nün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim" 
(Haber Merkezi)
Paylaş