havadurum
Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

ÇOMÜ’ye karşı olmak!

1928
Son günlerde ÇOMÜ yönetimindeki hocalar gerek kendilerine açılan yerel gazete sayfalarında gerekse ÇOMÜ’ye yönelik kurulan bazı internet sitelerinde -tabi ki müstear yazarları ile- “ÇOMÜ’ye zarar verilmek” istendiğini, “ÇOMÜ karşıtı yayınlar” yapıldığını dile getirir oldular. Neredeyse tek propagandaları olan bu yakarışları iyiden iyiye garibime gitmeye başladı.
 
Çanakkale’de yapılan eleştirileri, yazılan yazıları ÇOMÜ karşıtı olarak değerlendirmek, bence her şeyden önce bir algı probleminin olduğunu gösterir.
 
Ya anlama güçlüğü ya da ifade etme sorununu da ekleyebileceğimiz bir takım gelişim problemlerine bağlı olduğunu değerlendirdiğim bu duruma maalesef ki bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok! Çünkü bu tamamen çocukluk evrelerinde yaşanan gelişimle alakalı.
 
Genellikle 0-6 yaş arasında yaşanan geç konuşma, geç yürüme gibi kişisel beceri ve kabiliyetlere bağlı olduğunu düşündüğüm bu sorunun ileri yaşlardaki yansımaları böyle oluyor demek ki!
 
Bir örnek verecek olursak; bir yerel gazete yazarı, (Bu arada bir gazetede Seçkin Sağlam adlı bir kişi “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde bir gece yarısı yurtlar basılıp, öğrenciler hastanelik olana kadar dövülebiliyor” ifadesini nasıl kullanabilmektedir, doğrusu ya şaşırıyorum. Oysa ÇOMÜ’ye bağlı herhangi bir öğrenci yurdu bulunmamaktadır. Hatta bahsi geçen öğrenci yurdu ÇOMÜ yerleşkesi içinde dahi bulunmamaktadır. Peki, bu kadar gerçek dışı veri üzerinden böylesine yanlış ve gerçek dışı bir ifade nasıl kullanılabilmektedir? Ümit ederim Seçkin Sağlam yanlışlıkla bu cümleleri kurmuştur, başka bir niyeti yoktur) yorumunu yapıyor.
 
Şimdi öncelikle muhtemelen bu yazar ya okuduğundan anlamıyor ya da konuyu çarpıtmak istiyor. Gençlerin kışkırtılması konusuna girmeyeceğim o konuyu geçtiğimiz günlerde yazdık.
 
Ama benim üzerinde durmak istediğim konu şu; “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde bir gece yarısı yurtlar basılıp, öğrenciler hastanelik olana kadar dövülebiliyor” sözünün ne anlattığıdır. Bir kere o cümleden yurtların Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin “malı” olduğu ifadesi çıkmıyor. Sonuçta kavgaya tutuşan öğrenciler ÇOMÜ’nün öğrencileridir. Kavgaya “ev sahipliği” yapan ise KYK (Kredi Yurtlar Kurumu)dur ki bu yurtta kalan öğrenciler de ÇOMÜ’nün öğrencileridir.
Nasıl; çok garip değil mi?
 
Çanakkale’deki KYK’da ODTÜ öğrencilerini mi kalmasını bekliyordunuz? Koskoca yazıdan bir cümleyi çıkarıp, eğip-bükmeye çalışan sayın yazar, anlaşılan o ki, bir cümle anlamış o nu da yanlış anlamış!
 
Neyse bu çok önemli değil bir örneğin üzerinde bu kadar durmak hem gereksiz hem de vakit kaybı. Biz konumuza dönelim; ÇOMÜ’ye karşı olmak!
 
“ÇOMÜ karşıtlığı” konusunu “Olmak” fiiliyle birlikte kullanıyorum ki yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermeyelim.
 
ÇOMÜ kurumsal olarak ele alındığında ona karşı olan yoktur herhalde. Çünkü ÇOMÜ bu kente, sosyal, ekonomik, kültür vs gibi konularda önemli katkılar sağlayan bir kurumdur ve kentin gelişimi noktasında en önemli kurumlardan biridir. Belki de en önemli kurumdur.
 
ÇOMÜ’deki yönetim konusunda yapılan eleştiriler, ÇOMÜ karşıtlığı olarak mı algılanıyor, yoksa bilinçli olarak mı bu algı yaratılmaya çalışılıyor? Bilmiyorum.
 
Eğer böyleyse ucuz ve kötü bir numaradır ki kimse yemez bunu!
 
Çanakkale’de ÇOMÜ karşıtlığı olduğunu düşünmüyorum. Ancak, ÇOMÜ’deki yanlış uygulamaların yazılması ve konuşulması kadar da doğal bir şey olmamalı.
 
Buna da bir örnek verelim;
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen deprem panelini hatırlarsınız. Panele girecek tüm üniversite öğrencileri (liseliler de dahil) didik didik aranmıştı. Gerekçesi ise rektörün dediğine göre, “Öğrenci olayları”ydı.
 
Bu sizce de garip bir uygulama değil mi?
 
Öğrencilere “potansiyel tehlikeli” muamelesi yapılması doğru mu?
 
Ya da belki de hayatlarında ilk defa bir üniversiteye giren öğrencilerin üzerlerinin aranması nasıl bir üniversite imajı yaratır?
 
Bu haber ve yorum sizce üniversite karşıtı mı, yoksa üniversite yönetiminin garip uygulamasının eleştirisi mi?
 
Unutmayın, Çanakkale’de üniversite karşıtlığı değil, yanlış yönetim karşıtlığı vardır ki bu durum da geçici bir durumdur. Bu barışıklığı sağlamak yine üniversite yönetiminin elindedir.
 
Yoksa Çanakkale’de insanlar, akşama kadar oturup, “ya bu üniversiteyi nasıl karalasak?”diye düşündüklerini mi sanıyorsunuz?
 
Pardon ama tamamen kişisel merakımdan soracağım siz aynaya hiç bakıyor musunuz?