havadurum

CUMHURİYET VE DEMOKRASİ KAVRAMLARI

2622
1-)GİRİŞ(İntroduction)
Yakın zamana kadar, popüler düşünde, cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının birbirlerinden ayrılmaz bir bütün oldukları konusunda zımni bir fikir birliği egemendi. Cumhuriyetsiz bir demokrasinin hep eksik kalan bir yanı olduğu, demokrasisiz bir cumhuriyetin ise, rejim olarak bir üstünlük arzetmediği kabul edilirdi. Bu zımni görüş birliğinin arkasında yatan temel varsayım, her iki kavramın da, son tahlilde, yönetimde halk çoğunluğunun tercihlerini yansıtma ilkesine dayanmasıydı.
 
Demokrasi cephesi eksik cumhuriyet rejimleri veya dört dörtlük biçimde cumhuriyet özellikleri taşımayan rejimler, dünya üzerinde fiilen çoğunlukta olsalar da, her iki durumda da rejimlerin doğal gelişmelerinin demokrasi ve cumhuriyetin tamamlanması yönünde olduğuna olan inanç egemendi. 1980 ortalarından itibaren, cumhuriyet ve demokrasi arasında, her zaman ve her yerde geçerli bir tamamlayıcılık ilkesinin yürürlükte olması gerekmediği fikri dile getirilmeye başlandı. Bu sorgulama çerçevesinde, cumhuriyeti demokrasiden soyutlayarak, cumhuriyeti kendi başına yeterli ve anlamlı bir hedef olarak sunan görüşler Batı yazınında yer almaya başladı. Cumhuriyeti üstün ilke, kendi başına bir amaç, demokrasiyi ise bir araç olarak sunan bu yaklaşımlar, sadece totaliter kamplarda değil, demokratik gelenek içinde yer alan çevrelerde de yankı uyandırdı. Bunun önemli bir nedeni, postmodern düşünce akımının, “her şey doğrudur, hiçbir şey doğru değildir” iddiasına karşı gelişen tepkiydi. 
 
Cumhuriyet rejiminde akrabalık, sınıf ve kabile ilişkileri, hukuki bir ayrıcalık sağlamazlar. 
Seçilme hakkı konusunda ise, cumhuriyetçi ilke, daha az geneldir. Herkese seçilme hakkı tanınabileceği gibi, bazı cumhuriyet rejimlerinde, seçilme hakkının kullanılması evrensel koşullara bağlanabilir. Örneğin okur-yazar olmak veya ilkokul diploması olmak gibi, seçilme hakkını sınırlayan kurallar olabilir. Bu konuda kıstas kuralların kişileşmemesidir. Sınırlayıcı kuralların kişilerden bağımsız, genel bir kural olması ilkesinin yanında , tamamlayıcı koşul, toplumun önemli bir kesimini bu hakkın kullanımından mahrum etmemesi ve bu sınırlayıcı kuralın topluluğun ortak yararına gözetmesidir. 
 
Cumhuriyet rejiminin özelliği, toplumsal ilişkiyi yurttaşlık bağı temeline oturtmaya çalışmasıdır. Cumhuriyet rejimi, bireylerin toplumsallaşmasında kurumları ön plana çıkarır. Sadece aile, yöresel veya dinî gelenekler ve benzeri dar alanlar içinde değil, topluluk kimliğinin taşıyıcısı olan soyut kurumlar aracılığıyla yurttaş kimlikleri biçimlendirilir. Okul, bu açıdan, cumhuriyetin en önemli kurumlarından birisidir. Ortaklık kimliğinin aşılandığı aslî alandır. Eğitim, sadece birey ve ailenin tasarruf alanı olmaktan çıkıp, topluluğun sorumluluğuna verilir. Sağlık, kültür gibi konular da, farklı derecelerde de olsa, cumhuriyet rejimi içinde benzer konumdadırlar.Demokrasiyi, dar anlamda, bir özgürlükler rejimi olarak tanımlayabiliriz. Demokrasi, cumhuriyet kavramının içinde barındırdığı eşitlikçiliği reddetmeden, mümkün olan en geniş özgürlük alanının toplumsal yaşamda yürürlükte olduğu rejimdir. Seçme-seçilme özgürlüğünün ötesinde, insanın düşündüğünü ifade etmesi, istediği inanç ve kültürel değerleri yaşaması gibi hakları da içerir. Demokrasi kavramında çoğulluk ilkesi mündemiçtir; cumhuriyet ise vurguyu, kurumsal bütünlüğe yapar.Demokrasinin sınırlarını, başkalarının özgürlüklerine müdahale edilmesi çizer. Kısaca ifade etmek gerekirse, başkasına zarar vermeyen her tasarruf, demokratik rejimde meşrudur. Ama toplumsal yaşamda ilişkilerin girift yoğunluğu arttıkça, bu özgürlüğün sınırları da doğal olarak daralır. Örneğin mülkiyet hakları sınırlanır. Başka bir sınırlama, anne ve babaların çocukları üzerindeki yetkileri konusunda gündeme gelir. Özellikle bu son konu, demokrasi tartışmasında en gergin konulardan birisidir. Çünkü bağımlı durumda olanlar üzerinde yetki kullanımının sınırlarını nesnel ve evrensel biçimde tanımlamak mümkün değildir. Ilk bakışta, dar anlamda demokrasi ile negatif özgürlükler arasında yakın bir ilişki var gibi gözükür. Negatif özgürlük, Isaiah Berlin’in önerdiği biçimde, müdahalenin olmaması durumudur.5 Ama biraz daha derine inince, negatif özgürlük kavramının, kaçınılmaz olarak demokrasi içermediği gerçeği ortaya çıkar. Bireysel özgürlüklerle ne demokrasi ne de cumhuriyet arasında olmazsa olmaz bir ilişki vardır. Berlin’in belirttiği gibi, “beni kim yönetiyor?” sorusuna verilen cevap, “hükümet nereye kadar benim işlerime karışıyor?” sorusuna verilen cevaptan mantıken farklıdır.
 
Geniş anlamda demokrasi ise, pozitif özgürlükleri kapsar. Pozitif özgürlükler, müdahalenin olmamasının ötesinde, insanların kendilerini ilgilendiren konularda egemen olmalarıdır. Pozitif özgürlük, insanın nesne değil, özne olma haklarını tanımlar. Düşünen, arzulayan, eyleme geçen ve yaptığı seçimlerin sonuçlarının sorumluluğunu üzerine alan bir özne söz konusudur. Ama pozitif özgürlükler söz konusu olduğunda, farklı hakların birbiriyle çatışması kaçınılmazdır. Bu nedenle, geniş anlamda demokrasiyi, sürekli yeniden tanımlanmayı gerektiren dinamik bir süreç olarak görmek gerekir. Dar anlamda demokrasinin statik ve muhafazakâr yapısına karşılık, geniş anlamda demokrasi, geçmişten devralınan yapı, düzen ve hiyerarşinin tartışılabilir olduğu, hakların bir kısmının ya pazarlık ya da toplumsal güç dengesiyle sınırlarının daraltılıp ya da genişletilebileceğini kabul eder. Negatif özgürlükleri ön planda tutan liberal gelenek için, pozitif özgürlüklerden hareket etmek müdahaleciliği, fiilen olmasa bile, bilkuvve içinde taşır.
 
2-)BAZI KAVRAMLARIN TANIMI VE YÖNTEM (METHOD):
Cumhuriyet: Cumhuriyet, hükûmet ya da devlet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşi kavramlarının karşıtıdır
 
Demokrasi:: Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.
 
Halk: Halk veya Kişi bir milleti oluşturan çeşitli toplumsal kesimlerden veya meslek gruplarından oluşan insan topluluğuna denir. Halkı milletten ayıran en önemli fark; halk, bir toplumda halen yaşamakta olan çeşitli toplum kesimlerini kapsamaktadır. Millet ise geçmişten geleceğe doğru belirli bir soyu ifade etmektedir.
 
Yurttaş: Aynı yurt üzerinde yaşayan, bir yurda yurttaşlık bağıyla bağlı bulunan kimselerden her biri.
Devlet: Belli bir toprak üzerinde bulunan ortak amaçlar etrafında birleşmiş, kendi bayrağı, kendi yönetimi olan millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu yapı.
 
3-) BULGULAR (Findings) ve TARTIŞMA [Results(Discussion)]
Cumhuriyet ve demokrasi kavramlarını bu kadar yüceltmemizin nedeni; bunların yokluğunda var olabilecek durumların sonuçlarının adil ve eşitlikçi olmamasından kaynaklanmaktadır.
 
Cumhuriyet bireyin kendi yaşamı üzerinde söz sahibi olabilmesine ya da yönetim mercilerini kendi belirleme gibi avantajlar sunar. Devlet nezdinde bireylerin kadın erkek, muhafazakar veya gayrimüslim gibi farklılıklar gözetmeksizin herkesin eşit haklardan yararlanabilmesine olanak sağlamıştır. Bunların yanı sıra toplumun sadece bir aile veya zümreye karşı köle olarak hayatının sonuna kadar onlara hizmet ederek geçirmeyecek kendi benliğinin farkına varıp kendi yararına da çalışmalar sürdürebilme imkanı sağlamaktadır. Cumhuriyetin yokluğunda ise bireyin veya toplumum ömürleri boyunca yöneticilere karşı borçluymuş gibi sürekli bir köle misali çalışması ve onun hayatı için çabalaması söz  konusu olabilmektedir.
 
Cumhuriyetin yurttaşlara tanıdığı hakların karşılığında beklediği yurttaşlık görevlerinde de eşitlik ilkesi geçerlidir. Ama bu, aritmetik bir eşitlik olabileceği gibi (kadın-erkek herkes, aynı askerlik yükümlüğünü yerine getirirler veya herkes aynı miktarda vergi öder), konumların eşitliği ilkesi de olabilir (herkes malî gücüne oranlı vergi verir, kamu hizmetleri kişilerin gelir durumlarına göre tarifelendirilir).
 
Demokrasi, kurumların tayin edici rolünün karşısına, bireyleri çıkartır. Cumhuriyet ve demokrasi kavramlarını iki ayrı uca oturtunca, ortaya iki farklı özgürlük anlayışı çıkar. Merkezinde cumhuriyet kavramı olan yaklaşımda, yurttaş olarak özgürlük söz konusudur. Klasik Yunan felsefesine hakim olan özgürlük anlayışı, topluluk içinde, topluluk üyesi olarak sahip olunan hakların kullanımı özgürlüğünü tanır. Topluluk aslî unsurdur. Buna karşılık modern olarak tanımlanan özgürlük kavramı, sadece yurttaş olarak değil, insan olarak özgürlüğü tanımlar. İnsan olarak özgürlük, öznelliğin topluluğunkine indirgenemez gereklerini, sürekli genişleyen bir özerklik arayışını ön plana çıkartır.
 
4-) SONUÇ  VE ÖNERİLER [Discussion (Conclusion and Suggestions-Recommends]
Cumhuriyet ve demokrasi kavramları neredeyse dünyanın heryerinde mevcut bulunmasına karşın uygulanma şekilleri birbirinden farklılık göstermektedir. Hatta kişiden kişiye de bu kavramların anlamları farklılıklar göstermektedir. Ülkeler kendilerine göre cumhuriyet ve demokrasi kavramlarını yorumlamış ve kendi çıkarları doğrultusuna uyacak şekilde kullanmışlardır. Bunların yanında ismi cumhuriyet olan ama cumhuriyete dair bir özellik göstermeyen devletlerin veya hükümetlerin varlığı söz konusu olabilmektedir.
 
Eksik cumhuriyetin dünyadaki yaygın biçimi, siyasal, dinî veya askerî bir zümrenin seçilme hakkını tekeline aldığı veya seçilme hakkı üzerinde veto yetkisini kullandığı rejimlerdir. Bu tekel yetkisini elinde tutanların konumlarından hareket ederek, mollalar cumhuriyeti (İran), tek parti cumhuriyeti (1925-1946 Türkiye’si), pretoryenler cumhuriyeti, beyaz azınlık cumhuriyeti (Mandela öncesi Güney Afrika) örneklerinde başvurulan tanımlamalar, cumhuriyet kavramının sözü edilen rejimde nereden yara aldığını belirtir. Bu kısmi cumhuriyetlerde, rejimin yapısı, şahsi olmayan bir zümre diktatörlüğü olarak da tanımlanabilir. Bu son örnekler, cumhuriyet ve demokrasinin birbirine en uzak durdukları örneklerdir.
 
Bu bağlamlarda cumhuriyetin var olduğu ve demokrasinin olmadığını görebilmekteyiz. En iyi yönetim şeklinin cumhuriyet olup olmadığı hakkında farklı görüşler olmasını karşın baskın olan tarafın  cumhuriyetin var olmasıdır.
 
Cumhuriyet ve demokrasinin birlikte adil bir şekilde uygulandığı veya uygulanmaya çalışıldığı rejimler bireyin özgürlükleri açısından güzellikler sunar.  En iyi demokrasinin var olabilmesi için devletin bireyleri baz alması STK ile düzenli istişareler yapılması gerekmektedir. 

CELAL ÇİMEN(183503067)
Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi Bölümü