havadurum

Cemile B. YAZICI

2651
Yazılarınız sahte değil mi? Hakaret etmiyor musunuz?
“Demokrat Çanakkale ilk yayına başladığı günden bu yana Çanakkale’yi sarsmaya devam ediyor. Kimi uyanıyor, kimi de ışığı görünce gözlerini ovalıyor.”
diye başlıyor, Demokrat Çanakkale’deki yazısına Feride K.Yavaş. Yazının başlığı da “Yazılarımız Sahte mi? Hakaret mi Ediyoruz?”
 
Bakalım mı Feride K.Yavaş ya da Demokrat Çanakkale ne yazıyor, ne diyor?
(Siyahla yazılanlar Demokrat Çanakkale/Feride K.Yavaş yazısından aynen alıntıdır.)
 
2. paragraftan:  “Daha güzel bir Çanakkale özlemiyle yanıp tutuşan genç insanların, güzel insanların güzel düşünüp, güzel yazdığı bir site”nin “şer oluşumu değil” olduğu ve üstelik “kimseye ama kimseye de hakaret etmiyor” diye yazıyor yazıcı. Ve en önemlisi de -birilerinin de sıkça kullandığı gibi-, “Yaradılanı seviyor, Yaradan’dan ötürü.” diyor Demokrat Çanakkale için.
 
Kim seviyor? Demokrat Çanakkale.
Kimi seviyor Demokrat Çanakkale? “Yaradılanı.”
Yaradılan kim?
 
Önce şunu anlamak lâzım: Paragrafın bütününü de  okuyunca, yazıcının sanki bir “kişi”den bahsettiği, ama bahsedilenin “yok yazarlar”dan oluşmuş “Demokrat Çanakkale” olduğu ortaya çıkıyor. Ya da Feride K. Yavaş’ın bir kişi değil de birkaç kişi olduğu mu bildiriliyor! Yoksa Demokrat Çanakkale, Feride K. Yavaş mı? Sorgulamıyorum o mu bu mu diye, sadece soruyorum o kadar…
 
Devam ediyorum:
“Yaradılanı”  “Yaradan’dan ötürü” seven bu “güzel insanlar, güzel yazıcılar, yanıp tutuşan genç insanlar”, “yaradılanı” yine yalnız ve yalnızca  yaradılandan dolayı sevdiklerini mi bildiriyorlar? 
“Yaradandan” ötürü, birisini sevmek biraz tuhaf kaçmıyor mu meselâ? “Aslında sevmiyorum, ama falancanın hatırı var” gibi olmuyor mu? “Yaradandan” ötürü “kızılacak”, yaradılanlar yok mu? Meselâ, bu, “kıtasal düzeyde öldürülen yaradılanları kim öldürüyor” diye bazen düşünüyordum. Şimdi bu sorumun yanıtını, size yazarken verdim: “Tamam, bu yaradılanları yaradandan ötürü sevmeyenler öldürüyor.” oh be rahatladım diyecektim, ama “eee, bu ‘sevmeyenler’ ne oluyor peki? Sevmeyenler de mi var? Varsa bunlar kim?”  Talibanlar mı? Kızıllar mı? Çeçenler mi? Hükümet yanlıları mı? Hükümet karşıtları mı? Sözde Ermeniler mi? Özde Müslümanlar mı? Katolikler mi? Haçlılar mı? Yahudiler mi? Naziler mi? Sırplar mı? Bosnalılar mı? Nato güçleri mi? Yunan tohumları mı? Bulgarlar mı? Kara Gömlekliler mi? Milisler mi? Kaddafi mi? Saddam mı? Sedat mı? Hamas mı? Hizbullah mı? Siviller mi? Özel Kuvvetler mi? Askerler mi? ABD Ordusu mu? Teröristler mi? Birkaç ruh hastası mı? Trafik kazaları mı? Afetler mi? Tusunami mi? Seller mi? Kocalar mı? Erkekler mi? Kadınlar mı? Kim bunlar? Kim kim kim…
 
Siz bilirsiniz, ama bir çelişki var gibi geldi de onun için…
Demokrat Çanakkale’nin çekindiği bir şey olmasa gerektir!
 
Bu arada en azından beni sevdiğinizi de öğrenmiş oldum. Ben de diyordum ki “yahu beni birisi seviyor ama kim seviyor” diye içimden geçiriyordum. Sayenizde hem,  beni kimin sevdiğini hem de neden sevdiğini öğrenmiş oldum.
 
Şaka bir yana, bunları soruyorum sadece ve de bana açıklama yaparak Demokrat Çanakkale’nizi yormayın lütfen. Bu soruları kendinize soracağınızdan ya da sorduğunuzdan emin olabilirim. Ya da tersi. Hiç önemli değil. Önemli olan sizsiniz sayın yazıcı ve Demokrat Çanakkale. Ben, “buradan” nasıl göründüğünüzü söylemeye çalışıyorum yalnızca, o kadar.
 
Bir de, özlemleriniz olan “daha güzel bir Çanakkale”yi Demokrat Çanakkale’nin nasıl, nerede, kime güzelleştireceğine müdahil olmamaya gayret ederek, affınıza sığınarak sadece, “estetik yaptırmayın, doğal haliyle bir iki sürme, pudra ve saçlarını düzgünce taramak daha doğal olur ve “bu benim tercihimdir” dersem ayıp etmiş mi olurum.
 
7.paragraftan: Demokrat Çanakkale, Hedef Gazetesi’ne “Daha en temel ilkesini bile doğru yazamayan bir gazetenin diğer yazılarından okur ne bekleyebilir” diye yazıyor. Bu paragrafta neredeyse tümüyle “yazım kuralları” dersi veriyor Demokrat Çanakkale. Oldukça yararlanıyoruz da! Bir iki düzeltme de ben yapayım; size katkı olsun diye: “orada ufak da olsa bir nüans var” yazmışsınız, ama hemen anladınız sanırım ufak ve nüansın yan yana gelmeyeceğini. Di’mi? Şu, copy-paste, motto’yu da size yakıştıramadım.
 
Bu paragraftaki “Bizim hakaret etmeye ihtiyacımız yok” cümleniz de önemli. Önemli çünkü bu cümleyle yine, Demokrat Çanakkale açık veriyor. Daha dikkatli olmanız gerekiyor!
Bu cümleyle Demokrat Çanakkale ne diyor?
1) “Hakaret etmeyi” benimsiyorum,
2) “İhtiyacım olduğunda hakaret ederim” diyorsunuz ve bunda da çok “başarılı”  olduğunuzu kabûl etmek gerekiyor.
 
Demokrat Çanakkale’nin yazın üslûbu böyle. Metinde tek tek kelime aramaya gerek yok. Yazıların bütününde saklanan, sinmiş olan üslûp, aşağılayarak hakaret eden ve saldırgan bir üslûptur.
 
Ayrıca, yine bu, 7.paragrafta Hedef Gazetesi’ne “Efendi, efendi.” diye hitap ederken, yumruğunuzu sıkıp işaret parmağınızı “efendinin” gözüne sokarak sallıyor musunuz diye merak ettim. Ya da beş parmağınızı açarak elinizi yine “efendi”nin suratına suratına sallıyor muydunuz?
 
Birkaç satır tutabilecek cevabınız mutlaka vardır, ama ben yine hatırlatıyorum;  benim ki merak? Sorunca da geçiyor merakım!
 
Bir iki bir şeyler daha yazıp bitireyim (şimdilik) diyorum.
 
Paragraf 8’den: “Şimdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerini göreve çağırıyorum. Hedef gazetesinde çalışan bu yazılım uzmanlarının sigortası var mıdır? Hedef gazetesinde çalışan diğer işçiler sigortalı mıdır? Mehmet Çelen’in sigortasını Hedef Gazetesi ödemekte midir? Olay Gazetesi’nin sigortalı çalışan sayısı nedir? BU sayı Olay Gazetesi’ne resmi ilan verilmesine müsaade etmekte midir? Tıpkı Sedat Yaylacı gibi ben de Valiliğe ve sendikaya ihbarda bulunuyorum, Olay gazetesinde kaç kişi sigortalıdır? Vergi borçları var mıdır? Resmi ilan şartlarını karşılamakta mıdırlar? Hodri meydan. Demek biz sahtekârız ha. Gidin mahkemeye de görelim, kimmiş sahtekâr, kimmiş mert olan.” diye yazıyor Demokrat Çanakkale.
 
Bu ne hiddet Demokrat Çanakkale/Feride K. Yavaş? Yakıştırdınız mı kendinize?
 
Sakin olun lütfen. Çünkü hiddetlenince istemeden de olsa açık veriyorsunuz, “rakiplerinize” koz veriyorsunuz, kendinize “gammazcı” damgası mı vurdurmak istiyorsunuz yoksa? Olmadı. Olmuyor…
 
Sizin gibi “mert” bir Demokrat Çanakkale böyle şeyler söylememeli. Söyleyecekse; “Demokrat Çanakkale’nin yasal yayın yapan; her türlü basın-yayın kurallarına(ahlâkı mıydı yoksa!) uyan; her türlü ticari formalitesini yerini getirmiş; bütün yazarlarına telif ücreti veren, haber ajanslarıyla abonelik sözleşmeleri olan; muhabirleri ve diğer kadrolarının maaş ve bağlantılı vergi, SGK primini ve stopajlarını ödeyen; yayınevinin/ofisinin elektriğini, suyunu, doğal gazını, kirasını, aidatlarını ödeyen; her türlü  iletişim masrafları, yol giderleri, kamerası, fotoğraf makinası, kâğıdı kalemi vb. gibi malzemelerinin kuruşu kuruşuna belgeli harcamalarını yapan bir basın kuruluşu olduğumu mertçe açıklıyorum ve kendimi ihbar ediyorum: Ey savcılar, ey maliyeciler, sigortacılar gelin bana hesap sorun, gelin beni denetleyin çıksın ortaya ben neyim…” diye çağrı çıkartıp ve de hemen arkasından “Şimdi de Hedef Gazetesi-Olay Gazetesi ve hatta bilumum benim dışımdaki bütün gazetelerin hepsini şikayet ediyorum, ihbar ediyorum, savcıları, maliyecileri, sigortacıları göreve çağırıyorum” demenizi beklerdim. Böylelikle “kimin sahtekâr kimin mert olduğu”nun belgelenmesi amacıyla çıkarttığınız çağrı daha “adaletli” ve daha “vicdanlı” olurdu.
 
Şimdi sizi şöyle anlayacaklar: “Demokrat Çanakkale tertemiz –ki şüphesiz öyledir!-  diğer gazeteler sahtekâr.” diyorsunuz diye düşünecekler. Bazıları da “amma aşşağılıkmış bu Demokrat Çanakkale, hem tehdit ediyor, hem gammazcılık yapıyor hem de  gazetecilik dersi veriyor. Nasıl gazetecilik bu bir de demokrat üstelik. Bir de “biz kardeşiz” diyor. Kardeşine böyle yapan kardeşi olmayanlara ne yapar…” filan demez mi? Daha vurucu, daha “inandırıcı” olması için o çağrıda kendinizi de “sahtekârlardan” ayırmasaydınız çok daha iyi olurdu. Bence tabii…
 
Bakın, yine söylüyorum “sizin asla öyle sahtekâr-mahtekâr olduğunuzu düşünmek bile size büyük iftiradır, hatta terör örgütüne yataklık etmek bile olabilir valla billa”. Ben, neden böyle açıklar veriyorsunuz diye “deliriyorum”, bütün dellenmem ondan… Bu kadar basit bir şeye neden dikkat edilmiyor, etmiyorsunuz onu anlayamıyorum…
 
Ben de biraz hiddetleniyor gibi oldum, en iyisi burada biraz ara versem iyi olacak.
Sonra yazarım yine belki.
 
Dipnot: Bahse konu yazı, 30 Aralık 2011 tarihli Demokrat Çanakkale’de yayımlanmıştır ve alıntılar yazıldığı gibi, aynen alınmıştır..