havadurum

Çocuğunuz 'zeki ama çalışmıyor mu?'

1566

 Pedagog Hakan Şahintürk, ‘Çocuğum zeki ama çalışmıyor’ isimli yeni kitap çıkarttı. Pedagog Şahintürk, yeni kitabını gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirdi. Şahintürk, kitabını bir savunma mekanizması haline gelen ‘çocuğum zeki ama çalışmıyor’ sözü ile çıkartmayı uygun bulduğunu söyledi. Çocuklarla olan iletişimde anne ve babaların çocuğa karşı tutumunda unutmamaları gereken baş olgunun, duygusal zekanın geliştirilmesi amaçlı iletişim olduğunu söyledi. ‘Duygusal zeka ile başarı arasında nasıl bir ilişki vardır?’ sorusuna ise, bu durumu kitabında ailede üç S kuralı ile anlatmaya çalıştığını ifade eden Pedagog Şahintürk; “Kendine saygı. Başkalarına saygı. Yaptıklarının sorumluluğunu alabilme” dedi. Pedagog Şahintürk, kitabının ismini nasıl düşündüğünü anlatarak; “Yirmi yıllık mesleki deneyimimde anne babaların çocuklarını tanımak yerine onlara akademik anlamda fazla yük bindirme çabaları ve başaramadıkları her şeyi çocuklardan beklemeleri gerçeğinden yola çıkarak bir savunma mekanizması haline gelen ‘çocuğum zeki ama çalışmıyor’ sözünü kullanmayı uygun buldum” ifadelerini kullandı. 

 
Anne babalar bu kitabı neden okumalı?
Pedagog Hakan Şahintürk; “Biliyorsunuz ki yaşam çok hızlı akıp gidiyor. Yaşamın hızına yetişme noktasında hem kendimizi hem çocuklarımızı ihmal ettiğimiz zamanlar olabilmektedir. Kendimizin ve çocuklarımızın geleceklerine dair doğru, gerçekçi ve uygulanabilir planlar yapabilmek çoğu zaman zor olmaktadır. Rekabet koşullarının acımasızca öğüttüğü hayallerin gerçekleştirilebilmesi için çocuklarımıza yapılabilecek yardımların neler olabileceği, onlarla olan iletişimimizde nelere dikkat edilmesi gerektiği ve aile içinde duygusal eşgüdümün sürekliliğinin nasıl sağlanacağı kitabın şemasını oluşturmaktadır. Anne babaların çocuklarının doğumundan kitabı okudukları zamana kadar olan süreç içerisinde anne babalık becerilerinin kitaptaki ölçütlere göre gözden geçirmesi ve her ölçüte göre kendilerine not vermeleri kitabın öncelikli işlevleri arasındadır. Çocuklar ders çalış dediğinizde çalışırlar mı? Siz istemediğiniz ya da önemine inanmadığınız bir şeyi yapmak ister misiniz? Ebeveynlerin en çok zorlandıkları konuların başında çocuklarının ders çalışma isteklerini arttıramamak gelir. Bu noktada unutulan en önemli nokta hiç kimse bir işi nedensiz ve gerekçesiz yapmaz. Çocukların da ders çalışma gerekçelerini doğru bir zemine oturmaları için aile içerindeki güdüleme yöntemleri ele alınarak pratik çözüm önerileri paylaşılmıştır” dedi. 
 
“Anne ve babalara düşen görevler”
Pedagog Şahintürk; “Aslında bu soruyu günlerce konuşabiliriz. Kitapta söz ettiğim gibi, bu konuda iki önemli unsur bulunmaktadır. Sevgi ve kontrol.  Her ikisinin de dozajında olması iletişimi canlı ve sıkı tutar. Ekonomik şartların çok ağırlaşması nedeniyle ebeveynlerin çocukların gelecekleri hakkında kaygılanması çok normal bir durumdur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, samimi ve net mesajların verilmesi, empatik bir iletişim tarzının benimsenmesi zorunluluğudur. Anne babanın çocuğa karşı tutumunda unutmaması gereken başat olgu, duygusal zekanın geliştirilmesi amaçlı iletişim tarzıdır. Ben akademik zekanın gelişimi için öncelikle duygusal zekanın gelişmesi gerektiğini savunanlardanım. Birey öncelikle kendini tanımalı, neler yapabileceğinin farkına varmalı, Sağlıklı bir aile ortamında yetişen çocukların kendilerini tanıması ve yeteneklerinin farkına varması çok daha kolay olmaktadır. Anne babanın çocukla iletişiminde bir diğer sihirli kelime ‘İşbirliği’ olmalıdır. Çocuğun ve anne babanın yerine getirmesi gereken görevleri bir işbirliği mantığı içerisinde içselleştirmesi işleri çok daha kolaylaştıracaktır” dedi. 
 
İşbirliği... 
Pedagog Şahintürk; “Aynı işi yapmak için bir araya gelen birden fazla kişinin oluşturduğu toplumsal yapıya örgüt denilmektedir. Aile de en küçük sosyolojik yapı olduğuna göre aile de bir örgüttür. Ailede öncelikli amaç her bireyin yaşamına sağlıklı ve mutlu devam edebilmesidir. Tüm aile bireylerinin bu amacı gerçekleştirmek için paydaş olmaları, işbirliği içerisinde olabilmeleri ailedeki huzuru ve ılımlı havayı sürekli kılacaktır. Anne babaların ve çocukların gerçekleştirmek istedikleri amaçları bir ekip mantığı ile düşünerek birbirilerine destek vererek hareket etmeleri, hayatı daha anlamlı kılacaktır. Burada rol model olabilmek için ebeveynlere ciddi görevler düşmektedir. Amaçların çocuklarla paylaşılması, ne kadar zamanda gerçekleştirilebileceğinin planlanması ve bu konuda her aile bireyine düşen görevlerin paylaştırılması çocukların aileye aidiyetini bir kat daha arttıracaktır. Bu konuyla ilgili kitabımın son bölümünde bulunan aile içi iletişim formları ailedeki yaşanacak iletişim krizlerine çözüm üretme amaçlıdır. Çocukların işbirliğine inanması, harekete geçebilmesi için öncelikle bu formların sırasıyla toplantı düzeninde ele alınması gerekmektedir.  Çocukların akademik anlamda gelişmeleri ancak amaçlarını daha netleştirmeleri ile mümkündür” dedi. 
 
Duygusal zeka ile başarı arasında nasıl bir ilişki vardır?
Şahintürk; “Bu durumu kitabımda ailede üç S kuralı ile anlatmaya çalıştım. Kendine saygı. Başkalarına saygı. Yaptıklarının sorumluluğunu alabilme. Duygusal zekayı kullanabilen birey öncelikle kendi farkındalığını yaşar, kendine karşı hassas, şefkatli olur. Empatiyi unutmaz, hayatında nelerin değişmesi gerektiğini sürekli güncelleyerek kontrol eder. Günümüz işgücü piyasasında işgörenlerde istenen öncelikli özelliğin duygusal zekayı yaşamında kullanabilmek olduğunu düşünürsek bu özelliğin kazanılmasına en büyük desteğin anne babalar tarafından verilmesi gerektiği gerçeğini gözden kaçırmamamız gerekmektedir. Duygusal zeka demek herkesin kendi liderliğini yapabilmesi, duygularını doğru tanıyabilmesi ve yönetebilmesidir. Bireyin iç huzuru yakalaması, kendisiyle ve çevresiyle barışık olması, uzlaşmadan yana bir tutum izlemesi duygusal zekanın gelişmesiyle alakalıdır. Tüm bunların gerçekleşmesi ise bireyin yaşamını daha sağlıklı hala getirir, kararlarını daha gerçekçi bir şekilde verir ve başarılı olması kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı. 
 
Anne babalar mı yanlış yapıyor yoksa çocuklar mı?
Şahintürk; “Biz toplum olarak değişimi karşı taraftan bekleyen geleneksel bir mizaca sahibiz. Kimse çuvaldızı kendisine batırmak istemiyor. Kitabımda ebeveynlerin değişim için çocuklarına nasıl örnek olması gerektiğini detaylıca anlatmaya çalıştım. Elbette ki herkesin hata yapma özgürlüğü vardır. Hataların değişim ve gelişim için önemli bir araç olduğu öğrenebilmek detayını unutmadan özür dileme mekanizmasını da kullanabilmeliyiz. Son söz olarak duygularını doğru yöneten, sorun çözme becerisi gelişmiş, duyarlı, hassas, şefkatli, nazik, sorumluluk sahibi, gelişime açık çocuk sahibi olabilmenin yolu bu özelliklere sahip olan anne baba olmaktan geçer” dedi. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş