DOLAR 32.3387 %0.10
EURO 35.1936 %0.04
G.ALTIN 2243.8803 %0.01
BITCOIN 64820.8202 %-3.77
ETHERIUM 3364.3649 %-4.06
havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

DEVRİM YASALARI

Değerli okurlarım on yedi gün önce 4 Mart'ta Dil Derneği ve Çankaya Belediyesinin desteğiyle Yılmaz Güney Sahnesinde; konusu "Devrim Yasaları" olan, konuşmacısı Tarihçi yazar Sinan Meydan'ın yer aldığı etkinliğe katıldım.

8684

 

 

Bu etkinlikteki gözlemlerimi size doğduğum yer olan Kepez’den aktarıyorum. Bildiğiniz gibi şimdilik 9 ay Kepez’de 3 ay Ankara’da yaşıyorum.

***

            *(Önceki yazı günüm 7 Mart idi. “Devrim Yasaları” etkinliğinden söz edebilirdim. Ancak, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın’ın ‘namussuzluk abidesi’ sözleri, “SINIRSIZ AHLAKSIZLIK!” Başlıklı yazımı öncelikli kıldı… )

                                                                       ***

            Sinan Meydan’la tanışma fırsatı buldum ve etkinlik anısına yan yana fotoğraf karesinde yer aldık.

            Sinan MEYDAN, Atatürk ve yakın tarih üzerinde üniversite yıllarından itibaren çalışmış. Son 20 yıldır da “Eski Türk Tarihi”, “Atatürk ve Cumhuriyet Tarihi” üzerine araştırmalar yapmakta... İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun olan Meydan’ın yayımlanmış 16 eseri bulunmaktadır.

            302 Koltuk kapasiteli Yılmaz Güney Sahnesinin hınca hınç dolmuş olduğunu gören Sinan Meydan söyleşisine;

            “Gençlerin ilgisi gelecek konusundaki kaygılarımı dağıtıyor. Düşünen sorgulayan gençlerin sayısı giderek artıyor bu yüzden karamsarlığa yer yok” diyerek başladı.

            Devamında da özetle;

            “Türkiye tarihi 1800’lerden başlıyor. 1876’da iyi ya da kötü bir Anayasaya sahip oldu.

- 1890’lı yıllarda gazeteciler zindanlara atıldı.

- 1908’de meclis yeniden açıldı.

- 1909’da Padişah’ın Meclisi fesih yetkisi elinden alındı.

            - 1909’dan sonra basın üzerinde baskı kalkıyor.

            - Osmanlı 1845-1914 yılları arasında toplam 42 dış borç anlaşması yaptı. Emperyalizm Halife sever, tek adam sever, diktatör sever. Cumhuriyet olursa ortak akıl ister. Atatürk Meclisi açarak emperyalizme en büyük darbeyi vurmuştur. Kurtuluş Savaşımız meclisten yönetildi. Örneğin bazıları Atatürk’ü ‘YOK’ sayarak, Atatürksüz bir Çanakkale tarihi yazma hadsizliğine kalkışıyor. Mustafa Kemalsiz bir Çanakkale düşünülemez. Bazıları özellikle Deniz Zaferini anlatıyorlar… 8.5 ay süren Kara Zaferleri söz konusu olunca hurafeciliğe başlıyorlar. Beyaz fistanlar, Şeyhler, Şıhlarla, havadaki bulutlarla(!) o 8.5 ayı açıklamaya çalışıyorlar. Atatürk’ü Anafartalar’dan, Conkbayırından, Arıburnu’ndan silmek mümkün mü? Mümkün değildir… Bu hadsizlik her şeyden önce Mehmetçiğe yapılmış en büyük saygısızlıktır.    

Bunların amaçları Atatürk’ü ‘YOK’ sayarak, Atatürksüz bir Çanakkale tarihi yazmaktır.

 Saltanat 1 Kasım 1922’de kaldırıldı. Saltanatın kaldırılmasından yaklaşık 1.5 yıl geçtikten sonra 3 Mart 1924’te TBMM’de “Üç Devrim Yasası” kabul edildi. Atatürk Devrimlerinin baş tacı 3 Mart 1924 Devrimleridir. 

Birincisi: Halifelik kaldırıldı. Halife başta olmak üzere Osmanlı Hanedanının bütün mensupları yurtdışına gönderildi. Artık Padişah, Halife yoktu. Halifeliğin kaldırılması laikliğin de teminatıdır. Cumhuriyetin ilanı İslamiyet’e uygundur. İslamiyet’in gerçekte hiçbir yerinde Saltanat yoktur.

İkincisi: Tevhid-i Tedrisat (eğitimde birlik) Yasası. 1924’te 479 Medrese 18 bin öğrenci var. Çoğu askerlikten kaçmak için Medreseye kayıtlı. 6 bin öğrenci Medreseye devam ediyor ama 18 bin kayıtlı öğrenci var!.. Atatürk; 1924’te 29 İmam Hatip Okulu açtı. 53 tane de Kur-an Kursu kurdu.

Üçüncüsü: Şeriye ve Efkaf Bakanlığı kaldırıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Özetlersem 1924’te kabul edilen “Üç Devrim Yasası”nın amacı nettir: Laik eğitimle toplumu çağdaş dünya ile yarıştırmak… Bilimsel doğruların ışığıyla, akla dayalı politikalarla, çağdaşlaşma ve aydınlanma yolunda ilerlemek… Akılcı ve bilimsel olandan başka doğru tanımamak, inançla akılcı ve bilimsel olanı karıştırmamak… Aklın ve bilimin yol göstericiliğinde ulusal ve evrensel değerleri anlama, özümseme ve harmanlama becerisi kazanmaktır…”

*

SON SÖZ: Atatürk’ümüzün yaptığı “Devrimler” çağa, akla, bilime uygun olduğu için Türkiye Cumhuriyeti geriye götürülemez… T.Ç.