havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Devrik masa mı, direnen kazma mı?

1413
Bu hafta köşemde bir konuk ağırlıyorum. Evrensel Gazetesi Yazarı Yücel Sarpdere’nin “Yer Çekimine Direnen Kazma” başlıklı yazısını tümüyle sizlerle paylaşmak istedim.Postmodernizmin sanat yutturmacalarını  ve onun bir çeşitlemesi olan bienallere ilişkin yazarın görüşlerini  noktasına virgülüne dokunmadan altına imzamı da koyarak ilgilenenlerin  dikkatine sunuyorum;
 
Yer Çekimine Direnen Kazma
 
İstanbul Bienali şöyle anlatılıyor "modern sanat" dehaları tarafından:
 
"İstanbul dev ve çağdaş sanat platformu oluyor."
 
Postmodernizm, hiçlik, boşluk, bugünsüzlük, geleceksizlik, evrensizlik, gezegensizlik, düzensizlik, üzülmüşlük, büzülmüşlük, yani ne var ne yok bir araya getirilince bu bugünün "çağdaş sanat platformu" oluyor!
 
Aslında bir bakıma herkese sanatsal yeteneklerini, ,içinde gizli kalmış cevherleri ortaya çıkarma fırsatı sunuluyor.
 
Hem de öyle uzun uzun uğraşmaya gerek yok.
 
Sadece etrafındaki her şeye sanat eseri gözüyle bak.
 
Çalıştır saksıyı ve bir yorum kat.
 
Yok, yorum katma.
 
Cismin içindeki anlamı meydana çıkar!
 
Çünkü her cisimde zaten bir ruh, bir mana var!
 
Mesela evin önündeki çöp tenekesi.
 
Görebilene, o çöp tenekesinde ne sanatsal ayrıntılar var!
 
Devir tenekeyi yere, at imzanı üstüne ve say sayabildiğin kadar.
 
Ruhların çöplüğe dönüştüğünden tutun da, ekolojik, morfolojik, zoolojik bozulmalara kadar!
 
Ama daha uyarı mesajlı olmasını istiyorsan eğer, bir ambulans sireni çöpün başında ışıklar saçarak dönsün.
 
Onu seyreden "sanat geyikçileri" bu derin sanatsal yaratım karşısında hazdan ölsün!
 
        
 
Elbette çöp tenekesiyle sınırlamayın kendinizi.
 
Serbest bırakın içinizdeki sanat denizini.
 
Evdeki gazeteleri toplayınız, buruşturup buruşturup üstünde hoplayınız.
 
`Buruşmuş Ruhlar Alemi` eserinizi yarattınız, kutlarız!
 
Yok eğer, ben sanat eserime renk katmak istiyorum derseniz yağlı, plastik, toz boya, artık ne varsa alıp sahneye dökeceksiniz. İşte karşınızda duruyor "Renklerin Özgür Aşkı" adlı en önemli eseriniz! Eserinizi yorumlayanların söyledikleri karşısında siz bile hayrete düşeceksiniz.
 
Veya bir kazmayı iple yukarıdan sallandırın.
 
Altına eserinizin adını yazın:
 
"Yer Çekimine Direnen Kazma".
 
Yok eğer eseri canlı sunmak istiyorsanız kafanıza bir kukuleta takın.
 
Elinize bir sütçü çanı alın ve sallayın.
 
Bugünün burjuva modern sanatında "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" gibi romanlar yazmanıza gerek yok.
 
Çan çalın yeter.
 
Çanların kimin için çaldığını yorumlamak postmodern hıyarlara düşer!
 
Ah Ernest Hemingway ah!
 
Ne gerek vardı o kadar uğraşmaya, "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" gibi kitaplar yazmaya.
 
Söyleselerdi çalarlardı!
 
Üstüne bir de, figüratif mi, yoksa nonfigüratif mi diye tartışma bile açarlardı.
 
Eh modern, çağdaş, postmodern, hiççi, biçimci sanatçı kolay olunamıyor elbette!
 
Anlamak lazım!
 
Çan çalmak, çöp toplamak, kazma falan olmak lazım!
 
17 Eylül 2005 Evrensel Gazetesi
 
Yücel Sarpdere