DOLAR 32.3413 %0.11
EURO 35.1231 %-0.16
G.ALTIN 2239.8608 %-0.16
BITCOIN 62623.3502 %-7.03
ETHERIUM 3202.2722 %-8.68
havadurum

EVRENSEL ERGENLİK ÖZELLİLERİ

Özellikle yetişkinler gibi düşünme düzeyine ulaşılan 11 yaş ve sonrası 'Soyut İşlemler Dönemi' olarak adlandırılır ve çocuk bu düzeye ulaştığında kendine göre tutarlı mantıksal çıkarımlarda bulunma becerisine kavuşur.

8280

 Kendini ifade etme ve karşılıklı görüş alışverişlerinde bulunma çocuğun hayatında önemli bir yer tutmaya başlar. Başkalarından bağımsız bir birey olduğunun bilinciyle çocuk sosyalleşmenin de adımlarını atmaktadır.

Varsayımlarda bulunma, soyut kavramlarla düşünme, genellemeler yapma, olayları takip ederek yorumlama, seçenekler arasında seçim yapma  hep bu dönemde kazanılan beceriler olarak dikkat çeker. Bu eylemleri yapabiliyor oluşuyla birlikte toplumsal gelenek ve göreneklere karşı farklı tutum ve davranışlar geliştirmeye başlar. Bu döneme kadar kendi içinde bazı çelişkileri olsa da sonuçta dengeli bir çocukluk dönemi geçiren gençteki bu ani tavır değişikliği ebeveynler açısından çok zorlayıcı ve yorucu olabilir.
 
Çocuğuma ne oluyor?
Fiziksel olarak yaşadığı değişiklikler bir yana algı ve bilişsel düzeydeki gel git’ ler çocuğun artık kimlik bulma ve toplumda yer edinme çabalarıyla birlikte fırtınalı bir dönemin başladığına işaret eder. Var olabilmesinin en önemli yapı taşı yani kimlik bunalımları başlar. Bu dönem yaklaşık olarak 11-20 yaşları kapsar ancak ön ergenliğin en yoğun yaşandığı yaş dilimleri  12-15 yaşlar arasıdır.
Bu dönemde çocuk kendisi olabilmenin, bir yere ait olmanın, birilerine bağlanmanın arayışı içindedir. Kararsızlıkları, çalkantıları ve ani öfke nöbetleriyle dolu çatışmalı bir genç insan profili çizer. Ergenlik denilen durum da zaten  budur.
 
Çocuğun kimlik bulma çabaları
Bu yaşlarda çocuklar benzemek istedikleri bir figür ararlar. Bir yere, bir şeye, bir insana, bir gruba ait olma ihtiyaçlarının etkisi altındadır ve neye, kime inanıp bağlanacağının arayışı içindedir. Bu yaşların temel özelliği ‘özdeşleşme’dir. Bu yolla kişiliğini oluşturan yapıyı kurmaya çalışırken yaşadığı toplumun değer yargıları ve kültürel koşullarının etkisiyle sorumluluk ve özgürlük arasında bocalamaya başlar.
Bu karmaşayla birlikte çevre de gencin kimliğini kazanması aşamasında çok büyük etkilerde bulunur. Gerek yaşanılan sosyal çevre, gerekse kültürel çevre kimlik bulma çabalarındaki gencin dengeyi bulup bulamayacağı konusunda önemli bir etkendir. Ancak aileler bu önemin çok da farkında olmayabilirler.
Çocukluktan yetişkinliğe geçişin en önemli aşaması olan ergenlik döneminde çocuksu davranışların yerini bilinçli, planlı,kendi içinde tutarlı yetişkin birey davranışları alır. Bu geçişle birlikte artık bir genç olan çocuk dünyaya anne babasının etkisinden bağımsız olarak kendi bakış açısından bakmayı öğrenir.
Genellikle bütün toplumlarda ergenlik çağına özgü temel davranış kalıpları görülür.
- Aşırı heyecan ve abartılı duygusallık
- Kısa sürede kurulan arkadaşlıklar ki bunlar yine aynı biçimde kısa sürede bitebilirler.
- Kolay etki altında kalma.
- Kendine uygun bir rol arama, bulma çabaları.
- Sürekli bir ilgi odağı olma arzusu.
- Dikkatini uzun sürelerle bir konuya toplayamama.
- Yoğun duygusal tepkiler.
- Sık sık değişen arkadaşlar.
- Çok çabuk sıkılma.
- Kararsızlık ya da alınıp değiştirilen kararlar.
- Korku, endişe ve öfke duyguları.• 
Anne babalara öneriler
Çocuğun artık çocukluktan çıkıp gençliğe adım attığı bu ergenlik dönemi aynı zamanda toplumsal olarak uyum becerilerini kazanmaya çalıştığı bir zaman dilimidir. Bu dönem ailelerin doğru ve tutarlı davranışlarıyla desteklenirse hemen hemen sorunsuz olarak atlatılabilir. Bu nedenle;
- Çocuğa kendi deneyimlerini oluşturma fırsatı tanınmalıdır.
- Söz hakkı tanınan güvenli bir aile ortamı sağlanmalıdır.
- Çocuğun ilgi ve yetenekleri doğru olarak saptanmalı ve bu yönde desteklenmelidir.
- Bu dönemin uzun bir dönem olduğunun bilinciyle sabırlı, ilgili ve hoş görülü bir tutum izlenmelidir.
- Gencin sorun olarak gördüğü ya da sorun haline getirdiği her durum ciddiye alınmalı ve takip edilmelidir.
- Müdahaleci olmak yerine yönlendirici; kısıtlayıcı olmak yerine de disipline edici bir tavırla ergen desteklenmelidir.
- En önemli kural ise;yargılamadan,dinleyerek ve karşılıklı konuşarak gencin sorunlarına çözüm aranmalıdır.
Bu dönemin çocuğun yaşamında hayati öneme sahip etkiler yarattığı bilinmelidir. Çünkü var oluşundaki en temel yapı olan kişiliğinin oluştuğu bir dönemdir ve mümkün olduğunca hasarsız, yapıcı bir tutumla atlatılması gerekir.•Bu evrede özellikle aile bireylerinin davranışları önemli bir etkiye sahiptir.
İletişime açık bir aile, yaşanılan çatışmalara ılımlı ve olumlu yaklaşımlar sihirli bir değnek gibi pek çok sorunu daha sorun haline gelmeden ortadan kaldıracaktır. Bu yaştaki bir gencin en çok ihtiyacı olan şey güven duygusudur. Ona güvenen, kişiliğine saygı gösteren bir aile ortamı oluşturulduğunda ergenin daha ılımlı ve uyumlu davranışlar geliştireceği bilinmelidir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki gencin davranışlarındaki tutarsızlıklar ve yoğun duygusal tepkiler kendi iç yapısından kaynaklanmakla birlikte çevresinden ona dayatılanlar nedeniyle de oluşmaktadır.