havadurum

Eski dönem vekillerden sert tepki; "ÇOMÜ'yü ışık saçsın diye kurduk"

1210

 ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın`ın ÇOMÜ TV’de katıldığı programda Cumhuriyet’in ilk yıllarında Çanakkale ve Bursa’da camilerin genelev olarak kullanıldığına yönelik sözlerine kent ve ülke genelinde tepkiler çığ gibi büyüyor.  Çanakkale eski Belediye Başkanı ve CHP eski Milletvekili İsmail Özay, Çevre Bakanı ve DYP Çanakkale eski Milletvekili Hamdi Üçpınarlar, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi ve eski dönem Milletvekili Serdar Soydan, CHP eski dönem Milletvekili Ahmet Küçük, eski dönem DYP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Nevfel Şahin konu ile ilgili düşüncelerini gazetemiz Çanakkale OLAY’a aktardılar. Eski dönem vekiller, kendi dönemlerinde bu tür aşağılamaların cezasız kalmadığı ve hakaretlerin bu kadar açık yapılmadığı görüşünü paylaştılar. CHP’li eski dönem vekiller, gerici anlayışın  yükselişinde hükümetin son dönemdeki politikalarının payı olduğunu dile getirirken, DYP’li vekiller ise iktidar oldukları dönemde, Türkiye’ye aydınlık bir gelecek olması adına ÇOMÜ’nün kurulması için mücadele verdiklerini belirterek, bu tür fikirlerin ÇOMÜ’de ve hiçbir üniversitede barınmaması gerektiğinin altını çizdiler.

  
“Bu kişiler derhal görevden alınırdı”
Çanakkale eski dönem Belediye Başkanı ve CHP eski Milletvekili Özay, daha öncede bu tür bir sorunlar yaşadıklarını ancak kişinin derhal görevden alındığını belirterek; “Bu seviyesiz saygısız kişiye cevap vermek bile benim için züldür. Ancak, saygısız ve seviyesiz biri olduğunu söylüyorum ve hakaret ediyorum. Bizim dönemimizde bu kadar saygısızlık ve terbiyesizlik yoktu. Onlarla ilgili verdiğimiz mücadeleler oldu. Örneğin rektörün, o dönemin Cumhurbaşkanı tarafından yazılan bir yazıyla görevden alınmasını sağladık. Galiba Abdurrahman beydi.  Nasıl yaptık. Durumu Cumhurbaşkanına yansıttık ve Abdurrahman bey görevinden alındı, yerine başka birisi atandı. Özet olarak söylemek gerekirse bizim dönemimizde bu kadar büyük terbiyesizlik yoktu. Bazı olumsuzluklara karşı da Çanakkale halkı büyük tepki göstermişti. Yıl 1997 ya da 1998’de konu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yansıtılmıştı. Süleyman beyde devreye girdi. YÖK kanalı ile rektör görevden alındı. O dönem için odak noktası Rektördü. Ben şimdi Rektör görevden alınsın demiyorum ama bu öğretim görevlisi Çanakkale il sınırlarından çıkmalı. Burada yaşamamalı. Neden? Buranın ahlakını, seviyesini, barış düşüncelerini bozuyor. Bu saygısız kişinin yaklaşımına herkes karşı çıkıyor. Sadece solcular değil. Milliyetçi arkadaşlar da karşı çıkıyor. Rektörlük iktidardan korkuyor olabilir. Ancak YÖK burada devreye girmeli. Yoksa Çanakkale’de huzur bozulur” dedi.
 
“Aydınlık için mücadele verdik”
ÇOMÜ’nün kurulması için mücadele verdiklerini ve bu tür kişilerin ÇOMÜ’de barınmaması gerektiğini dile getiren eski dönem Çevre Bakanı ve DYP Çanakkale Milletvekili Üçpınarlar; “Hadise tamamen alçakça bir hadisedir. Bilinçsiz, vicdansızca yapılan bir harekettir. Böyle bir fikre sahip olanlara bu memlekette yer vermemek gerekir. Çanakkale gibi bir yerde böyle bir kişinin nefes alması bana göre züldür. Böyle vakalar bizim zamanımızda yoktur. Tamamen yoktu diyemeyeceğim ama bu kadar yoktu. Devlet büyüklerine karşı hakaret içeren sözler söylemeye kimse cesaret edemezdi. Bu hususta duyarsız kalan kişileri de kınıyorum. Hatta ve hatta bazı kişilerin o şahsı savunduğu yönünde haber aldım. Bunları savunan kişileri de hemen bir akıl hastanesine yatırıp kontrol ettirmek lazım. Çanakkale Türkiye demektir. Çanakkale gibi bir yerde ilim ve irfan yuvası olan bir üniversitede öğretim görevlisi olarak görev yapan bir kişinin böyle sapık fikirleri ortaya atmasına söyleyecek kelime bulamıyorum. O üniversiteyi biz Türkiye’ye ışık saçsın diye mücadelesini vererek açtırdık. O üniversitenin açılışında, o üniversitenin kuruluş kararanın alınmasında Bakanlar Kurulu kapısında ben nöbet tuttum. O üniversiteyi Türkiye’nin en iyi ilk beş üniversite olması hayali ile kurulması kararının çıkartılması için gayret sarf ettik.  O yuvada böyle bir sapığın nefes alması dahi bana göre haramdır. Çanakkale halkı buna pirim vermeyecektir. Bundan endişem yok. Bütün STK’lar bu hususta harekete geçmek mecburiyetindedir. Bu konuya karşı duyarsız kalan yöneticilerin hepsini kınıyorum. Gerektiği şekilde tepki vermedikleri kanaatindeyim. Yazıklar olsun” dedi.
 
“Bu vatandaş bunu tek başına cesaret ederek söylemiş değildir”
Geçmiş dönemde bu tip söylemlerin olmadığını ancak zaman içerisinde hükümetin bu söylemleri görmezden gelmesi nedeni ile arttığını ifade eden CHP YDK üyesi ve eski dönem Milletvekili Soydan; “Bunlar, Atatürk’e yapılan hakaretler, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e yapılan saldırılardır. Demokratik Cumhuriyet’i ortadan kaldırmaya yönelik teşebbüsler, bunların gerçek niyetlerini ortaya koydu. Bu vatandaş bunu tek başına cesaret ederek söylemiş değildir. Bizim dönemimizde de meclisten Atatürk’e küfür eden zihniyetin, bunları koruyup kollayacağını hep biliyoruz. Geldiğimiz noktada da düşüncelerini açık açık ifade etmeye başladılar. Bir kişinin söylediği bir şey değil bunlara geniş bakmamız gerekiyor. Bu şahıs bunu söylediği için derhal görevinden uzaklaştırılıyorsa, savcılar derhal soruşturma başlatıyorsa, bu anlamda bir sıkıntı duymayız. Ancak bu söylemlerden dolayı hiçbir işlem yapılamıyorsa, koruma altında tutuluyorsa, bizim tepkimiz de mücadelemiz de buna yöneliktir” dedi.
  
“Bu kişinin akademik geçmişi araştırılmalı”
Çanakkale için bu tür söylemleri kullanan bir kişinin akademik olarak geçmişinin araştırılması gerektiğini belirten eski dönem DYP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Şahin; “Bu arkadaşın akademisyen olduğu konusunda benim şüphelerim var. Bir akademisyenin durup dururken saçma sapan bir laf söylemesi beni hayrete düşürdü. Önce bu arkadaşın Rektörlük tarafından soruşturulması lazım. Arkasından da Savcıların harekete geçmesi lazım. ‘Akli dengesi yerinde mi, değil mi? Nasıl bir arkadaş. Akademik geçmişini de incelemek lazım. Bu arkadaşın diplomaları gerçek mi? Hangi okulları bitirdi, yüksek lisansını, doktorasını nerede yaptı?’ Böyle birisinin akademisyen olmasını hayretle karşılıyorum. Hele hele ‘şehitler diyarında ki topraklardaki camilerin kullanıldığını söylemesi, bu iftirayı atması, toplumun dengelerini bozması’ büyük bir ayıp,  suç ve günah. Böyle bir adamım ÇOMÜ’de hoca olması hayretle karşılanacak bir durum. ÇOMÜ 1992 Temmuz’unda kurulmuştur.  Hükümet teklifinde olmamasına rağmen Plan Bütçe Komisyonu üyesi olarak bu üniversiteyi yatırım programına aldırdım. Hem de kurulması konusunda önerge veren birisi olarak çok üzüldüm.  Biz, bunun mücadelesini verdik. Çanakkale bir tarih ve kültür şehridir dedik. Cumhuriyetin ilk kurulduğu, Atatürk’ün kişisel olarak doğduğu yerdir. Böyle bir Çanakkale’de, ÇOMÜ’de böyle bir akademisyenin olmaması lazım. Hiçbir üniversitede böyle sapık düşüncelerin olmaması lazım. Akademisyen mi değil mi? Onunda kontrol edilmesi lazım” dedi.
  
“Herkesin gerekli tepkiyi göstermesini diliyorum”
İlgili kişinin halkına ve değerlerine hakaret ettiği ve Çanakkale’den gitmesi gerektiğini dile getiren CHP eski dönem Milletvekili Ahmet Küçük; “Bence bunlar yüz buldukça şımarıklık boyutunun ötesine taşınmaya başladı. Bunlar iktidardan kesinlikle cesaret alıyorlar. Kadir Mısırloğlu gibi bir kişiliği tarihçi yerine koyup da. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ziyaret ederse, Çanakkale’de de bir geri zekâlı çıkıp dünyadan haberi olmayan bir şekilde toplumunu, kendi tarihini, kendi halkını bu hale düşüren, sapıklığa varan değerlendirmelerde bulunabilir. Bu insan hem halkına, hem dinine hem de değerlerine son derece saygısızca yalan beyanlarda bulunmuştur. Bence bunlarla ilgili bir tasarrufta bulunulmaması bunların şımarıklığını arttırıyor. Daha da azgınlaşıyorlar. Bunu ‘nefretle kınıyorum’ diyeceğim ama kınamak az kalıyor. Bunların bir defa cezalandırılması lazım. Ayrıca bu durumun Çanakkale’de olması son derece dikkate değer bir durum. Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ön sözünün yazıldığı yer. Mustafa Kemal Atatürk’ün lider olarak doğduğu topraklar.  Böyle bir cesareti gösterebilmiş olmasını gerçekten şaşkınlıkla karşılıyorum. Ben içime sindiremiyorum. Herkesin buna gerekli tepkiyi göstermesini ve sokakta bunun tükürükle boğulmasını diliyorum” dedi.  
(Eren Aşnaz)
Paylaş