Fazla söze gerek yok

Anaerkilin çözülüşü ve çöküşünün yerini alan patriyarkal düzen, tarihsel hareket, akış ve ilerleyişle bir iktidar aracına, iktidar organına dönüşüp, hayatın her alanını kapsayan egemen kültür olarak varlığını bugün sürdürebilmektedir.

Tarihsel hareket içerisinde egemen olanlar, her gün yeniden anaerkil dönemi toplumların hafızasından silmeye, yok saymaya ve kadını ikinci cins olarak kabulendirip, genel görüş haline getirmeye büyük bir özen göstermektedirler.

Tarihsel çelişki ve çatışmaların bir yönünü ve bir yüzünü de işte bu ilişki oluşturmaktadır.

Fazlalıklarını ve fazlalarını, iktidarlarının ve egemenliklerinin meşruiyet argümanlarından başlıcası olarak kullanmaktadırlar. Fazlalıklarına güvenerek, fazlalıklarını kutsayıp, fazlalıklarını iktidarlarının ve egemen güç olmalarının neredeyse tanrısal bir yazgı olduğunu ve sonsuza kadar devam edeceğini sananlar, bunu bir yasa gibi, doğal bir yasa gibi yineleyip durmaktadırlar. Ama nihayetinde fazlalıkları üzerinden, fazlalıkları kadar düşünce ürettiklerinin farkında mıdırlar(!) bilinmez!...

Oysa iktidarlarının ve egemen kültürlerinin üzerinde yükselttikleri fazlaları ve fazlalıkları, çöküşlerinin, çürüyüşlerinin ve nihayetinde yıkılışlarının da en temel çelişkisini, çatışmasını içinde barındırmakta; iktidarlarını, egemen kültürlerini, tarihin çöplüğüne atacak dinamikleri, güçleri her gün biraz daha biriktirip barındırarak ilerlemektedir.

Fazla söze gerek yok, fazlaları ve fazlalıklarıyla; egemenlikleri ve egemen kültürleriyle sosyal ve tarihsel hareketin ‘zorunlu kıldığı’ kaçınılmaz sona ilerliyorlar.