havadurum

Futbol`un sihri ve koşmak ....

1828
Yusuf EROĞLU - Uzman Veteriner Hekim - Federasyon (E) Temsilcisi
Futbolun sihri, topun oyunda kaldığı anlardır. Bu süreyi uzatmalıyız. Ama oyunu soğutma adına, o kadar fazla yeni taktikler gelişiyor ki, topun oyunda kaldığı süre kısalıyor. Bu da seyircinin seyir zevkinden çalmak oluyor aslında. Kulüplerimiz; seyirci sayısı azalıyor. "Hâsılatlar düşüyor" diye serzenişte bulunuyorlar. Tabi ki azalır. Siz seyir zevkini, boş uğraşlarla akamete uğratırsanız, "al ileri - ver geri" yaparsanız, gün gelir müşteri bulamazsınız. Nerede kalmıştık? Futbolun sihri, topun oyunda kaldığı anlardır demiştik. Topun oyunda kalma süresini arttırdıktan sonra, topun hızının da arttırılması gerekiyor. Sadece topun belli bir takımda kalması yeterli olmmaz. Antrenörler topun hızlı kullanılmasını isterler. Oyuncuların bunu yapması da bir süreçtir. Meziyettir. Uzun çalışmalar sonucunda elde edilir."Topu tutuyorsun da ne oluyor?" şeklinde düşünceler var.Topu ayağında tutarsan bunun üzerine her şeyi inşa edebilirsin. "Nasıl efektif olabiliriz" diye topu tutmadan düşünemeyiz. Oyunun ana yeri de burasıdır. E ne kadar sonuca yönelik bir hal alsa da, futbolun özü topu kullanabilme meziyetinden geçer.. Her takım, futbolu bunun üzerine inşa etmek zorundadır. Önce topu tutmalı, sonra onun kalitesini" nasıl arttırırız" diye düşünmelidir.
Elbette, koşmak değil. Ama koşmadan da oynayamıyorsunuz ki. 15-20 dakika oynarsanız. Bunun sonunda rakibiniz yavaş, yavaş topu sizden alır. Tekniğiniz de bir anlam taşımaz. Futbol koşmak değil ama, koşmakla başlar. Futbol bilinmezlerle dolu bir oyun. Artık, bir iki kişi takımın yükünü üstlenemiyor. Takımdaki yük dağılımı eşit hale gelmeye başladı. Yük dağılımı eşit olmayınca, diğer taraflarda kopmalar başlıyor..Çoğu zaman, çok doğru işler yaparsınız ama, şans faktörü eklenince topun canı istemez ve girmez. Bu durumlar ise istisnadır. Kafaya takmamak gerekir. Topu tut, sonra gücün varsa kaliteyi üstüne ekle. Futbol tabii ki, tamamen koşmak değildir ama, önce koşmaktır. Total koşu çok önemlidir. En önemlisi bu. . Koşu ile kastımız, toplam koşu ile o takımların seviyesine yükselmek.. Önce bunu yapalım. Sonra bunun üzerine taktik ve tekniği inşa edelim. Esas vurucu yer, oyuncularımızın ne kadar hızlı olduğudur.. Artık "Futbol koşmak mı?" dememeliyiz. Xavi Alonso, dünyanın en iyilerinden biri. O, 13 km. koşuyor. SonraÊfutbol koşmak mı diyorlar. Biraz daha akıllıca düşünelim.. Topa hükmetmek bir meziyettir. Koşmakla bunu, tekniği, hükmetmeyi bir araya getiremezseniz, sonuç alamazsınız.Daum, Türkiye’ye geldiği ilk yıllarda, üst üste şampiyonluklar kazanmış yeni bir ekol yaratmıştı.Hiç unutmayız,yaptığı açıklamada aynen şöyle demişti, “Deli danalar gibi koşan on adam.” Evet. Daum bu meseleyi yıllar önce keşfetmişti..
Tabidir ki, bu uygulamayı yapacak kabiliyette futbolculara sahip olmalısınız. Yani koşmakla tekniği bir arada yoğuran, nakış gibi işleyen ekipten bahsediyoruz. Fenerbahçeli Alex’i düşünün. Koşmuyor denilen bu süper zekâ futbolcu, on, on iki kilometre koşuyor. Ve topu çok iyi kullanıyordu.
Sonuçta, her branşta, her sektörde olduğu gibi, insan unsuru ön plana çıkıyor. Siz ne yaparsanız yapın, her şey oyuncuda başlar ve biter. Oyuncu yapmak istemeli, isterken de becerisi olmalı. Futbol; çok bilinmeyenli denklem gibi görünse de,aklını kullanan,zekası ile fizik gücünü birleştirenler için çözümü çok kolay oluyor. Sağlıcakla kalınız..