havadurum
Cüneyt Özkurnaz

cuneyt66@gmail.com

GEL SONRAYA BIRAKMA...

3062
Nice sevdaların, nice kavgaların, nice ihanetlerin ateşine düştük biz. Yandık, kavrulduk, sustuk. Nicelerine tanık olduk. Hep sustuk. Suç varsa ortada düpedüz onun kendisiydik, suçtuk. 
 
Kaç cinayeti gördü bu gözler, niceleri ruhunu katletti kalabalık meydanlarda durduk yere.
 
Niceleri doğdu istemeden sersefil bir dünyaya... Hiçbirine dur demedik. Sustuk, bekledik. Dur deseydik, gelmeseydi pespaye hayatlarda çekilen acıların vebali kalmayacaktı boynumuza. Yeni gelenlerin derdine düşmeseydik, belki de düzeltecektik bir şeyleri. Hayatı da güzelleştirecektik, dünyayı da... Yarına umut ekecektik. Kalabalıklaştıkça kirlendik, çoğaldıkça eridik. Gücümüzü de yitirdik, ümidimizi de...
İnsandık ya! Çok şey idik kendi bildiğimizce. Oysa bir zerre bile değildik evrende... 
 
Suçtuk, suçluyduk, korkuyduk. Suçtuk, sustuk, günahtık. Anlasak da suçumuzu, arınmayı sonraya bıraktık. Erteledikçe hesabı günaha battık. Küçük kazançlara aldanıp, hayatı ucuza yaktık. Tükensek de yeniden başlarız derken, anladık ki hayat sadece tek perde... Anladık ki, sönecek bir gün ışıklar, çoktan hazırdır hesap vakti sorulacak sorular... 
 
Öyleyse...
 
Gel bu işi sonraya bırakma... Soracağın ne varsa, sor şimdiden Tanrı Baba... Bakarsın bir karmaşa olur o kalabalıkta, unutulup gitmesin arada... Sor da söyleyelim; neden mülteciyiz günahlarda... Olmuyor ne yapsak böyle, çekilmiyor bu yükle, yaşanmıyor bin dertle... Daha burada sarmış dört yanımızı zebaniler... Peki, yarattığın melekler nerede? Nasıl başlıyorsa bitiyor yine o haliyle... Bir ara versek ya... Hani bir nefeslensek... Hani bir çay, bir kahve... Sonra kaldığımız yerden devam etsek, yeni baştan hevesle... O nefeste bulduğumuz yeni bir sebeple... İnan, sıvışıp gitmeyiz bir yerlere... Ne ki, hiç de olmuyor öyle... Ey yüce Tanrı, ey cömert Tanrı, bize sunduğun hayat neden tek perde? Bile bile perde inince biteceğini, her şeyin ama her şeyin, yine de tükenmez bir umut yatıyor yüreğimizde... Bile bile bekliyoruz bir sonraki günü, bütün kirlenmişliğimize rağmen, yeni doğmuş bir çocuk gibi tertemiz sevinçle...