havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Güneş bize yeter!... Hava, su, toprak da öyle!...

Ey bayramlık sözler edip, bayram şekeri dağıtanlar… Aklı başka, gönlü başka, sözü başka olanlar… Koruma ordularıyla gezip, iktidar gücünün sarhoşluğunda mest olanlar… "Hikmetinden sual olunmaz" edalarıyla; havanın, suyun, toprağın ve hatta insanın sahibi olduğunu sananlar, açgözlüler, yağma ve talandan beslenenler!… Bu sözüm sizedir!...

537

 

 

 

                Hava, oksijen siz yokken de vardı!… Oksijen hepimize yeter; bütün doğaya, havada uçan kuştan, yerin altındaki karıncaya, ulu çınarlardan, tomurcuktaki çiçeğe ve bütün dünyaya yeter!... Siz kirletmeseniz, açgözlülüğünüzle karartmasanız havayı, oksijen hepimize yeter!... Bugünümüze, yarınımıza, geleceğimize yeter!...

 

                Sular hepimize yeter; pınarlar, ırmaklar, göller, denizler!... Balıklar  çeşit çeşit, boy boy!... Balıklar; hepimize yeter… Siz kirletmeseniz denizleri, zehirlemeseniz ırmakları, gölleri, pırıl pırıl akan pınarları, kirletmeseniz, zehirlemeseniz, sular da balıklar da hepimize yeter. Yerin altını üstüne getirmeseniz, dengeleri ile oynamasanız dağların, kan akıtmasanız fabrikalarınızdan denizlere, pırıl pırıl olur sular, çeşit çeşit olur balıklar ve sağlık akar çeşmelerimizden!... Açgözlülüğünüz olmasa, servetleriniz için zehirlemeseniz sularımızı, suyun bereketi, cömertliği hepimize yeter…

 

                Kar hırsınız olmasa, insan gibi, insana özgü, doğaya uygun davranıp, düşünebilseniz, topraklar hepimize yeter!… Başak başak buğdayları; yeşile, kırmızıya ve renklere bezenmiş bahçeleri ile bağları ile toprak bize yeter… Cömertliğiyle, doğurganlığıyla, sevecenliğiyle ve bereketiyle toprak bize yeter… Bencilliğiniz, açgözlülüğünüz ve hırsınız olmasa…

 

                Kuşlara yeter, böceklere, bal yapan arıya, yemişli dallara uzanan çocuk ellerine yeter!... Hırsınız, bencilliğiniz, aç gözlülüğünüz olmasa…

 

                Bugünümüze yeter… Yarınımıza, geleceğimize yeter…

 

                Barış bize yeter!... Savaşlarınız, silahlarınız, kısa yoldan, çabucak, hemen kar hırsıyla gözünüzü kan bürümese, barış bize yeter!... üniformalar giydirip, düşmanlıklar, bölünmüşlükler yaratıp, halkın evlatlarını birbirine kırdırtmasanız, barış bize yeter!...

 

                Derdimizi sorsanız, halimizden anlasanız, dilimize küfretmeyip dinleseniz, kardeşlik bize yeter!... Fazlasını istemeyiz, eşit olmak bize yeter!... Barış bize yeter!...

 

                Silah fabrikalarınız, gökyüzünden ölüm saçan uçaklarınız, zehirli bombalarınız, nükleer silahlarınız olmasa; siz olmasanız, dünya bize yeter!... Hava bize yeter!... Su bize yeter!... Toprak bize yeter!... Güneş bize yeter!...

 

Siz kimsiniz!? Siz kötülüklerin anası, savaşların, sefaletlerin, kıyımların, kıyıcılıkların, kırımların anası; Siz emperyalistler, onun işbirlikçileri, varlığını ve geleceğini, zulme ve sömürüye bağlamış çanak yalayıcılar, kapıkulları, ruhunu şeytana teslim etmiş günahkarlar, insanın ve hayatın düşmanları, onlar sizsiniz işte!... Siz, onlarsınız işte!... İşte o nedenle siz olmazsanız dünya bize yeter!...

 

                İhsanınız sizin olsun, gölge etmeyin, güneş bize yeter!... Ve sanmayın sonsuza değin, bütün gelecekleri yönetebileceğinizi!... insanlığın aklı, sizin aklınızdan büyüktür!...  Sonsuza değin bu alçaklığı, bu soygunu, sömürüyü, talan ve yağmayı kabul etmez!... Bendini yıkan seller gibi, ahlaksızlığınızı, zulüm ve sömürünüzü, o güvendiğiniz silahlarınızı, bombalarınızı, yıkılmaz sandığınız iktidarlarınızı, önüne katar, silip süpürür, alır götürür, yerle bir eder!... Dünya bize yeter!... Güneş bize yeter!... Hava, su, toprak; kardeşçe yaşayacağımız, sofralar, nimetler, bereketler ve cömertlikler sunabilir, bugünümüze, yarınımıza ve geleceğimize!...