havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

HALKIN AKLI

1031
      Parmak sallıyorlardı… Bir ellerinde kırbaç, öteki ellerinde havuç… Üst perdeden konuşmak, kibir… Yalnızca küçük dağları değil, bütün dağları ben yarattım havası… Yenilgisiz pehlivandılar… Ne söyleseler halk inanıyordu… ‘milli irade’ ceplerinde onun için dört yüz istiyoruz dediler… Başkan olacaklardı… Memleket için gerekliydi her şey… Halk; ’dört yüz ne demek efendim, biz size beş yüz verelim… Muhalefet partilerine üçer beşer vekil fazla bile, hani onu da demokrasi görüntüsü yaratmak için vermiş olalım.’
     HDP zaten bir ‘proje’ değil miydi. ‘Vatan hainliği’ de cabası… Ama yetmezdi, diğer muhalefet partilerini; CHP ve MHP’yi de HDP ile ilişkilendirip birde Pensilvanya bağlantısı ortaya attık mı, ‘paralel’ etiket ile etiketledik mi, yanlarına birkaç örgüt ilavesi daha yaptık mı, inandıramayacağımız kimse kalmazdı… ‘Dört yüzse dört yüz’, ‘Başkanlıksa başkanlık’, ‘mutlak iktidarsa mutlak iktidar’!… Nasılsa kadir-i mutlak idiler… Nasılsa halk gözlerini, kulaklarını, ruhlarını onların ağzından çıkacak sözlere kilitlemişti… Ne isteseler; ‘emriniz olur!... emriniz baş göz üstüne!...’ demeye hazır bekliyordu.
    Yalnızca iktidar, güç, moral üstünlük, onların elinde değildi. Akıl da onlardaydı, tecrübede onlardaydı… Bir elleri yağda bir elleri balda giriyorlardı seçime… Nasılsa halkın bir aklı, bir tecrübesi yoktu!... Beylerin, beyzadelerin gözlerinin içine bakıyorlardı. İste isteyebildiğin kadar… Söylemlerinin; küfür, hakaret ve iftira yöntemlerinin; şiddet ve baskı ve korku ile sınırlı olduğunu, sığ olduğunu anlayacak bir halk yoktu…  Halk, onların güdülediği bir sayılar toplamından ibaretti…
     YANILDILAR!… EVET YANILDILAR!... Halkın bir aklı, bir tecrübesi ve politik bir refleksi varmış!... yaşayarak, gözlemleyerek, yanılarak, yanılgısından dersler çıkararak; eşine, dostuna sorular sorarak, onların deneyimlerini de içselleştirerek, biriktirerek, beylerin, beyzadelerin burnu Kaf Dağında olanların, kibirden bastığı toprağı göremeyenlerin hesaplayamayacağı, o iktidar beslemesi danışman bozuntularının ölçüp biçemeyeceği bir akıl ortaya çıkardılar!...
     Provokasyonları boşa çıkarırken, içeriden bölme girişimlerini geri püskürtürken, her türlü fitneyi algılarken, kırbaçla yaratılmak istenen korkuyu, havuçla satın alınmak istenen duyguları, düşünceleri sarsılmaz bir irade ile geçersiz kılarken somutlanan, hayata geçirilen akıldı; halkın aklı!…  
     Denemişlerdi, tecrübe etmişlerdi ne söylendiğinden daha çok kimin söylediğine bakarak politik sonuçlar çıkarmayı öğrenmişlerdi. Son 12-13 yılı boşuna geçirmemişlerdi. Her kötülüğü, her zulmü not etmişlerdi. Öldürülen çocuklarını, yasaklanan grevlerini, talan edilen çevrelerini, ranta peşkeş çekilen şehirlerini ve bilumum olup bitenleri birer birer hafızalarına kaydetmişlerdi. Hırsızlıkları, yolsuzlukları, çalıp çırpmaları sıfırdan dolar milyarderi olanları, gemileri-gemicikleri, talan edilen memleketin servetlerini gözlemlemiş ve kayıt altına almışlardı. Gezi direnişinin birikimlerinden, metal işçilerinin ayağa kalkmasından, Kobane’de yaratılan direniş ruhundan ve irili ufaklı açığa çıkan toplumsal muhalefetin derslerinden, deneyimlerini zenginleştirmiş, akıllarını büyütmüşlerdi. Kürt ulusal özgürlük hareketinden, sınıf hareketinden ve bu iki hareketin yakınlaşmasından, omuz omuza gelmesinden bir akıl yaratmışlardı.
     Evet, henüz ve şimdilik ortada halk adına kesin bir zafer yok, siyasi gericilik için kesin bil yenilgide yok. Evet, bu bir başlangıç… Seçim sonuçlarında ortaya çıkan halkın yakın tehlikeyi gördüğünü, dayanması gereken güçleri sezinlediğini gösteren değerli, geleceğe ışık tutan bir sonuçtur. Ve en önemlisi siyasi iktidarın elinden moral üstünlüğünü, psikolojik üstünlüğü geri almıştır. Bu moral üstünlük, bu psikolojik üstünlük önümüzdeki mücadele süreçlerinin bir motivasyon kaynağı olarak maddi bir güce dönüşme, bugünden daha ileri bir noktadan yeni adımlara ve mücadele hattına yükselmeyi beklemekte, bu ihtiyacı ortaya koymaktadır.
     Bir halk sözü vardır; ‘su uyur, düşman uyumaz’ bu nedenlerle her türlü bölme, parçalama, provoke etme girişimlerine karşı daha uyanık olunması gereken günlerin içerisinde ve eşiğindeyiz. Bundan sonrada ne söylendiğinden daha çok, kimin söylediğine daha çok dikkat etmeliyiz. Kuşkusuz ki iktidarı elinde bulunduranlar yeni taktiklere, yeni söylemlere, yeni adımlara ve toplamında politikalarını yeni duruma uyarlamaya, halkı yeniden yedeklemeye büyük özen göstereceklerdir.
     Evet, hesaplanmayan, küçümsenen, yok sayılan, çantada keklik sayılan halk; ortaya bir akıl koymuştur. Hükümet cenahının bütün hesaplarını bozmuş, alt üst etmiştir. Ve taktik anlamda halkın aklı kazanmıştır.
     ‘üst akıl’, ‘proje’, ‘vatan hainliği’, ‘bölücülük’, iddiaları halkın aklı karşısında boşa çıkarılmış ve geriletilmiştir.
     Yazımızı şu çift tabancalı, yüz mermili, kovboyluğa özenen saray muhafızı, ‘genleşme teorisyenine’ bir tavsiye ile tamamlayalım. Bak; ruhsatlı silah taşıyabilirsin, emre amade olabilirsin, tetik çekmek için bunlar yetmez; ODTÜ öğrencilerinin deyimiyle, (Güven, Özveri, Tecrübe ister.) birde yürek… Aman ha dikkat et yanlışlıkla tetiğe dokunayım derken bir yerlerini yaralamış olmayasın, benden söylemesi…