havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

HİPNOZDAN KURTULMA SEÇİMİ!

Değerli okurlarım 10 gün sonra 31 Mart sandığına gideceğiz. Bu seçim "Cumhur İttifakı'nın" 'BEKA' hipnozundan toplumu kurtarmanın seçimidir.

7666

 

 

***

            Tıpkı; 1989 Yerel Seçimlerinde Turgut Özal iktidarı nasıl geriletildiyse AKP’yi de geriletmenin en önemli aracı haline geldi 31 Mart…

            Laik ve Demokratik Cumhuriyet’e inanan tüm seçmenin sandığa gidip, kişisel köksüz ayrılıkları, partisel küskünlükleri bir yana bırakıp “Tek Adam Sistemi” (TAS)’a karşı oyunu kullanması gerekmektedir.

            Hipnoz: Telkine yatkınlık gösteren bir tür yapay uyku.

            Seçmenlerin toplu olarak davranış göstermeleri, ayni tercihi yapmaları sosyal hipnozun en belirgin özelliğidir. Siyasal ve politik düşünce düzeyi yerlerde sürünen biat kültürlü seçmen kitlesinin yoğun olduğu ülkelerde parti liderleri sosyal hipnoz için bu görevi üstlenir, Türkiye’de olduğu gibi!..

            Psikologlar; 5-6 yaşından küçük olan çocukların ve 70 yaşını aşmış olan kişilerin hipnozunun zor olduğunu saptamışlar.

·         Anımsayınız; 15 Temmuz 2016 Fetö Kalkışmasına AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan; “bu bizim için bir lütuf” demişti.

Peki “bu bizim için beka sorunu” niye demedi? Merak ediyorsunuz değil mi? Ben de meraktayım.

31 Mart seçimlerine giderken Erdoğan ve Bahçeli sizce niye ‘beka’ sorunu var diye takiyye yapmaya kalkıştılar? Herhalde işsizlik ve ekonomik gidişin seçmeni olumsuz etkilemesinden çekindikleri içindir... Sandığa gidecek olan seçmen sapla-samanın karıştırıldığının farkına varıp hipnozdan kurtulacak mı 10 gün sonra göreceğiz.

            *Taksimde sözde ezana yönelik ıslıklarda, tıpkı Kabataş kuyruklu yalanının tekrarı olarak biat kültürlülerin üstüne boca ediliyor!

Nasıl mı?

Şöyle; o gün yatsı namazı vakti saat 20:34... O saatte de okunmuş. Oysa ıslıklandığı söylenen ezanın okunma saati 22:00…

            Şu soru mutlaka yanıtlanmalı: Saat 22:00’de okunan ezan hangi vaktin ezanı??? 6. vaktin ezanı olmasın(!)

            Aşağıdaki sorularda yanıt bekliyor:

*Dinimizin; ezan-bayrak ve Kur-an gibi kutsallarını birkaç belediye kazanmak uğruna siyasete alet ederek –oy vermeyecek olanları aşağılayarak- bel altı üslupla seçmenden oy istemek ateşle oynamak değil de nedir?

            Eğer beka sorunu varsa bir ülkede, ülkeyi yönetenler aşırı kutuplaştırmaya ötekileştirmeye çanak tutmak yerine, ulusal birlik ve dayanışmadan yana tavır koymaları gerekmez mi? Kendilerine oy vermeyecek olanları “Zillet”, “İllet”, “Terörist” diye yaftalamak toplumumuzu karpuz gibi ikiye bölmek değil mi?

            Diyelim ki; gerçekten sıcak ve yakıcı bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldık, ne yapacağız?

            Sizler adını “Cumhur İttifakı” koyduğunuz ama onu “Hakaret İttifakına” dönüştürerek beka tehdidiyle toplumumuzu sindirip Menderes dönemindeki gibi “Vatan Cephesi” hipnoz kutuplaşması benzeri, seçmeni yüzde 50 yüzde 50 olarak bölecek misiniz? Maalesef böldünüz… Bu durumda kimler ellerini ovuşturarak sinsi sinsi gülümser, emperyalistler değil mi? Peki böyle bir tabloda ülkeyi yönetenler hiç mi sorumluluk duymazlar?

*Doğaldır ki olup bitenlerden az da olsa muhalefette sorumludur, ama asıl belirleyici sorumluluk iktidarların omuzlarındadır.

***

            Sevgili Çanakkale OLAY okurları işte yukarıdaki nedenlerden dolayı 31 Mart sandığı “Tek Adam Sistemi” (TAS) için bir referandum niteliği taşıyor. Eğer bu ülkede gerçek demokrasi var olacaksa  buna da başta iktidar olmak üzere herkes katlanacak, katlanmak zorunda!..

            *Hipnozdan kurtulmak için AKP’li seçmene şu eleştirel uyarıyı yaparak yazımı sonlandırıyorum; - “Sizin sorumluluğunuz AKP’den fazla…”

                                                                       *

NOT: 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferinin 104.Yıldönümünde başta Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde sevgi, saygı, hürmet ve rahmetle eğiliyorum… T.Ç.