havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Haddini aşmak…

Milli Eğitim Müdürü uygulamalarıyla, açıklamalarıyla son günlerde adından sık bahsettiren bir bürokrat olarak dikkat çekiyor. Son olarak gündeme geldiği bir olay var ki, bu kadar da olmaz dedirtecek cinsten bir uygulama. Bir öğretmenin görev yaptığı yerden Yenice'ye sürülmesine neden olarak gösterdiği sosyal medyadaki paylaşımlarını siyasi bulan müdüre, hukuktan tokat gibi gelen cevap şimdi beraberinde birçok şeyi düşündürmektedir. Hukukun, sürgün edilen öğretmen ile ilgili olarak; isnat edilen suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığına dair verdiği karara rağmen Milli Eğitim Müdürü'nün haddini aşarak, öğretmeni sürgün cezası ile cezalandırması kabul edilecek bir durum değildir. İnsan doğal olarak düşünmektedir; hukukun kararını yok sayarak sürgün kararına hükmeden bürokrat bu cesareti nereden almaktadır!

1488

 Bürokratların hükümete yaranma davranışları bilinen bir gerçektir.

Ancak hukuk kurallarını hiçe sayarak yapılan bu davranış biraz daha farklıdır, yandaş olmak adına sınır tanımamazlık örneğidir.

Bu günlerde hukukun hiçe sayılarak keyfi uygulamaların revaçta olduğu düşünülürse, müdür Çanakkale Milli Eğitim camiasına ‘herkes ayağını denk alsın’ mesajı vererek güç gösterisi yapmaktadır.

‘Hukukta neymiş’ ben yaparım şeklindeki güç gösterisinde bulunan bu yöneticinin tavrı bugüne kadar birçok uygulamada değişik versiyonlarıyla kendisini göstermiştir.

Bu yaklaşımlarından  biride basına ayar verme çabasıyla içine düştüğü trajikomik durumdur.

Gazetemiz Olay, okullardaki bazı uygulamalar ile ilgili yapmış olduğu haberlere ilişkin bu yöneticinin yapmış olduğu bazı açıklamalar var ki ;yöneticilik sorumluğuyla ilgisi olmayan, kafa karıştırmaktan öte bir anlam teşkil etmeyen, gerçeklerin üzerinin örtülmesi ve sorumsuz yaklaşımların aklanmasına hizmet etmekten başka hiçbir değeri olmayan açıklamalardır.

Bazı okullarda eğitim yılı başlamasına rağmen devam eden inşaat ve yapım işleri, öğrenci güvenliğine zarar verecek şekilde  sürerken bunları haberleştiren gazetemize gönderilen açıklamada, esas sorun göz ardı edilmek üzere; bir okulda taşeron şirketin üzerine top atılmış, diğer okul için de futbol sahası yapımında kullanılan  inşaat malzemelerinin  kontrol altında tutulduğu şeklinde yapılan açıklamayla, tatil döneminde yapılması gerekli bu işler ile ilgili olarak yöneticilerin  plansızlıklarının üzeri örtülmeye çalışılmıştır.

Deprem gerekçesiyle yıkılıp yerine yenisi, ikinci öğretim yılının başlamasına rağmen yapılamayan, bu anlamda öğrencilere yaşatılan mağduriyetlerin üzerini örtmek adına yapılan diğer açıklamanın ise hiçbir kıymeti yoktur.

Gazetemizde dile getirilen bu olaylar son derece objektif kriterler ile haberleştirilmişken,  bürokrat bu haberlerin gerçekliği noktasında şüphe yaratacak bir tarz ile açıklama yapmayı tercih ederek,  beraberinde sorumluluklarının üzerini kapatmaya çalışmıştır.

Milli Eğitim Müdürü’nün Merkez İlk Öğretim Okulunun imam hatip ortaokuluna dönüştürülmesi sonrasında vermiş olduğu sözü de unutarak, o bölgedeki öğrencilerin hakları, eğitimin din esaslı dönüşümüne kurban edilmiştir.

Uluslararası Çocuk Bienali’nde “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Berkin Elvan Ölümsüzdür” ifadelerini uygunsuz bularak öğrencilere yasak koyan sansürcü anlayışın sahibi de aynı yöneticidir.

Çanakkale Savaşları’nın 100` üncü Yıl etkinlikleri kapsamında lise öğrencilerine Enser Vakfı ve Mavi Marmara olayının özendirilerek tanıtılması, bazı dini vakıfların liselerde seçmeli Osmanlıca dersini tanıtmak yerine Hilafeti öven ve siyasi propagandaların yapılması, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün dönem sonu seminer çalışmaları için İmam Hatip Okulları öğretmenleri ile diğer okullardaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerini İlim Yayma Cemiyetinde toplaması gibi uygulamaları da henüz unutmadık.

Kendisini hukukun üstünde gören bir yönetici için tüm bunlar çerez uygulamalar mı diyorsunuz?

Yok öyle; güvendiği dağlara bir gün kar yağarsa ne olacak…