havadurum

Halktan kadirşinaslık örneği

1129

 Başbakan eski Yardımcısı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer, Akçapınar Köyü’nde yapılan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenine katıldı. Törenler, Akçapınar ilk ve Ortaokulu’nda düzenlendi. Törenler kapsamında öğrencilerin hazırladığı çeşitli gösteriler yapıldı. Gösterilerin yanı sıra şarkılar, türküler, şiirler seslendirildi. 23 Nisan törenlerinin ardından Akçapınarlılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Akçapınar’a hizmet edenlere plaket verildi. Köyde 26 yıl imamlık yapan İsmail Erman, Köy Enstitüsü mezunu uzun yıllar Akçapınar’da öğretmenlik yapan Cemil Güder, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde (TİGEM) 12 yıl müdürlük yapan Hüseyin Oğuz ve Mustafa Cumhur Ersümer, köyde hayata geçirdikleri çalışmalar ve projeler nedeniyle plaketle ödüllendirildi. Ersümer, konuyla ilgili açıklama yaparak, Akçapınar Köyü ile olan ilişkilerini ve kendisine plaket verilmesiyle ilgili değerlendirmede bulundu. Köyde Akçapınarlılar tarafından büyük bir ilgiyle karşılandığını söyleyen Ersümer, aynı ilgiyi kendisinin de gösterdiğini ifade etti. Ersümer; “Akçapınarlılar, köyde 26 yıl imamlık yapan İsmail Erman’a, köy enstitüsü mezunu olup, uzun yıllar köyde öğretmenlik yapan Cemil Güder’e, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde (TİGEM) 12 yıl müdürlük yapan Hüseyin Oğuz’a ve bana yaptığımız hizmetlerden dolayı teşekkür etti. Herkes, program kapsamında duygu ve düşüncelerini katılımcılara aktardı. Tabi ben, konuşma yaparken çok heyecanlandım ve gururlandım” dedi. Ersümer, konuşması sırasında gözyaşlarına hakim olamadı. 

 
“Akçapılarlıların yaklaşımları beni çok mutlu etti”
Mustafa Cumhur Ersümer; “Akçapınar İlk ve Ortaokulunda düzenlenen 23 Nisan törenlerine katıldık. Akçapınarlılar, örnek bir tavır sergileyerek Akçapınarlılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kurmuşlar. Derneği de belirli bölümlere ayırmışlar, sanat, kültür, eğitim, ziraat kolu gibi… Bu kurullar ile dernek, ‘Akçapınar’a hizmet edenleri davet edelim, 23 Nisan törenleri sırasında kendilerini ödüllendirelim’ şeklinde karar almış. Biz, ilk önce okulda düzenlenen 23 Nisan törenlerine katıldık. Çocuklar, orada folklor, dans gösterileri, şiirler, şarkılar söylendi. Tabi insan, böylesine pırıl pırıl, çağdaş çocukları gördükçe geleceğe doğru ümidi de artıyor. Zaten bize en güzel armağan, çocuklarımızın gelecekleridir. Törenin ardından, plaketler verildi. Plaketler, köyde 26 yıl imamlık yapan İsmail Erman’a, köy enstitüsü mezunu olup, uzun yıllar köyde öğretmenlik yapan Cemil Güder’e, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde (TİGEM) 12 yıl müdürlük yapan Hüseyin Oğuz’a ve bana verildi. Herkes, program kapsamında duygu ve düşüncelerini katılımcılara aktardı. Tabi ben, konuşma yaparken çok heyecanlandım, arada duygularıma hakim olamadım. Böyle bir kadirşinaslık insanı mutlu ediyor. Benim temelini attığım birçok yerin açılışı yapıldı ama devlet, beni hiçbir tanesine davet etmedi. Tabi bu bir sitem değil, tespit. Netice itibariyle, birilerinin unuttuğunu, halk hatırlıyor ve hatırlatıyor. Akçapınar’a birçok proje kazandırmışız, insanlar da ‘Bizim köyümüze en çok hizmeti sen yaptın teşekkür ederiz’ diyorlar. Netice itibariyle insanlar, bize teşekkür etmeyi borç bilmişler. Bu organizasyonu başlatan, Akçapınarlılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Orhan Gürel’dir. Orada, bundan sonra yapılacak çalışmalarla ilgili bilgi aldık, benim de katkıda bulunabileceğim bölümleri tespit ettik. Daha sonra da bize, bizim adetlerimize uygun, köy kahvesinde güzel bir yemek ikram ettiler. Tabi bu yaklaşım beni çok mutlu etti, emeği geçen herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Fakat köy kahvesinde sohbet sırasında dile getirilenler, benim içimi burktu, çok üzüldüm. Yani Türkiye’nin geldiği durumu anlamak için Çanakkale’nin 20 kilometre uzağındaki Akçapınar Köyün’ü ziyaret etmek yeterli. Köy kadınlarıyla yaptığım sohbet sırasında, ‘Sizin zamanınızda bu köy ilçe gibiydi, 4 kasap vardı şimdi hiç kalmadı, 5 tane kahvehane vardı şimdi bir kahve var. Köyümüz terk ediliyor, biz gençlerimizi burada tutamıyoruz’ dediler. Niye böyle olduğunu sorduğumuzda da, ‘Biz, ektiğimiz üründen zarar ediyoruz, ekmek istemiyoruz’ diyorlar. Bir de, ‘okulların 12 yıla çıkartılması çocukları köy hayatından uzaklaştırıyor’ dediler. Çocuk, okula 6-7 yaşında, başlıyor, 10-12 yıl okul hayatını sürdürüyor. Daha sonra da köye dönüp, çiftçilik yapmak istemediğini, dışarı gidip orada okumak istediğini söylediler. Sonuç itibariyle tarıma vurulan en büyük darbenin de 4+4+4 sistemi olduğunu ilettiler. Çocukları okuması çok önemli bir şey, okumaktan daha önemli bir şey yok ama çocukların hem okuyup, hem de köy yaşamını sürdürmelerini istediklerini söylediler. Bunun orta yolunu bulmamız gerekiyor. yani bu tarz eğitim, çocukları köyden uzaklaştırmış” dedi.
(Baykal Sağlam)
Paylaş