turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım, "barış, sevgi ve adalet içinde özgürce yaşayacağımız aydınlık günlerin gelmesi dileğiyle geçmiş Ramazan bayramınızı kutlarım "
*Ne acı ve yazık ki iki gün önce Şanlıurfa’nın Suruç İlçesinde hain bir terör saldırısında ilk belirlemelere göre 32 yurttaşımız yaşamını yitirdi. 100’e yakın yaralımız var. Ayni gün Adıyaman’da da 1 askerimiz şehit oldu, 2 Askerimiz yaralı… Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim. Bu katliamı yapanların bulunarak cezalandırılma görevi ve sorumluluğu da hiç kuşkusuz mevcut AKP Hükümetinin omuzundadır!
***
Bilindiği gibi AKP Genel Başkanı Ahmet DAVUTOÐLU hükümet kurma çalışmalarının 2. Turunda… Görev alalı 10 gün geçti, 35 gün içinde kurmak zorunda!.. Kum saati çalışıyor! Partilerin koalisyon turları devam ede dursun. Ben bu yazımda İngiliz şair, roman ve hikaye yazarı ve de gazeteci olan Rudyard KİPLİNG’ten bir alıntıyı paylaşıyorum.
KİPLİNG 1865’te Hindistan’da doğmuş. Hindistan ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere’de yaşayan bir ailenin yanına 6 yaşında iken göndermiş. Okul çağında İngiltere’de eğitim gördükten sonra Hindistan’a dönüp gazetecilik yapmış.
1907’de Nobel Edebiyat Ödülünü almış. Kipling çocuklar için de bir çok kitap yazmış. Hemen hemen tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bilmiş. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin ögelerini bir portre gibi betimlemeyi başarmıştır. 1936’da 71 yaşında iken Londra’da öldü.
***
Sevgili Çanakkale OLAY okurları, işte aşağıda KİPLİNG’ten alıntıladığım satırlar. Paylaşmanız dileğiyle…
İNSAN
Eğer,
Bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
Ve bunun sebebini senden bildikleri zaman
Eğer sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;
Eğer kimse sana güvenmezken sen kendine güvenir
Ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;
Eğer beklemesini bilir ve beklemekten yorulmazsan
Veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen
Ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,
Bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;
Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,
Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,
Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
Ve bu iki hokkabaza ayni şekilde davranabilirsen
Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
Ahmaklara kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen
Ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
Ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen
Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir
Ve bir yazı-tura oyunu gibi hayatta hepsini tehlikeye atabilirsen
Ve kaybedip yeniden başlayabilir
Ve kaybın hakkında bir kelimecik olsun bir şey söylemezsen
Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile işine yaramaya
Ve kendinde “DAYAN” diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen
Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen
Ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen
Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitemezse
Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen
Eğer hala bir daha dönmeyecek olan dakikayı, altmış saniyede koşarak doldurabilirsen
Yer yüzü ve üstündekiler senindir
Ve dahası, sen bir İNSAN olursun oğlum…