havadurum

İnce; "Çocuklar sorguluyor ve öğreniyordu"

804

 Kent Müzesi tarafından İl Milli Eğitim Müdürlüğü izni ile 2009 yılından bu yana düzenlenen öğrencilerin müzeleri gezerek, kent tarihi ve kültürünü öğrenmesine katkı sunan ‘Kentimizdeki Müzeleri Geziyoruz’ programına bu yıl İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından izin verilmedi. Müdürlük tarafından yapılan engellemeye dair herhangi bir açıklama yapılmazken, Kent Müzesi ve Arşivi Koordinatörü Cevat İnce, 2009 yılından bu yana sürdürülen programı gazetemiz Çanakkale OLAY’a anlattı. İlk olarak, programın nasıl hayat geçtiğini ve öğrencilerin gelişimi yönünde nasıl katkıları olduğunu dile getiren İnce; “Müzeleri geziyoruz projesi, elit bir proje. Türkiye’de müzecilik ve müzeler kullanımı ile ilgili hemen hemen her toplantıda gündeme gelen, müze kullanımı, çocukların müze ilişkisi, gençlerin müze ilişkisi, yetişkinleri müze ilişkisinde ortaya çıkan bazı sorunlar var. Bunlardan bir tanesi de çok sık dile getirilen çocukluktaki müze gezilerdir. Bu müze gezileri hepimizin aklında bir şekilde kalmıştır. Öğretmenimiz, bizi bir müzeye götürür, ama müzeye giderken bunun içinde ya bir piknik vardır ya da başka bir yere giderken müzeye de uğranır. Bu gezide, müze biraz gezilir, müzeden çıktıktan sonra piknik yapılır ve müzeyle ilgili aklımızda hiçbir şey de kalmaz. Bu ve benzeri deneyimler ve tecrübeler, müzecilikte gelişen süreç bunların hepsi bir araya geldiğinde bizde yeni yeni sorular oluşturuyordu ki bu sene ‘Müzeler Buluşması’nın 10’uncusunu gerçekleştirdik. Biz bunu ilk olarak 20 Mayıs 2009 tarihinde, yani müze yapıldıktan hemen sonra olan müzeler haftasında yapmıştık. Bu buluşmadaki amacımız, Çanakkale’deki müzeleri bir araya gelerek ortak işler yaratabilmesi ve Çanakkale’deki müzelerin kendilerini yenileme ve geliştirme yönünde ulusalda ve uluslararası alanda uzmanların Çanakkale’de bir araya gelmesi ve Çanakkale’de müzelerin kendini yenilemesi ve geliştirmesi. Burada yapılan toplantıda, müzelerin gezilmemesi, özellikle çocukların müzelere çekilmesi konusunda ortak proje üretmek üzerine konuşuldu. Bu konu daha sonradan değerlendirildiğinde kent müzesi olarak, bunu başarabileceğimizi fark ettik ve belediyeye taşıdık, belediyeye taşıdığımızda da bunun mümkün olduğunu lojistik olarak ve kolay çözülebileceği planlamasını yaptıktan sonra gayet iyi bir şekilde işleyeceği konusunda hemfikir olduk. İlk olarak tüm Çanakkale’deki okullar yerine seçili okullar arasından hemen o sene yapıldı. Pilot uygulama gerçekleştirdik ve orada nasıl işleyeceği konusunda bir tecrübemiz oluştu” dedi.  

“Amacımız kentteki tüm müzelerin gezilmesiydi”

Projede çocukların müzelerle tanışmasını hedeflediklerini ifade eden İnce;  “Ne yaptık, nasıl planladık? Amacımız, kentteki tüm müzelerin gezilmesiydi ama bu gezide tüm müzelerin aynı anda algılanabilmesi de, öğrenilebilmesi, deneyimlenebilmesi de mümkün değildi. Dolayısıyla biz, müzelerle çocukların tanışmasını hedefliyorduk. Okuldan çocuklar alınacak, müzeye getirilecek ve çocuklar tüm günlerini müzelerde geçirecek, ardından tekrar okuluna teslim edilecek. Çocukların öğlen yemeği de kumanya şeklinde planlandı. Ama birilerinin bir şey anlatarak çocuklarla gezmesi yerine çocukların soru sorma kabiliyetlerini arttırabilmek için onlara rehber kitapçıklar hazırladık. Bu rehber kitapçıklar da müzenin binası ile ilgili, eserleri ile ilgili soruların yanı sıra müzenin içindeki eserler ile ilgili de görseller var. Dolayısıyla çocuklar, o soruların cevaplarını ararlarken müzeleri tanımayı, eserleri okumayı, eseri detaylı bir biçimde incelemeyi keşfederken aynı zamanda kitapçığın sonunda yer alan 2 sayfadaki bilgi ve deneyimi görünür hale çıkarmak için hazırlanmış bir test anket var. Burada, ‘her müzeyi bir şekil olarak ifade ederseniz hangi şekilde ifade edersiniz?’ Sorusunu soruyorduk. Orda da kare, üçgen, daire şeklinde. ‘Peki bir renk olarak ifade ederseniz hangi renk olarak ifade ederseniz?’. Böylelikle müzelerin hangisinde çocukların daha rahat hareket edebildiği, daha farklı ilişki kurabildiğinin açığa çıkacağı düşüncesi vardı.  Tabi ki bu projeyi biz hazırlarken müze olarak oturup tek başımıza bir proje hazırlamak gibi bir iddia ile yola çıkmadık. Bu konuda daha öncede çalışmalar yapmış öğretmenler var, özelikle sanat eğitiminde çocuklarla içli dışlı olma özelliği olan ve o alandan tecrübesi olan kişilerle de ortak olarak kitapçığın gelişmesinde katkı aldık. Dolayısıyla böyle bir ekip çalışması sonunda bu iş oldu” dedi.  
 
“Müze ve müze gibi işleyen bütün kurumların gezilmesi sağlandı”
2009 yılında 3 müze gezilirken, ilerleyen yıllarda Çanakkale’deki tüm müzelerin gezilmesinin sağlandığını belirten İnce; “Diğer müzelerle ilişki kurduk o dönem müzede görev yapanlarla ilişki kurduk ve aslında bir tek kurum adına değil çoklu bir yapı içinde bunun çözümlenmesi vardı. Tabi bunun en önemli ayaklarından biri, Belediye ve Milli Eğitim Müdürlüğüydü. Kent Müzesi, bilindiği gibi belediyenin bir bağlantısı bir kurum ve yazışmaları belediye üzerinden gerçekleştiriyor. Belediye yazışmalarını sürdürdüğü, izin alındığı ve program oluşturularak uygulandı. Yine Milli Eğitim ve Milli Eğitime bağlı devlet okulları ve özel okullar dahil olmak üzere. Ve ilk sene proje başlandığı andan itibaren 3 müze gezilmeye başlandı. 2011-2012 yıllarında kentimizde 3 müze vardı. Kent Müzemiz, Deniz Müzesi (Askeri Müze) ve Arkeoloji Müzesi. Müzeler pazartesi günler kapalı olduğu için pazartesi günleri hariç haftanın 4 günü sabah 09,00’da başlayıp öğleden sonra 15,00’a kadar gerçekleştirildi. Her şey kitapçıklar üzerinden oluşturuldu ve her şey kitapçıklar üzerinden oluşturulmasıyla birlikte de çocukların verdikleri cevaplar ile kitapçıklar arasında gezi içindeki bağlantılar oluşturulmayan çalışıldı. Biz kitapçığa baktığımız zaman ilk sayfasında, okul çıkışında ne var? Okul çıkışında her gezi başlangıcında olması gereken, çocuğun bilmesi gereken bir şey var. Hangi otobüs ile gidiyor? Otobüsün plakası nedir? Otobüs ile ilişkisi kesildiğinde ona ulaşması için şoförün adresine ihtiyacı var. Bir de proje süresince proje koordinatörü ile irtibat kurması gerekiyor. Bu 3 bilgiyi daha otobüse biner binmez alarak başlıyor, daha sonra Kent Müzesine geliyor ve Kent Müzesinde 3 müzede de nasıl davranılması gerektiği, müzeler hakkında kısa ve bir ön bilgi sonra da kitapçığın içinde bulunan soru cevap ile başlayan ‘hazine avı’ olarak adlandırılan obje bulma süreçleri, kent müzesinde başlıyordu ve  deniz müzesinde geçiliyordu.  Aynı şeyler deniz müzesinde yapılıyordu ve öğlen kumanyası Çanakkale Belediyesince temin edilmiş şekilde hazır olarak çocuklara dağıtılıyordu, ardından askeri müzenin bahçesinde oyun oynuyorlardı. Oradan servislere biniliyordu ve Arkeoloji Müzesine geçiliyordu. Arkeoloji müzesinde öğleden sonraki süreç tamamlandıktan sonra okullara dönülüyordu. Daha sonra da Seramik Müzesinin ilave edilmesi, Piri Reis Müzesinin devreye girmesi ve en son 2017’de de İskele Meydanındaki Çanakkale’nin Evlatları İnteraktif Deneyim Sergisinin ortaya çıkmasıyla onlar da dahil edildi. Dolayısıyla kente müze ve müze gibi işleyen bütün kurumların gezilmesi sağlandı. İlk sene çocuklar, üçgen, kare ve daire motiflerinde müzeler tanımlarken Kent Müzesi, Askeri Müze ve Arkeoloji Müze, daire serbestliğin ifadesidir. Çocuklar, daireyi Askeri Müzeye benzettiler, hepimizin tersine. Disiplini ile kuralları ile beklentimiz Askeri Müze’ye kare çıkmasıydı ama daire çıktı. Bunu irdelediğimizde ise çocukların, geniş alanda serbest zaman geçirip oyun oynadıkları, daha fazla dinlenebildikleri, efor sarf edebildikleri bir ortam, onlar için daha özgür bir ortam haline geliyor. Çocukların doğal yaşantısında sınırlamadıklarınız alanlar da onlar için özgür alan oluyor. Buradan da anlaşılacağı üzere müzelerin daha özgür alanlar olması gerekiyor. Kurallar, bizim müzemizde öğretiliyordu çocuklara. Yani disiplini sembol eden kare kent müzesine benzetilmişti. Üçgen ise kalan tek araç olduğu için Arkeoloji müzesinde devam etti. Daha sonra da aynı şeyler devam ettiğinde bu sefer daire genellikle Deniz Müzesi ile Seramik Müzesi arasında gidip gelmeye başladı. Çünkü yemek yiyip oyun oynama saati seramik müzesine denk geldi. Böylece çocukların hem gözlemlenmesi hem müze ile olan ilişkileri ve tabi çocuklara sembolleri verirken şunu da fark ediyorlar ki, her müze farklı bir şeyi anlatıyor. Burada kenti tanıyorlar, Deniz Müzesinde deniz tarihini, Çanakkale savaşlarına dair bilgi ediniyorlar, Seramik Müzesinde Çanakkale seramiklerinin doğulu yaşayışı ve günümüze dair bilgi, Arkeoloji Müzesinde tüm insanlık tarihinin Çanakkale’de bıraktıkları izleri, Piriresi Müzesinde ise Çanakkale’de çok önemli bir değere sahip olan ve Çanakkale’de o haritaları ürettiğini bildiğimiz Pirireis ile ilgili bilgileri alıyorlar ve denizcilik tarihine tekrar göz atıyorlar. Çanakkale Evlatları İnteraktif Deneyim Sergisinde ise insan hikayeleri üzerinden kurgulanmış bir olayı, interaktif olarak izlemeyi yani, her müzede farklı araç, farklı yöntem, yani müzeler arası farklılıklar. Bir tane müze gezerek ‘ben müze gezdim, artık müzeyi biliyorum’ demek yerine her seferinde başka bir müzede onu başka bir şeyin beklediğini görüyordur. 
 
“Gezilerde, soru üretmenin amacı açığa çıkıyordu”
Müze gezilerinde çocukların aynı zamanda soru sorma ve sorgulama bilinçlerinin geliştiğini ifade eden İnce; “Müzelerde soru sormanın ve öğrenmenin bir aracı olarak soru üretmenin amacı açığa çıkıyordu, çocuklar soru sormayı öğreniyorlardı. Sorgulamayı öğreniyorlardı ve bu arada hiçbir müzede sorulmamış bir soruya cevap verilmiyordu. Böylesine kıymetli bir proje her halde Türkiye’nin uygulanan tek örneğidir. Pek çok müze buna benzer şeyler yapıyor ama tek bir müze için yapıyor, kendi müzesi için yapıyor. Burada ise ortak iş yapma yeteneğini geliştirerek tüm müzeler arasını değiştiriyor. Arkeoloji Müzesi dediğimiz müze Kültür Bakanlığına bağlı bir müze, diğer tarafta Askeri Müze, silahlı kuvvetlere bağlı bir müze. Her birinin müzeciliğe yaklaşımı, personel eğitimi farklı Piriresi müzesi özel sektöre ait bir kurum müzesi. Seramik Müzesi ve Kent Müzesi ise Çanakkale’nin çok önemli değerlerini barındıran ve doğrudan yerel yönetimin yani Çanakkale Belediyesinin kuruculuğunu, işletimini ve sürdürebilirliğini sağladığı bir müze. Yani hem kurumsal çoklu hem müzeler arası farklılığı olabildiğince birlikte yaşamanın gerekliliğini böylece öğreniyorlar. Çünkü her kitapçıkta bu işletmeyi kim yürütüyor sorusunun cevabı da var. 
 
“Askıya alındı olarak görüyorum”
Projeyi şu anda ‘askıya alındı’ olarak gördüğünü belirten İnce, son olarak; “Bu proje askıya alınarak ki bu süreç içerisinde en iyi ortağımız milli eğitimdi. Dolayısıyla böylesine önemli, soru soran, müzeleri deneyimleyen, müzeler arası benzerlikleri ve farklılıkları kendileri keşfedip, kendilerinin bularak öğrendikleri bir yöntemi şuanda ben askıya alındı olarak kabul ediyorum. Çünkü böyle bir proje için bitti demek kurulması gereken en son cümle olmalı. Böyle bir projenin askıya alınmasının çok net bir cevabı var. Çanakkale Belediyesi ile Milli Eğitim Müdürlüğü arasında geçen bir yazışma sonunda, Milli Eğitim Müdürlüğünün imzasıyla şunu söylüyor ‘Kentimizdeki Müzeleri Geziyoruz konulu ilgili yazınız incelenmiştir. Müze tarihi, ören yerleri ve çevrenin tanıtımına yönelik ve benzer faaliyetler kurumumuzca da planlandığından dolayı talebiniz müdürlüğümüzce uygun görülmemiştir bilgilerinize arz ederim’. Bu yazının karşılığı olarak, Milli Eğitimin neler yaptığına baktığımızda bazı öğretmenlerimiz örgün öğretimin programlarında benzer konular karşılarına çıktığında müzeleri kullanıyor. Zaten Milli Eğitim’in müfredatında müze kullanmak diye bir şey var. Müzeler aynı zamanda eğitim kurumudur. Müzeler yalnızca eşyaların depolandığı mekan değil, kendi tanımında da müzenin bir eğitimi var. Müzenin tanımı, malzemeyi toplar, tasnif eder ve eğitim görevini verir. Ama kullandığı dil ve yöntem, örgün eğitim kurumlarındaki yöntem ve dil değildir. Müzeler sadece bizdeki proje gibi proje ile öğrenilmiyor. Pek çok müze, pek çok yöntem ile eğitim yapıyor. Yani, drama, müzelerde bir eğitim aracı oyunlaştırma bir eğitim aracı. Burada kullanılan oyun, çocuk oyunu değil. Dolayısıyla Milli Eğitim, kendi yaptığı projelerin yanında bu projeyi devam ettirebilir. Ve Milli Eğitime burada düşen yük, yalnızca koordinasyonda okulların bilgilendirilmesidir. Onun dışındaki tüm altyapı, lojistik hizmetleri belediye ile sınırlıdır. Yani servis aracının kiralanması ve öğrenci taşıma kapasitesine uygun bir servis aracı kiralanması, öğlen yemeği ki bu kumanyada bile öğrencilerin farklı ağız lezzetlerine olan tepkilerini düşünerek uyku vb gibi kolalı içecekler gibi veya şekerli içecekler gibi şeylerde özellikle düşünülerek kumanyanın içi bile hazırlanırken bu hassasiyetler üzerinden hazırlandı. Kitapçıkların da bastırılması gibi maliyetlerin tamamı ve okulda okul öğretmeninin yanı sıra projenin yürütücülüğü ve kolaylaştırıcılığını sağlayacak personelin de kent müzesinden verilmesine rağmen maddi ve manevi hiçbir yük yüklenmemesine rağmen projenin iptal edilmesinin gerekçesinin bu kadar basit çok daha tatmin edici bir yeri olmadığını görüyoruz ama her halde Milli Eğitim Müdürlüğünün de bu konuda bir düşüncesi bir inisiyatifi var ki bu kadar basit bir cevabı bu projenin bu sene yapılmaması için kullandı” dedi. 
(Seçkin Sağlam)
Paylaş