havadurum

İtiraz metni tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi…

527

 Çırpılar Entegre Termik Santrali Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporuna, Türk Tabipler Birliği ile birçok meslek ve çevre örgütü tarafından itiraz edildi. Türkiye’nin oksijen deposu Kazdağları’na yapılmak istenilen Çırpılar Termik Santrali Projesi, bölgedeki doğal yaşam alanları ile beraber içme suyu havzalarını ve tarımsal üretimi tehdit ediyor. Projenin dün (11 Ocak 2017) Ankara’da gerçekleştirileceği duyurulan 2. İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısının hava muhalefeti nedeniyle ertelendiği duyuruldu. Konuyla ilgili Türk Tabipleri Birliği (TTB), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Çevre için Hekimler Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Pratisyen Hekimlik Derneği, Greenpeace Akdeniz, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), Health and Environment Alliance (HEAL), Yuva Derneği, Yeşil Barış Hukuk Derneği, Yeşil Düşünce Derneği tarafından ortaklaşa hazırlanan metin ile itiraz edildi. itiraz metninde “Sadece 18 yıllık rezervi çıkartma pahasına en az 30 yıl boyunca çalışacak bir yatırımın yapıldığı, Çanakkale’de çalışan ve izin süreçleri ile 10 bin MW’a ulaşması olası kömürlü termik santrallerine bir tane daha eklenmesi talebi; 18 tane sivil toplum kuruluşunun üyesi olduğu Temiz Hava Hakkı (THH) Platformuma da üye olan kurumumuz, kömürlü termik santrallerinin çevre ve halkın sağlığına birikimli /kümülatif etkilerinin dikkate alınmadığı ve olabilecek olumsuz sonuçların öngörülemediğini düşündürmektedir” ifadelerine yer verildi. 


“Doğa, yaşamın geri dönülemez zarar görmesi söz konusudur” 
İtirazda, “Çırpılar Kömürlü Termik Santrali’nin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı duyuruları ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu veritabanına göre işletmedeki 3 kömür santrali, inşa halindeki 2 kömür santrali ve proje aşamasındaki 10 santrale eklenmesi ve Çanakkale’de 14.500 MW’lık kömür kurulu gücüne ulaşılması ile iklim, doğa ve yaşamın geri dönüşümsüz olarak zarar görmesi ve oluşacak olan kümülatif hava kirliliğinden insan sağlığının olumsuz etkilenmesi söz konusudur. Bu olumsuz etkilenme başta solunum sistemi olmak üzere, kardiyovasküler sistem, nörolojik, üriner sistem üzerinde olacaktır. Özetle insanlar, sırf soludukları hava kirli diye Kronik Tıkayıcı Akciğer Hastası (KOAH), Kalp Hastası olabilecekler, felç geçirebilecekler, akciğer ve mesane kanseri olabilecekler, Alzheimer ve Otizme yakalanabileceklerdir. Kirli hava anne ve bebek sağlığını da olumsuz etkileyecek erken doğumlar, düşük doğum tartılı bebekler dünyaya gelebilecek hatta düşükler artabilecektir” denildi. 
 
Korkutucu gerçekler 
İtiraz metninde ayrıca mevcut bazı termik santrallerin etkilerine de değinilerek, “Konuyla ilgili ulusal ve uluslararası çok sayıda yapılmış bilimsel çalışma bulunmaktadır. Bu bilimsel çalışmalara ek olarak Çanakkale ve Biga Yarımadası Yöresi için planlanan kömürlü termik santrallerin neden olacağı hava kirliliğinin modelleme sonuçları da değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:  Hava kirliliği ile ilişkili en önemli gelişme ise Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), 2013 yılında dış ortam hava kirliliğini bir bütün olarak Grup 1 kanserojen yani insanlarda kesin olarak kanser yaptığı kanıtlanmış etken olarak ilan etmiştir. Hava kirliliği özellikle akciğer ve mesane kanserine neden olmaktadır. Kömürlü termik santraller de hava kirliliğine neden olan sanayi temelli kaynakların başında gelmektedir. Son veriler ışığında 2010 yılında tüm dünyada akciğer kanserinden meydana gelen 223 bin ölüm hava kirliliğinden kaynaklanmaktadır. Güncel verilere göre, 2010 yılında sadece ülkemizde dış ortamda partikül madde (PM) ve ozona maruz kalma nedeniyle yaklaşık 30 bin kişi zamanından önce hayatını kaybetmiştir. Çanakkale bölgesinde var olan ve hali hazırda işletmede olan kömürlü termik santrallerin yarattıkları sağlık etkileri nedeniyle 2010 yılında (İÇDAŞ Termik Santrali, Çan Termik Santrali ve İÇDAŞ Bekirli Termik Santrali) toplamda 2650 yaşam yıl kaybı ve 42 bin 910 iş günü kaybına yol açmıştır. Ayrıca yakında işleme alınacak olan CENAL Termik Enerji Santrali de her yıl bin 320 yaşam yılı kaybı ve 27 bin 710 iş günü kaybına yol açacaktır. Çalışmakta olan kömürlü termik santrallerin mevcut etkilerinin zaten oldukça büyük olduğu Çanakkale bölgesinde, halk sağlığının korunması açısından değil 13 santrale yeni bir tek santrale daha izin verilmemesi gerekmekledir” denildi. 

Hastalıklara da değinildi 
Söz konusu itiraz metninde, kömürlü termik santrallerin yol açtığı hastalıklara da değinilerek, “Çanakkale ve Biga Yarımadası Yöresi, hem Türkiye hem de dünya çapında kömür madenciliği ve kömürlü termik santral tehdidinin en ciddi boyutlarda yaşandığı bölgelerden. Bu yörede toplam 14 bin 450 MW Kurulu güç ile 16 kömürlü termik santralin üretim yapması planlanıyor. Yöredeki hava kalitesi, sağlık ve toprak üzerine olası etkileri, CALPUFF hava kirliliği modelleme sistemi (ABD Çevre Koruma Dairesi-ABD EPA tarafından uzun erimli kirletici taşınımı ve etkilerini saptamak üzere kullanılan bir model) kullanılarak çalışıldı. Sonuçlar, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerilerine göre değerlendirilmiştir. Santrallerin kümülatif etkilerinin göz önüne alınarak karar verilebilmesi açısından çalışma oldukça önemlidir. Bölgede yapılan hava kirliliği değerlendirme sonuçları da göstermektedir ki: Yapılacak olan santraller bölgedeki PM2.5, NO2 düzeylerini büyük ölçüde arttırarak kümülatif kirlilik yükünü insan sağlığım olumsuz etkilediği bilimsel olarak gösterilmiş sınır değerlerin çok üstüne çıkartacaktır. Bu durum bölgedeki felç, akciğer kanseri, yetişkinlerde kalp ve solunum yolu hastalıkları ile çocuklarda solumun yolları semptomlarında artışa ve dolayısıyla bu hastalıklardan kaynaklanan erken ölümlere neden olabilir. Ayrıca, kükürtdioksit (SO2), azotoksitleri (NOx) ve toz salımı nedeniyle havadaki zehirli parçacık madde oluşumun da artışı ek hastalıkları da beraberinde getirmektedir. Örneğin çalışmada yapılan projeksiyonlar Çanakkale Bölgesi’nde yaşayan vatandaşlarda öldürücü hastalıkların ne miktarda artacağım gözler önüne sermektedir. Örneğin Raporda, artan kanserojen PM2.5 miktarının ek olarak yılda yeni 75 Akciğer kanseri, 549 İskemik Kalp Hastalığına, 163 felce ve 46 KOAH’a neden olacağını belirtilmektedir. Çalışmada yapılan projeksiyonlar öldürücü olmayan hastalıkların halkın sağlığını ne boyutta etkileyeceğini de hesaplamıştır. Buna göre; bir yılda 160 yeni düşük doğum tartılı bebek dünyaya gelecek, 200 kişi bu nedenle kronik bronşit olacak, 120 kişi hava kirliliğine bağlı nedenlerle hastaneye başvuracaktır. Sırf kömürlü termik santrallerin kümülatif kirliliği nedeniyle 4 bin 440 çocuk, 36 bin erişkin astım atağı geçirecek, 3 bin 100 kişi işe gidemeyecektir” ifadelerine yer verildi. 
 
Kümülatif değer vurgusu 
İtiraz metni, “Bacalardan çıkan atık gaz bulutu yüzlerce kilometre yol kat ederek sınırlar ötesine taşınabilir; kirleticiler ekosistemlerde ve insanların akciğerlerinde birikebilir. Bu nedenle kömür kullanımının yol açtığı sağlık hasarı sadece enerji santrallerinin civarı ile sınırlı kalmamaktadır. Kirliliğin taşındığı yerleri, bacaların yüksekliği ve rüzgâr koşulları belirler. Bu nedenle bölgeye yapılacak olan her termik santralin aslında tüm Türkiye’ye etkisi olacaktır.  Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tabi olduğu yasal düzenlemeler, Anayasal güvence altına alman ‘temiz çevrede yaşama hakkı’ çerçevesinde, halkın sağlığını olumsuz etkileyecek; hastalık hızlarını, hastaneye yatışları arttıracak, hastanede kalış sürelerini uzatacak, erken ölümleri ve ölüm hızlarını yükseltecektir. Bu şu demektir, pek çok kişi olması gerekenden fazla hastalanacak, zor iyileşecek, kanser olacak ve erken ölecektir. Bu durum hem insani boyutuyla kabul edilemez hem de ekonomik boyutuyla sürdürülemez bir yükü beraberinde getirmektedir. Kanserlerin, hastalıkların, sakatlıkların engellenmesi mümkündür ve ancak Bölgeye yeni bir Kömürlü Termik Santralin kurulmasını izin vermemekle olanaklıdır. Sayılan gerekçelerimizin dikkate alınmasını ve İDK toplantısında değerlendirilerek yeni kurulması planlanan Çırpılar Termik Santrali’nin bölgeye yapacağı kümülatif etkileri de dikkate alınarak ve insan sağlığına yola açabileceği zararlar göz önünde bulundurularak reddedilmesi hususunda gereğini bilgilerinize sunuyoruz” ifadeleri ile tamamlandı. 
(Şenol Güven)
Paylaş