havadurum

Kadınlar şiddete karşı sokakta

409
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısı ile birçok yerde açıklama ve etkinlikler yapıldı.. CHP Kadın Kolları tarafında il binası önünde açıklama yapılırken, , Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Kamisyonu (TÜBAKKOM ) ve DİSK Emekli Sen tarafından Cumhuriyet Meydanı`nda farklı zamanlarda açıklamalar yapıldı. yapılan açıklamalarda ülkede artan kadın cinayetlerine dikkat çekilerek, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere önlemlerin derhal alınması gerektiği belirtildi. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısı ile yapılan açıklamalar şu şekilde; 
CHP Kadın Kolları; "CHP 61 yıl önce canlarıyla bedel ödeyen bu cesur ve onurlu kadınların mücadelesi, bugün de bizlerin omuzlarında yükseliyor. Bu bilinçle, dünyaya ve ülkemize demokrasiyi, adaleti ve eşitliği getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Kadınlar sırf kadın oldukları için öldürülüyor, şiddete uğruyor. 11 gün önce Başak Cengiz`i samuray kılıcıyla katleden katil Can Göktuğ Boz; "Birini öldürmeyi planladım, kadın direnemez diye onu öldürdüm" demişti. Bizler, en temel hakkımız olan yaşam hakkımıza sahip çıkmak için direniyoruz. Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi`nden bir gece yarısı, tek adamın kararıyla çıkılmasını asla kabul etmiyoruz! İlk seçimlerde kadın düşmanı zihniyeti sandığa gömeceğiz ve Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu`nun söz verdiği gibi ilk bir hafta içinde İstanbul Sözleşmesi`ni yeniden yürürlüğe koyacağız. İstanbul Sözleşmesi`nin fesih kararından sonra iletilen şiddet vakalarında artış var. Eğer İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsaydı ve uygulansaydı; şiddet uygulayan birçok fail caydırıcı cezalar alacaktı. İmza tarihinden bu yana öldürülen binlerce kadın bugün hayatta olacaktı, katiller "yatarım üç beş ay, çıkarım" rahatlığıyla hareket etmeyecekti. Çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunanlar, delil yetersizliği gerekçesi ile tahliye edilmeyecekti. Süreli nafaka ve aile hukukunda arabuluculuk gibi konular tartışmaya bile açılmayacaktı. Sözleşme her gün aşındırılmaya çalışılan haklarımıza koruyucu kalkan olacaktı. Bu süreçte, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan birçok erkek, kız kardeşlerimizi hayattan kopardı. Nermin U. dört yıl önce boşandığı Mahir A.`ye yönelik "beni öldürecek" diyerek koruma kararı istediği karakoldan dönerken, sokakta aynı erkek tarafından öldürüldü. Sivas`ta yaşayan 8 çocuk annesi 60 yaşındaki Mevlüde Parlak, yemek yapmadığı bahanesiyle evli olduğu Rahmi Parlak tarafından öldürüldü. İstanbul`da yaşayan 32 yaşında 2 çocuk annesi Ulviye Avağ, ikinci eş olma teklifini reddettiği bahanesiyle Mehmet Demir tarafından öldürüldü. gerekçesiyle "tutku indirimi" uygulandı. Katiller, cinayeti işlemeden önce nasıl ceza indirimi alacaklarına ilişkin internet araması yaptılar. Yargılanırken bahanelerin arkasına sığındılar. Önceki yargı kararlarından cesaret aldılar! Bu ölümlerin ve şiddetin sebebi uygulanan politikalar değilmiş gibi, AKP Sözcüsü Ömer Çelik çıkmış "Toplumsal olarak kadın cinayetlerine karşı seferber olmamızın vakti gelmiştir ve dahi geçmektedir" diyor. Günaydın! Sanki 19 yıldır iktidarda olan onlar değil. AKP iktidarında kadına yönelik ekonomik şiddet de arttı; çalışabilir nüfustaki her 3 kadından ikisi işsiz. Her iki kadından biri kayıt dışı çalışıyor. Kadınlar eşit işe eşit ücret almıyor. Bizlere, ne giyeceğimizden, kaç çocuk doğuracağımıza kadar dayatılan bir hayat reva görüldü. Bizler, AKP`nin kadın cinayetlerini "fıtrat" ve "kader" söylemine mahkum ettiğinizi unutmuyoruz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiğimizdeki yol haritamızı "Altı Ayda Altı Kolaylık" başlığıyla açıkladı."
Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Kamisyonu (TÜBAKKOM ); "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü`nde kadınlar, dünyanın her yerinde; yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılığa, sömürüye, cinsiyet eşitsizliğine, ev içi şiddete, toplumsal şiddete dikkat çekerek, mücadele ve dayanışma ruhuyla kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için etkin, sürdürülebilir mücadele için toplumu, ilgili kurum ve kuruluşları görevlerini yapmaya yasaları uygulamaya çağırmaktadır. Ülkemizde kadınların hukuki kazanımlarına karşı yürütülen sistematik çalışmalar sonucunda, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini endişeyle gözlemlemekteyiz. İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı bir şekilde çekinilmesi, Türk Medeni Kanunuyla ve 6284 sayılı Yasa ve Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerinin yapılacağının kamuoyunda sürekli gündemde tutulması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, toplumsal cinsiyet derslerinin müfredatlardan çıkartılması, kadını özgür birey olarak görmeyip, sadece aile içinde bir birey olarak sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politik uygulamalar v.b gibi nedenlerle kadınlar daha fazla şiddete açık hale getirilmektedir. Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesinde yasal mevzuatın önemini biliyoruz. Ancak bunun yanında mevcut yasal düzenlemelerin ve uluslararası mevzuatın eksiklik ve tutarlılıkla uygulanmasının daha da önemli olduğunun farkındayız. Maalesef ülkemizdeki yasal düzenlemeler uygulamalara yansımamakta; Siyasilerin, Üniversitelerin, Diyanet İşleri Başkanlığının, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının kadına yönelik açıklamalarının kadınların yasalarla elde ettiği kazanımların uygulanabilirliği ortadan kaldırmaktadır. TÜBAKKOM ve Kadın Hukuku Komisyonları / Merkezleri olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü`nde, her gün olduğu gibi, kadınların Cumhuriyetimizle, Anayasa`mız, yasalarımız ve Uluslararası sözleşmelerle elde ettiği kazanımları ihlal edecek veya ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin karşısında olmaya ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması için talepkâr olmaya devam edeceğimizi, yasaların eksiksiz olarak uygulanması konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamalarını takip edeceğimizi, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi dayanışma ruhuyla sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz."
DİSK emekli Sen; "Her gün katliamlara, tecavüzlere, intiharlara şiddete tanıklık ediyoruz, Acıya boğulan toplumsal bir kaosu içinde uyanıyor, direnmenin ayakta kalmanın vazgeçilmezi sokaklarda isyanla iç içe haykırışa dönüşen kitle oluyoruz. Kapitalizmin sömürü aracı emek ve kadın hatta çocuk olunca günümüz yaşanılanların dozu da sayısı da katlanarak sürüyor. Bugün cezaevleri, her gün oturup kalktığımız evler, dolaştığımız ve işe gittiğimiz sokaklar, genelevler, iş yerleri şiddetin kol gezdiği avlular adeta. Kadın özgürlük ve bağımsızlığı adına emeğine, düşünsel gücüne, üretkenliğine sahip çıkma mücadelesi vermesi, kendine güvenmesinin neresi kötü? Sömürü sisteminin akışına sorgulayıcı bakmak, örgütlü mücadele ve dayanışmayla hayatlarımızı güzele dönüştürmek zorundayız. Tüm dünyada aynı anlamı taşıyan 25 Kasım, Kadınların baskıya zulme karşı haykırışları, isyanları, çığlıkları sokaklardan kulaklarımıza akıyor olması anlamlı bir o kadar da vazgeçilmez bir devinim. Yokluğa açlığa, şiddete, tecavüz ve istismarlara, katledilmelere karşı sokağa bir nehir gibi akan kadınlara toplumun tüm kesimleri omuz vermek sorumluluk taşımak zorundadır. Aksi durumda küçücük kendi kabuğunda dediğimiz insanların yaşamlarında da her gün ekranlardan sofralara şiddet akmaya devam edecektir. Kadına Yönelik Şiddetle mücadele de iç hukuka dayalı uygulamaların önündeki engellerle birlikte, İstanbul Sözleşmesinin iptaliyle dayatılmak istenen kadının tüm yaşam alanlarını baskılayan, eşitsizliğin katlanarak sürekliliğe dönüşmesi, sistemin bireyler üzerinde ve toplumsal hayatlarda büyük hasarlar solumasını artırıyor. Baskının ve şiddetin kadın emeğini değersizleştiren ağır bir sürecin içinden geçerken bu koşulları değiştirmek örgütlü mücadeleyle elimizdedir"
(Eren Aşnaz)
Paylaş