havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Kaldığımız yerden…

Oy kullanmadan önce bu yazıyı yazarken, 2 Kasım sabahı nasıl bir güne uyanacağımızı düşündüm. Hani şu siyasi yalakalık adına Dalyan köyündeki sekiz çocuğumuzu bir ticari taksiye bindirerek Geyikli'deki okula taşıyan sorumlular aklıma geldi. AKP'nin arka bahçesinin sadık görevlileri olmak amacıyla her şeyi göze alan, o küçük çocuklarımızın can güvenliğini bile hiçe sayacak şekilde yapılan bu uygulamanın 2 Kasım'dan sonraki koşullarda karşılığının ne olacağını acaba bu işbirlikçiler hiç düşündüler mi? Onlar açısından 2 Kasım'da nasıl bir rüzgar esecek, böylesi yandaşlar nasıl bir telaş içersindedirler şimdi diye düşünmeden yapamıyorum.

1056

 Hukukun verdiği kararı bile yok sayarak, öğretmeni kendisi gibi düşünmediği için sürgüne gönderip daha sonra okulu kapatarak böylesine bir keyfilikle hareket etme durumu; ülkemizin siyasi yandaşlık adına hangi noktaya getirildiğinin somut bir göstergesidir.

Bu denli açık bir yandaşlık uygulaması içersinde olanlardan hesap sorulması beklentisi seçimler ile ilişkilenme açısından doğal olarak bir bağ oluşturmaktadır.

Bunun gibi, seçim öncesi kraldan çok kralcı olarak çeşitli manipülasyonlara imza atan bazı yanaşmalar içinde aynı şeyi söyleyebiliriz.

Zaten seçimlere bu ruh hali içersinde gidildi, özellikle yalakalıkta sınır tanımayanlarla hesaplaşmak; seçim sonuçlarının getireceği iklimde bir beklenti haline dönüştü.

Tüm hukuksuz adaletsiz temel insan haklarının dışındaki uygulamalara dur demek, eşitliğin, adaletin, barışın, emekten yana politikaların hayata geçirildiği yeni bir başlangıç yapmak umudu 1 Kasım öncesinde belirgin bir şekilde kendisini gösteriyordu.

Bunun karşılığının seçim sonuçlarına yansıyacağı gerçeği kaçınılmazdır.

Ancak bu seçimlerdeki toplumsal hava diğer seçimlerden daha farklıydı.

Patlamaya hazır bir sessizlik ve sakinlik hissedilirken, diğer yandan da siyasi irade baskı şiddet ve savaş politikalarıyla sindirilmiş, boyun eğen bir toplum yaratmak için her türlü yönteme başvurmaktan geri durmadı.

Bu durumun seçim sonuçlarına nasıl yansıyacağından bağımsız olarak, 2 Kasım sabahı yine kaldığımız yerden başlayarak eşitlik, adalet ve barışı ilmek ilmek örmek hepimizin görevi olmalıdır.

Önümüzde zor ve çetin günlerin olduğunun bilincindeyiz.

Yılmayacağız, yılgınlığa kapılmayacağız, sorumluluklarımızı yerine getireceğiz, eşitlik adalet barış yolculuğu uzun bir yoldur.

1 Kasım bu uzun yolda atılan ilk adım olarak yeni bir başlangıç olacaktır.

Nerde kalmıştık diyerek, seçim çalışmalarını bir birikim ve deneyim olarak ele alıp, birleşik daha güçlü bir  barış ve emek mücadelesi için , bu uğurda kaybettiğimiz yoldaşlarımızın anılarıyla aydınlanarak  yola devam diyoruz.

Ankara katliamında yitirdiğimiz Ercan Yoldaşı saygıyla anıyorum.

Herkes şimdi sormalı; nerede kalmıştık?

Hani şu siyanürcü altıncı filonun tahribat girişimleri vardı; üstünün altından çok daha değerli olduğu Kazdağlarımızı yok etmek için fırsat kollayan altıncı filo…

Şimdi karşımıza Ayvacık’da Kısacık Köyü’nde çıkıyorlar.

Kısacık Köyü’nün yok olmasıyla birlikte binlerce ağacın kesilmesiyle sürecek katliam için, yok ediciler yine devrede.

Ancak yaşam savunucuları buna izin vermeyecekler, altıncı filoya karşı direnmek bu yok edici katliama karşı durmak için şimdi görev zamanı…

Termik santral yatırımlarıyla tehdit altında olan bölgemizde, özelikle Kazdağlarında altıncıların saldırıları sürmekte.

Bu yok ediciler her türlü hukuksuzluğun arkasına sığınarak sermaye düzeninin destekleriyle yaşamsal değerlerimizi yok etmek için, doğamızı bir rant alanı olarak fütursuzca sömürmek çabası içersindeler.

Yok edilmek istenen yaşamımızdır, geleceğimizdir, suyumuz, toprağımız havamız, tarım alanlarımız, hayvanlarımızdır.

Tüm bunlar, emperyalizmin işbirlikçisi bir avuç para babasının çıkarı uğruna yapılmak istenmektedir

Buna izin vermemiz söz konusu olamaz.

Yıllardır bu konuda sürdürdüğümüz mücadeleyi daha da kitleselleştirerek, güçlendirip birleşik mücadelenin bir parçası olarak tahkim etmemiz gerekmektedir.

Ayvacık halkı yalnız değildir.

3 Kasım’da Ayvacık Kısacık Köyü’nde Altıncı Filo’ya gereken dersi vermek,  topraklarımızdan kovmak için haydi göreve.